Bir kişiyi anmak, onun anlamaya ve takip etmeye matuf olmalıdır. Amaç her şeyden önce onun mücadelesini canlı tutmaktır. Asıl olan onun temel ilkelerini, eylemlerini, duruşunu yeniden çağa haykırmaktır. Onun fikirlerini, davasını, mücadelesini asrın idrakine yazdırmaktır. Bir kişiyi anmak onun sahip olduğu tüm değerleri benimsemekle, onun yolundan yürümekle olur. Onu lider yapan değerleri, mücadelesini ıskalayarak anmak asla doğru olmaz. Şeyh Ahmet Yasin’den bahsederken Filistin’den, Gazze’den, Hamas’tan bahsetmemek olur mu? Cevher Dudayev’den bahsedip Çeçenistan’dan, onun şanlı cihadından bahsetmemek ne kadar doğru olur. Böyle anmak onu anlamak değil açıkça sömürmektir. Ondan kendine pay çıkarmaktır. Hatta onun mücadelesini kendine yontmak ve çalmaktır.
Libya’sız bir Ömer Muhtar anlatılabilir mi? Zindansız, İhvan’sız bir Seyyit Kutup olur mu? Zindansız, Fizalil Kuransız, ihvansız bir Seyit Kutup düşünülemez. Böyle bir Seyyit Kutub’u sadece iyi bir edebiyatçı yapar çıkarsınız. Gandi’yi anıp onun İngiliz sömürgeciliğine karşı başlattığı mücadeleden bahsetmemek olur mu? Hindistan’sız, mücadelesiz bir Gandi, Gandi değildir. Onu öldürmek ve sıradan bir adam yapmaktır böyle bir şey. Çünkü Gandi’yi Gandi yapan mücadelesi ve onun özgürleştirdiği Hindistan’dır. Aliya İzzet Begoviç’ten bahsedip Bosna’dan bahsetmemek olur mu? Aliya’dan bahsedip onun ilminden, irfanından, en büyük eseri olan Bosna mücadelesinden bahsetmemek Aliya’yı anmak değil öldürmektir.
Ülkemizin her tarafında Erbakan Hoca'yı anma toplantıları yapılmaktadır. Erbakan demek mücadele ve azim demektir. Nezaket, vefa, sabır ve fedakârlık demektir. Onun en büyük eserleri olan D8 İslam Birliğinden, Faizsiz Ekonomiden, tam bağımsızlıktan, rantiye eve sömürü düzenine karşı geliştirdiği havuz sisteminden, yerli üretimden, milli sanayiden, Gümüş Motordan, Leopar tanklarından, en önemlisi de Siyonizm’den, Kıbrısın fethinden bahsetmemek mümkün mü? İsrail'den ve İslam Birliğinden söz etmeden Erbakan Hoca'yı nasıl anlatabiliriz? Özellikle de Siyonizm’den, Kıbrıs’ı nasıl fethettiğinden, Faizsiz ekonomiden ve İslam Birliğinden bahsetmeden Erbakan’ı anlatmak Erbakan’ı Erbakan olmaktan çıkarmaktır. Böyle bir şey Erbakan’ı sömürmekten başka bir şey değildir.
Böyle bir yaklaşım açıkça onu İsrail’in ve Siyonizm’in, ezcümle düşmanlarının istediği gibi mücadelesini unutturmaktır. Onu toprağa değil betona gömmektir. Çünkü Erbakan’ı Erbakan yapan onun Siyonizm’le olan mücadelesiydi. Siyonizm’e karşı geliştirdiği, kurduğu İslam Birliği projesiydi. Dünyadaki tüm mazlumların, tüm ezilmiş insanlığın kurtuluşunu, özgürlüğünü esas alan bu büyük projesiydi. Bir taraftan Erbakan’ı hasretle anlatıp bir taraftan da onun mücadelesini canlandırmak için bir gayret sarf etmemek, içinde gösteriş ve sömürü bulunan bir tutumdur. Onun öğrencisi olmakla övünüp onun mücadelesini bir adım ileri götürmeye çalışmamak ikircikli bir tavırdır.
Erbakan gamzesine Kudüs konduran bir liderdi. O'nu anma programları düzenleyip Kudüs'ü es geçmek, Kudüs’ün altını oyan devletlerle dost olup koyu muhabbetler demlemek, samimiyetsizliktir.
Erbakanı anıp Siyonizm’den, dünya Müslümanlarının başına ördüğü çoraplardan, ezilen milletlerin başına sardığı belalardan bahsetmemek ucuz kahramanlıktır. Onun adını tabelalara değil, yüreklere, beyinlere, projelere ve hedeflere yazdırmadıkça parlak sözlerin bir önemi yoktur. Onun davasını es geçerek kalabalık toplantılarda anmanın pek bir anlamı olmayacaktır. Esasen onun mücadelesini öğrenmeden, öğretmeden, onun gibi mücadele etmeden, onun adını anmanın bir kıymeti bulunmamaktadır. Onu sevmek ama onun evlatlarını sudan bahanelerle ötekileştirmek samimiyetsizliktir.
Onun en büyük mücadelesi Siyonizm’le, İslam Birliğinin kurulması için olmuştur. Bu hedefi tahtaya koymadıkça kafatasımızda ne bulunursa bulunsun çok da önemli değildir. Kudüs kan ağladıkça Erbakan da ağlayacaktır. Ümmetin öksüz çocukları, sahipsiz toplulukları ağladıkça Erbakan da ağlayacaktır. Ümmetin sıkıntılarına bigâne, işgaller ve sömürüler karşısında tepkisiz, plansız durdukça Erbakan’ı anmanın pek de bir önemi olmayacaktır. Onun siyasi mücadelesini anlamadan, hatta siyasi mücadelesini bir kenara koyarak tanıtmak onu İmamı Azam gibi yapmaktır. İmamı Azam da yaşadığı dönemde zalim sultanlara karşı büyük bir mücadele vermişti. Ama onun öğrencileri onun sadece ilmi yönünü, fıkıh alanındaki çalışmalarını takip ettiler. Zulme ve haksızlığa karşı geliştirdiği siyasi mücadelesini unuttular. Siyasi mücadelesini, gelecek nesillere aktarmadılar. Oysaki İmamı Azam fıkıh alanında olduğu gibi siyasi alanda da büyük bir önderdi. Büyük miras bırakmıştır. Bu gün bu yönü bilinmemektedir. Çünkü unutturuldu. Siyonizm olmadan, Kudüs olmadan, faizsiz ekonomi, emperyalizme karşı mücadele olmadan, İslam birliği, cihat şuuru olmadan Erbakan’ı anlatmak onu İmamı Azam gibi unutturmak ve sadece bir bilim adamı olarak kalmasını sağlamaktır. Oysaki Erbakan hayatta iken bilimsel çalışmaları bırakıp siyasi mücadeleye atılmıştı, hayatının sonun kadar da böyle devam etmişti.
Erbakan ülkemizde ve dünyada milyonlarca insanın yüreğine, toprağına ve hayatına dokundu; dokunmaya da devam ediyor. Ama o da bir insandı ve bir insan olarak bizlere ölümsüz bir mücadeleyi miras bırakıp gitti. Şimdi onun mücadelesine bıraktığı yerden devam etmek asıl hedef olmalıdır. Şimdi milyonlarca Erbakan ruhunu yaşatmanın zamanıdır. Şimdi milyonlara Erbakan ruhunu aşılamanın zamanıdır.