Ergenekoncular’ın Manifestosu

Recep Yazgan

Ergenekoncular"ı, iddianamenin hazırlanmasının ardından ilk mahkemede beraat ettirecek olan savunmalarına ekleyecekleri (kuvvetle muhtemel) metni ele geçirdim..

Bir şey daha, bu metin aynı zamanda Ergenekoncuların "menfestosu" olsa gerektir..

Metinle ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yapıyor: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlardan kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır."

Evet tahmin etmekte gecikmediniz..

Şubat 1933"te Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı  "Türkçe ezan okunmasına karşı" bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk olayın hemen ardından Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte (bu gün Atatürk Köşkü) akşam yemeği yenilirken birisi Atatürk"e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..." Atatürk'ün hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve "Bursa Nutku" irad eder..

İşte o konuşma;

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

  Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

  Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.  İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”
Bu savunma, mahkemenin kafasını karıştırarak davanın düşmesine sebep olacaktır..

Yalnız ve ancak bu metin etrafında çok ciddi sıkıntılar var.. Atatürk" ün her konuşmasını hemen ertesi günü yayınlayan ve hiç geciktirmeyen  Anadolu Ajansı bu metni ret etmiş.. Uzun süre yayınlamamış..

Bu nutuk, gençleri anarşizme yöneltiyor diyerek bir çok yerde yayınlanması ve okullarda öğretmesi yasaklanmış.. 

1970"li yıllarda Cafer Tanrıverdi adlı bir gazeteci yerel gazetesinde bunu yazdıktan sonra yaka paça mahkemeye götürülmüş. Hakkında açılan dava da bu nutku bir zamanlar cumhurbaşkanlarımızdan Cemal Gürsel"in Meclis"te okuduğunu tutanaklardan ispat ederek bunun suç sayılmaması gerektiğini ortaya koymuş.. Böylece mahkemeyi kazanmış ve artik bu yazıyı bulundurmak suç olmaktan çıkarılmış.. 

Nutkun orijinal metnine hiçbir yerde rastlanılmamış.. Hatta ve hatta bu metin, Atatürk'ün tüm konuşma ve yazışmalarının toplandığı 5 ciltlik dev eserinde bile yok..
Üstelik doğruluğu bizzat Afet İnan tarafından teyit edilmiş…
Bir şey daha; ben bu metni ilk okuduğumda Atatürk"e ait olabileceğine hiç ihtimal vermek istememiştim..

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.