Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın atadığı Akil Adamların Karadeniz grubu dün Samsun'daydı. Samsun'a 4 fire ile gelen Akil Adamlar toplantısına davet edilen Sivil Toplum kuruluşları dernek ve kişilerin çok büyük çoğunluğu , hatta birkaç konuşmacı dışındakilerin AK Parti'nin açılım sürecini destekleyenlerden oluşması da şaşırttı.
Aslında şaşırtmadı. Başbakan Erdoğan'ın AKİL 'ler toplantılarına karşı görüşten olanların katılmasına ve buradaki tepkilerin basında yer almasından duyduğu rahatsızlığın ardından Valilere verdiği güvenlik talimatının ardından böyle bir önlem alındı.
Canik adeta polis akınına uğradı. Dışarıda toplanan 10-15 kişilik topluluğun etrafı en az 50-60 Çevik Kuvvet ve bir o kadar da sivil polis ile sarılmıştı. Salonun içi ise davetliden çok polis kaynıyordu. Yani bir anlamda AKİL' leri dinlemeye ve protesto etmeye gelenlerin toplamı , basın mensupları da dahil polislerin 10'da biri kadardı.
Aslında toplantıyı izlediğimde bu kadar polise gerek bile olmadığını da gördüm. Çünkü Akil Adamların bilgilenme toplantısına davet edilenler akillere ve AKP 'nin çözüm süreci ile ilgili politikalarına " Ne olduğunu henüz kimsenin bilmemesine rağmen" kayıtsız şartsız, biraz da gaz almak için eh işte şartla sıcak bakan insanlardı.
Halktan kopuk akilliğin en bariz örneği sergilendi. Vee AKil adamlar salondaki akillerden aldıkları çook olumlu tepki ve önermeleri büyük bir zevk ve iştahla Başbakan'a rapor edecek ve kocaman bir AFERİN alacaklardır bu toplantıdan sonra.
Ve artık ortaya atılan rapor : SAMSUN SÜRECİN ARKASINDA" olacak mutlaka. Peki gerçeği ne kadar yansıtacak. Asıl dinlenmesi gerekenleri dinlemeyen ve tepkileri provokasyon, tepki gösterenleri BARIŞ DÜŞMANI gören bir anlayışla barışı nasıl kuracaksınız? Siz kurdunuz diyelim uygulayacak olanlar kimler. Sadece 9 Akil adamı süreci konuşmak için birkaç yüz polisle koruyarak süreci dinleyebilen bir anlayış, siz barıştık dediğinizde hep polisleri mi sürecek sahaya.
Böyle barış kurulmaz. AKİLLER dahil açılım ve barış sürecinin ne olduğu, ne içerdiği bilinmiyor. Milletvekilleri,, bakanlar da bilmiyor. Ve bilmediğiniz şeyl er için öneri alıyorsunuz. Ne önereceğiz? Hayali bir barış kavramının ardına sığınarak ?
Kürt halkı ile kimsenin alıp veremediği yok. Biz de AKİLLERİN söylediği gibi kürt halkı da bir arada yaşamaktan mutlu. PK K ve APO ile barışmak için halkların barışması yaygarasına ne gerek var? Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin en az 10 bakanı Kürt. Ve daha dün çadırdan bozma bir yerde çöp toplayarak sefalet içinde yaşayan ve elbisesi olmadığı için okula gidemeyen küçük Türk çocuğu daha mı az eziliyor.
DENİZ GEZMİŞ'İN KEMİKLERİ SIZLADI
AKİL Oral Çalışlar Samsun'un öneminde bahsederken Deniz Gezmiş ile Samsun'a bağımsızlık yürüyüşü için geldiğini söylemişti. Denizi Gezmiş'in kemikleri sızlamıştır Sayın Çalışlar'ın bu halini görseydi. Amerikan emperyalizmine ve onların işbirlikçilerine karşı bağımsızlık mücadelesi idi Deniz ve arkadaşlarınınki. Deniz Gezmiş, Oral Çalışlar'ın kimlerin yanında neyin mücadelesini, kimin görevlendirmesi ile nasıl yaptığını görse kemikleri sızlardı sanırım.
Bir dönem sol felsefe içinde sınıf mücadelesi bayrağını en önde taşıyanların Emperyalistlerin tetikçi örgütü ve partisi için öne çıkması ve bunu emperyalizmin emrinde bir sistem ile uzlaşarak yapması ne kadar AKİL, Devrimci ve demokratik bir davranış.
Ezilen insanların hakları için mücadele edenler, emperyalist güçlerin uşakları ve tetikçileri için ağız birliği etmişler. Sol Muhafazakarlık ve sol yobazlık bu olsa gerek. At gözlüğünü hala atamamış bazıları gözlerinden...
ÖLÜMLER SONA ERMİŞ
AKİL Yıldıray Oğur konuşmasında 89 gündür şehit ve ölüm olmadığını söyledi. Ne kadar kolaymış. Barış dendi, silah bırakın dendi ve birden bir sihirli el 89 gündür silahların konuşmasını engelliyor. 12 Eylül öncesinde de ölümler vardı ; en az 7-8 bin genç yaşamını yitird,i katledildi. Sonra 13 Eylül sabahı yine bir sihirli el değdi ve barış geldi. Bu kadar kolaymış demek ki..
Bu da bana bunu hatırlatıyor . Ama bu kez BDP ve PKK cephesinin beklentisi büyük daha önce ilan edilen ateşkesler barışı sağlamamıştı. Bu da sağlamayabilir ki BDP'nin başkanı Demirtaş daha dün silah bırakmak barış değil dedi. Eş Başkan Kışanak da APO'ya özgürlük için gençleri mücadeleye çağırdı.
Şimdi gelinen noktada akiller nerede, barışın tarafı PKK ve BDP nerede.
Bir sözüm de sol muhafazakar ve sol bağnazlara; BDP ve PKK'nın ABD ve AB Emperyalizminin maşası olduğunu bile bile, çözüm ve barış sürecinin aslında ABD'nin ve İsrail'in bölgede oynadıkları oyunun ve figuran olarak kullanacakları Kürt Devleti'nin kurulması çabaları olduğunu bile bile demokratlıktan söz etmelerine ve emperyalizm karşıtı devrimcilik taslamalarına da anlam veremiyorum.
Ne diyelim hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun ne olduğu belirsiz açılım ve barış süreciniz.