Erkek aklıyla kadın!..

Neval Sultan

    Samsun İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri geçen gün Samsun'da yaptıkları araştırmaya göre kadınların intihara erkeklerden daha fazla meyilli olduğunu açıkladı. Çünkü araştırma kapsamına giren 1038 intihar girişimcisinin sadece 233'ü erkek. 
   Yetkililer bunun sebebini de kadın-erkek arasındaki yaratılış, duygusallık-mantıklılık farkı olduğunu söylemişler. Kadınlar daha derinlere iniyor, ev hayatında yaşadıkları sorunları içlerine atıp, büyütüyorlar ve bir gün intiharla sonuçlanabilecek bir patlamaya doğru gidebiliyorlarmış. Ataerkil aile yapısında kendini baskı altında hisseden kadın psikoza giriyormuş.
Çaresiz olduğunu hisseden ve istediği yardımı alamayan kişi de, yardım gelmediğinde intihar eğilimi başlıyormuş.
Herkes elbette alanında konuşur. Bir ilahiyatçı olarak ben, bu kadın intiharı fazlalığına müsadenizle kendi alanımdan bakmak istiyorum...
Kadını ataerkil yapı içinde ezen zihniyet, yüzlerce yıldır parmağını dine de sokmuş, dini kuralları da bir ataerkillik içinde şekillendirmiştir. İslami ilimler ile uğraşanların erkek olmasını bir yana bırakıyorum, onu belki toplumsal şartlarla açıklayarak mazur görebiliriz de; bu alimlerin, sırf alim oldukları için kadınlara ait özel durumlarda bile fetva vermesini anlamakta zorlanıyoruz.
Örneğin, hayız halindeki kadının namaz kılıp kılamayacağı, Kur'an'da kesin yasaklama olmadığı için, yüzyıllardır tartışılmakta. Tartışan kimler? Erkek alimler!.. Tartışma maddeleri neler?:
Kadın o durumda kirli midir? Abdest tutar mı? Kur'an'da, ilgili konu için bahsedilen ayette "eza-eziyet" kelimesinin kullanılması bir yasaklama mıdır yoksa ruhsat mı? Kaç alim bugüne kadar 'kılamaz' demiş, kılar diyen tarihte var mıymış, şimdi niye bu 'kılar'cılar çıkmış?
O büyük alimlerden hiçbirinin aklına da gelmemiş gidip bir kadına "siz kendinizi kirli mi hissediyorsunuz? Namaz kılmak sizde nasıl duygular oluşturacak? Siz bu ayetten ne anlıyorsunuz?" diye sormak.
Gelmemiş çünkü, o özel durumu, bedeni ve ruhuyla her zerresine kadar yaşayan kadın da olsa, erkekler bunu hiç anlayamayacak da olsa, bu 'eksik etekler' kendilerini bilmezler ve erkek alim sıfatlarını kullanarak onlar  yerine karar verebilirler!..
Eğer sorsalardı, kadınlardan "ayeti okuduğumuzda ruhsat ya da yasaklama değil, merhamet görüyoruz" cevabını alabilirlerdi. Allah'ın merhametini kendi erkek akıl yürütmeleriyle kısıtladıklarını anlarlardı belki o erkekler!..
Bir kadının Allah'a en çok ihtiyaç duyduğu zamanın özel günler olduğunu, mü'min bir kadının o günlerdeki stres, yalnızlık veya duygusallığını gidermesinin tek yolunun Allah ile iletişim kurmak olduğunu ve iletişimin en güzel yolunun namaz olduğunu da duyarlardı, o, yerine akıl yürüttükleri 'saçı uzun aklı kısalardan'...
Ve Samsun İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin anlattığı, evinde hapis olan, duygusal ve baskı altındaki kadın, intihar girişiminde bulunmazdı. Elinden en zor gününde erkek akılla zorla alınan Allah'ın yardımına sığınabilirdi.
Kendini kirli hissetmeden ruhunu da arındırır, derdini döker ve yalnızlığını giderirdi.
Elbetteki sadece özel günlerde namazı elinden alınmış kadınlar değildi intihar edenler. İntihara eğilim gösteren kadınların yaşadıklarından ve kendilerini bu noktaya sürükleyen erkek egemen süreçten bir ilahiyatçının küçük bir dipnotuydu bu yazı!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.