İstanbul seçimini beklentilerin çok üzerinde bir farkla İmamoğlu aldı. Ben şahsen iki veya üç puan farkla alır diye bekliyordum ama müthiş bir fark yaptı. Bunun nedeni toplumu yok sayıp kazanılan seçimi iptal etmekti. Keşke iptal edilmeseydi de AK Parti bu kadar büyük yenilgi almamış olsaydı. Cumhurbaşkanı’nın 39 mitingi iptal etmesi bu sonucun habercisiydi. Refah Partisi’nin 1994 seçimlerinde aldığı İstanbul’u bu şekilde kaybetmeleri siyasal İslam’ın ve AK Parti’nin bitişinin açık ve net delilidir. Kimse bu saatten sonra AK Parti’nin tekrar seçim olması halinde iktidarda kalmaya devam edeceğini söylemesin, bana göre bu iş bitmiştir. Toplum artık başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti’ye müthiş bir kırmızı kart gösterdi ve yeter artık dedi. Cumhurbaşkanı’nın son yaptığı ortak oturumdaki açıklamalarını da hiç beğenmedim. Kendisinin geçmişte yaşadıklarını İmamoğlu’nun yaşayacağı imasını dahi yapmış olması demokrasi adına üzüntü verici bir durum.
Cumhurbaşkanı o konuşmada İmamoğlu’nun Valiyle ilgili söylediklerinden ötürü ceza almasının muhtemel olduğunu ve ceza alması halinde de Belediye Başkanlığının düşeceğini söylemiş olması fevkalade üzücü bir durum. Şayet süreç böyle giderse emin olun İmamoğlu Cumhurbaşkanı’nın rakibi olur ve bir sonraki seçimde Cumhurbaşkanı seçilirse şaşırmayın. Bir sonraki seçim demişken yazı başlığım aklıma geldi. Bu saatten sonra kimse 2023’te seçim olacağını beklemesin. Çok değil, en geç bir yıl sonra seçim olacağı kanaatindeyim. Devlet Bahçeli’nin 2002’de ‘erken seçime gidelim’ dediğini bu toplum unutmuş değil. Bundan 6-7 ay önce Devlet Bahçeli ile ilgili bana gelen bir yazıyı bu köşede siz değerli okurlarımla paylaşmıştım. Devlet Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan’la beraber olmasının nedeninin Tayyip Erdoğan’ı bitirmek olduğu yönünde çok detaylı bir yazıydı o yazı. O yazıyı okuyunca çok etkilenmiştim. Aradan geçen 7-8 aylık süreçte sürekli olarak o yazı zihnimde kaldı ve yazının tamamının gerçekleşmekte olduğunu gördüm. Son olarak da İstanbul seçimlerinde alınan bu sonucun AK Parti’nin bitişi anlamına geldiğini de unutmayalım.
Ankara, İstanbul, İzmir gibi ülkemizin en büyük şehirlerini kaybetmek demek iktidarı kaybetmek demektir. Bu saatten sonra bu ülkede dört sene daha seçim yok demek akıllı bir siyasetçinin işi olamaz. Bu seçimi hiç yeniletmeyip şaibeli olarak 5 yılı doldursaydılar, onlar için çok daha iyiydi. Ama maalesef iktidar zehri öyle zehirledi ki bunları, milletin AK Parti’ye mahkûm olduğunu zannedip seçimin yenilenmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Normalde Tayyip Bey çok iyi bir siyasetçidir, millete yapılacak dayatmaların bu milletin kabul etmeyeceğini ve sandıkta gereğini yapacağını çok iyi bilmesine rağmen bu hataya nasıl düştü anlamış değilim. Bu seçim bu ülke için bir milat noktasıdır ve AK Parti iktidarının bittiğinin açık ve net delilidir. Kim ne derse desin ben bunu böyle okurum, bu saatten sonra AK Parti’nin %40 dahi oy alması mümkün değil.
Peki, ne olacak derseniz bu millet, CHP’ye yerelde iktidar verir ama genelde iktidar vermez. AK Parti içinden veya dışından yeni bir oluşum çıkıp toplumun kabul edeceği bir liderle yola devam edeceği kanaatindeyim. Bu lider Davutoğlu, Babacan olamaz, Abdullah Gül olur mu derseniz ona çok fazla bir şey diyemem ama onda da böyle bir cesaret olduğunu sanmıyorum. Ülkemiz bu seçimle yeni bir siyasi yol haritasına girmiştir. Bunun müsebbibi de başta AK Partili kaybeden belediye başkanlarıdır, ardından da Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresidir. Toplum her şeyin farkında kimin ne yaptığını, kimin kiminle düşüp kalktığını, kimin nereye ne kadar para harcadığını çok iyi biliyor. Basının tamamını satın alsanız da karşınızda yayın yapacak basın organları olmasa da toplum neyin ne olduğunu çok iyi anlıyor ve sandığa gidince de gereğini yapıyor.
AK Parti’nin İstanbul seçimlerini kaybetmesine üzülmüyorum ama Milli Görüş geleneğinden gelmiş bir insan olarak düşülen bu duruma fevkalade üzüldüğümü söylemeden geçemeyeceğim. Keşke hiç iktidar olmasaydılar, keşke parayla, makamla ve kadınla hiç buluşmasaydılar. Keşke Devletin şaşaalı, debdebeli mevkilerine hiç gelmeseydiler de bu ümmetin bu kadar çile çekerek elde ettiği kazanımları kaybetmeseydik. Merhum Erbakan hocanın ömrünü vererek her şeyini ortaya koyarak canıyla, başıyla mücadele ederek elde ettiği kazanımları heba etmeseydi. Erbakan hocanın onca çile çekerek bu ülkeye kazandırdığı maneviyatçı gençlik şu anda iktidarda olan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere pek çok Devlet yetkilisidir. Peki, bunların gençliği ne âlemde derseniz tamamına yakını ya kafelerde, ya meyhanelerde ya da gece kulüplerinde. Sözlerime aah Tayyip Bey aah diyerek son vermek istiyorum, kalın sağlıcakla.