Hayatımda en çok nefret ettiğim şey yalandır. PEYGAMBER Efendimiz bir Hadis-i Şerif'lerinde “ Müslüman her türlü hataya düşebilir ama asla yalan konuşmaz” buyurmaktadır. Yalan konuşan insan hangi meslek grubunda olursa olsun asla muvaffak olamaz. Kısa vadede muvaffak olduğunu zannetse de uzun vadede kaybedenin kendisi olduğunı unutmamalı.
Yıllarca mahkemelere girdim, aleyhimde de olsa yalan konuşmadım, zira bu dünyada kurtarmak önemli değil, önemli olan ebedi alemdeki kurtuluştur. Arkadaşlık yaptığım insanlarda da en çok dikkat ettiğim konu, yalan konuşup konuşmamaları olmuştur. Yalan konuşan insanlara merhaba desem de asla sözlerine itimat etmem. Münafıklığın alametletinden olan yalan konuşmak, insanların saadetini de ciddi anlamda zora soktukları gibi hem kendilerine hem de muhataplarına zarar verirler.
Ticaretle uğraşan insanlar yalan konusunda, çok hassas olmak zorundadırlar. Yalan konuşarak ticaret yapmak isteyenler hiçbir zaman başarılı olamazlar, başarılı olduklarını düşünseler de zamanla başlarına bir sıkıntı gelince neyin ne olduğunu çok iyi anlarlar.
Müşterilerine karşı dürüst davranmayan esnaflar gün geçtikçe mum gibi erirler, bunun o kadar çok örneklerine rast geldim ki aklınız şaşar! Dilerseniz konumuza bizzat yaşadığım bazı olayları örnek vererek açıklık getirmeye çalışalım. Tüm erkekler gibi benim de üst baş, giyim kuşam işlerini eşimle kızım görür. Benim onlar kadar anlama imkânım da yok zamanım da yok. O nedenledir ki sağolsunlar, sürekli benim giyim kuşam işimi onlar hallederler. Yaklaşık altı yıldır giydiğim kışlık ayakkabım, Ladik'teki çamura dayanamadığı için eskidi, yoksa en az iki yıl daha giyerdim o ayakkabıları. Ama maşallah Ladik'in çamuru o kadar sert ki anlatamam. Sadece Ladik'le ilgili uzun uzadıya yazıp çizeceklerim var. Böyle enteresan bir yer ömrü hayatımda hiç görmedim. İnsanlar hakettikleri gibi yönetilirler derler, ama Ladik halkının bu kadarını haketmediğini düşünüyorum. Çok enteresan yöneticiler var bu ilçede! Allah'ını seven ilçenin geriye gitmesi için, yatırımcının ilçeye gelmemesi için, mücadele ettiği yer neresidir diye bir yarışma yapılsa, Ladik ilçesinin birinci geleceğinden en ufak bir endişem yok! Düşünebiliyor musunuz? Bir ilçe yöneticisinden köyün genel sorunuyla ilgili gidip talepte bulunan bir vatandaşa yöneticinin verdiği cevap, 'O taleple Adnan Bahadır da geldi onun dediğini bile yapmadım' diyecek kadar ileriye giden yöneticiden ne beklersiniz? Her neyse bu konuları günlerce burada konuşacağız şimdi konumuza dönelim.
Eskiyen ayakkabımı değiştirme gereği duyunca, eşime konuyla ilgilenmesini söyledim. Ancak her gün Babama giderken, yolumun üzerinde olan ayakkabıcıya uğrayıp uygun bir ayakkabı baktım. Zira ayağımın arkasındaki kemik biraz çıkıntılı olduğundan sert deri ayakkabı giyemiyorum. Ayakkabıcıda ki ayakkabılara baktım. İşyerinin patronunu iyi tanıyorum ama çalışanları beni tanımaz. Ben de onları tanımam. Beğendiğim ayakkabının fiyatını sorup oradan ayrıldım. Bizim ailenin sürekli alış-veriş yaptığı ve çok indirim alıyoruz diye bana hava attıkları ayakkabıcı, ailenin kadrolu ayakkabı dükkanı olmuştu. Eşime, "Ben bir ayakkabı beğendim, sen de git bak bakalım, hangi ayakkabıyı beğeneceksin" dedim. Önceki akşam eşim kadrolu ayakkabıcımın yolunu tuttu. Orada kendine göre bir kaç ayakkabı beğenip beni çağırdı. Ben de işimi toparlayıp gittim, onun beğendiği ayakkabıları giydim, onlardan birisi olabilir dedim. Ancak mağaza sahibi çırağını çağırıp, 'Evladım alt katta falanca ayakkabı var onu da getir de bir baksın' deyince, çırak benim geçen hafta baktığım ayakkabıyı getirdi.
Ayakkabıyı giydikten sonra fiyatını sordum. Verdiği fiyat geçtiğimiz hafta beni hiç tanımayan çırakların verdiği fiyatla aynı. Bunun üzerine kendisine dedim ki "Bu fiyat normal fiyatı mı yoksa bizim kadrolu ayakkabı mağazamız olarak bize yaptığın indirimli fiyat mı?" 'Olurmu öyle şey elbette ki indirimli fiyat' deyince kafamın tası attı. "Allah'tan kork be adam! Geçtiğimiz hafta
beni hiç tanımayan çırağının verdiği fiyatla aynı" deyince adam pişkin pişkin, 'İyi ya sizi tanımıştır da ondan böyle indirimli fiyat verdi' demesin mi? İndirimli dediği fiyat ne kadar biliyor musunuz, asgari ücretin dörtte biri! Ben ömrü hayatımda öyle şatafatlı şeyleri hiç sevmedim, mütevazi ama sağlam ayakkabı olsun yeter. Bizim Kuyucubaşı gibi marka ayakkabılar giymem. Adamın bu yalanındaki ısrarı görünce Hanıma, "Kalk gidiyoruz. Bu adamdan bir daha asla ve kat'a alış-veriş yapmanızı yasaklıyorum" deyip dükkandan ayrılmaya karar verince, bizim kadrolu ayakkabı mağazasının sahibi, yok efendim siz yanlış anladınız şöyleydi böyleydi deyip, alttan almaya başlasa da ben hiç ikilemeden oradan ayrıldım. Sorarım size; şimdi böyle bir esnafın dediklerine kim inanır, önemli olan para değil insanlara olan güvendir. Yıllardır çoluk çocuğumuzun alış-veriş yaptığı, düğünümüzde derneğimizde her türlü ayakkabı ihtiyacımızı karşıladığımız bir mağaza sahibinin, yalan konuşması inanın çok üzücü bir durum. Bu örneği verme nedenim, esnafın işsizlikten şikayet etmesidir. 50 liraya aldıkları malları 150 liraya satmak isteyip vatandaşın cebindeki paraya göz diken bu tür esnafların işsiz kalması kadar normal bir durum olamaz. Atalarımız az kazanmaya kanaat etmişlerdir. İslam Hukuku ticarette kar marjı koymuştur, bu oran da malın cinsine göre yüzde on ile yirmibeş arasında değişiyor, fahiş fiyatla mal satanlar unutmasınlar ki haramın binası olmaz. Kalın sağlıcakla.