Çok hoşuma gittiğinden;
Hz Peygamberimizin Bizans gibi
İran Kisra'sı gibi devletlere
Elçilerle İslam'a davet mektubu göndermesi gibi;
Cücenin devlerle restleşmesi gibi;
Site devletinin imparatora kafa tutması gibi;
Kestane kumuşundan çıkmış gerisini beğenmemiş. ..
derler ya!
Hz Muhammed;
Daha devlet olmadan
Bizans İran onu resmen tanımadan;
Nasıl davetiye gönderebilir! Demişler.
Bu ne şımarıklık! demişler.
O kim oluyor da bizi yeni dine çağırır demişler.
İşte Türkiye Hasta Adam! demişler.
Beş sende muhtaç; aç ülke! demişler.
Hep Sorgulanan ülke! demişler.
Şimdi;
Sen Cezayir'de katliam yapmadın mı?
Sen Roman Cingenelerini ülkenden kovmadın mı?
Diyerek kafa tutan cüce
Sorgulayan cüce!
Kafa tuttuğundan dolayı hoşuma gitti.
Yok artık!
Türkiye
artık senin IMF'ne muhtaç değil!
Türkiye
Artık senin uçağına muhtaç olmayacak!
Senden uçak satın almayacak!
Kendi uçağını
Tankını kendisi yapacak!
Anayasasını artık senden kopya çekmeyecek!
Tercüme yasalarla yönetilmeyecek!
Kendi milli anayasasını kendi milletine danışarak yapacak!
Nükleer santralleriyle enerji açığını kapatacak!
Senin mühendislik danışmanlığına muhtaç olmayacak!
Komşu ülkelerle
İhracat yaptığı ülkelerle vize uygulamalarını kaldıracak;
Mallarını satabilmek için senin kotana
Sınır koymalarına gerek görmeyecek!
Biz kimseden emir ve talimat almayız,
ne iç odak tanırız;
ne dış odak.
diyebildi Başbakanımız!
Avrupa alışmış;
Aslan kesilmiş!
Şımartmışlar onu;
İdam edemezsin;
İdam cezasını kaldır diye
Ferman okudu;
Hemen idam cezasını kaldırdık ya!
Avrupa Parlamentosu var;
Başbakanımız orada konuşmaya çağrıldı.
Önceki hükümet başbakanları gibi;
Karşılarında iki büklüm olan..
Eğilen başbakanlarımız gibi!
Aslında sorgulanmaya
Hesap sorulmaya çağrıldı.
Daha 31 Martt'ta
"Türkiye ve AB arasında Kalıpları Yıkmak ve Köprü Kurmak"
konulu panelde İngiliz Liberal Andrew Duff:
" Erdoğan'ın kendine güveni ve cesareti var.
Atatürk gibi! ..
Kemalist olmasa da Türk devletini ateşli savunuyor" demişti.
Şimdi AKPM Genel Kurulu'nda sorgulanmak istendi:
Basın özgürlüğü konulu soruya Erdoğan:
"Şu kadarını söylemeliyim ki;
8 yıl öncesine kadar, demokrasi dışı odaklardan
özellikle çetelerden mafyadan talimat alarak
manşet atan yazı yazanlar bugün;
tamamen özgür ve serbest yayını sürdürüyorlar.
8,5 yıl önce inkar edilen
telaffuz edilmesinden dahi korkulan
gündeme dahi getirilmeyen birçok konu,
bugün Türkiye'de serbestçe konuşulmakta tartışılmaktadır" dedi.
- Ahmet Şık'ın kitabına baskı neden? sorusuna Erdoğan:
Kitabı toplatan ben değilim.
Tutukluluk süresinin uzaması bizi de rahatsız ediyor.
Siz her yerde bağımsız yargı istiyorsunuz;
Ama Türkiye'ye gelince yürütmeye bağımlı yargı istiyorsunuz.
Kusura bakmayın ama bu olmaz" dedi.
- Türkiye'de "ileri demokrasi"yi göremiyoruz; yüzde 10 barajı ne!?
- Onu size soracak değiliz.
Ona halkımız: indir! derse indiririz,
kaldır derse kaldırırız"
Hele dedesi Türk asıllı Ermeni olan Fransız parlamentere Erdoğan:
" Türkiye'yi yakından takip etmiyorsunuz.
Zannederim arkadaş Fransız. Ama Türkiye'ye de Fransız" yorumunu yaptı.
Bu sorulara Erdoğan hazırlıklı mıydı?
Bu çıkışlar seçim malzemesi mi?
One Minute çıkışımı?
Bence Hayır!
Çünkü Erdoğan Avrupa karşısında hiç el-pençe durmadı;
Her konuşmasında fırçasını attı.
Monşer değilim dedi.
Kılıçdaroğlu'nun bu konuda çıkışına bakın:
"Sayın Başbakan'a yöneltilen sorular bizim açımızdan dikkate alınmalı,
hükümet dikkate almalı"
Bu ne perhiz Bu ne lahana turşusu!
Bu sorularda Avrupalılara hak veriyor.
Bu sorulara kulak vermeliydi diyor.
Dün de sokağa çıkmış Kılıdaroğlu;
Liseli öğrencileri kışkırtıyor.
Liseli öğrencileri hükümete isyana çağırıyor.
Niçin?
YGS sınavları için.
Daha sonuç kesin belli değil kopya çekilmiş olması soruşturuluyor.
Kılıçdaroğlu küçük yavruları sokağa döküyor
Hakkınızı arayın diyerek önlerine geçiyor.
Demek ki Kılıçdaroğlu Kaddafi'den daha sosyalist!
Kaddafi de kendi yandaşlarına silah veriyor:
Sokağa çıkın kardeş kanı dökün diyebiliyor.
Kutlu Doğum haftasını Kılıçdaroğlu kana bulamak istiyor.