Ömürevler Camisinin avlusunda Cuma namazı için bir yer bulup oturmuştuk, yanımıza bir genç oturdu, sağ tarafta Afrika kökenli birkaç öğrenci var, trafiğe kapanan yol üzerinde kartonlar ile kendilerine namaz kılınacak bir alan yaptılar. Yanımızda oturan genç ayakkabılarına basıldığı için söylenmeye başladı. Söylendikçe sinirlendi ve namaz başlarken avludan yola demirlere tutunarak indi, ilk bastığı yer Afrikalı öğrencilerin kartonuydu ama onun için önemli olan basılan ayakkabılarıydı.
Namaz saatine kadar yapılan vaaz içerisinde yeni yılın bizim geleneklerimizde olmadığı vurgusu varken Cuma hutbesinde yeni yıl açılımı vardı.
‘’..Kardeşlerim! Bugünlerde yeni bir miladi yılın eşiğindeyiz. En değerli sermayemiz olan ömrümüzden bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Yüce Rabbimiz, hepimize bereketli bir ömür nasip eylesin. Gelecek günlerimizi, geride bıraktığımız günlerden daha hayırlı kılsın. Kıymetli Kardeşlerim! Yılları ister hicri, ister miladi diye adlandıralım. Günleri ister hicri ister miladi takvime göre hesaplayalım. Zamanın yegâne sahibi Yüce Rabbimizdir. ’’..
‘’..Zamanın hızla geçişini haber veren her yeni yılın başlangıcı da bu fırsatlardan biridir. Bu fırsat, hayata adeta yeni bir başlangıç yapmamız ve tertemiz bir sayfa daha açmamız içindir. Bir yıla yönelik yeni niyetler ve yüce idealler belirlememiz, hayırlı planlar yapmamız içindir. Bu fırsat, kendimizi hesaba çekmemiz, hatalarımızı gözden geçirip düzeltmemiz ve günahlarımıza tövbe etmemiz içindir…’’
‘’.. Kardeşlerim! Bütün bu soruların cevabını vermemiz gereken saatleri, inancımızda, kültür ve geleneğimizde olmayan bir takım yanlış davranışlarla israf etmek bizlere yakışmaz. Piyango ve şans oyunlarına umut bağlayarak alın teri dökmeden, emek harcamadan kazanmaya çalışmak, dinimizin helal kazanç duyarlılığıyla bağdaşmaz. Alkollü içkilerle sağlığı heba etmek, sınırsız ve uygunsuz eğlencelerle vakti öldürmek, müminde bulunması gereken emanet bilinciyle asla uyuşmaz.’’
Ve hutbenin sonunda küçük bir hatırlatma yapıldı, ‘’Miladi 1 Ocak 630 ‘Mekke’nin fethidir.’’
Yılbaşı açılımında Diyanet ne demek istedi , ayakkabılarına basıldı diye Cumayı terk edecek kadar imanlı gence ne verecekti bu hutbe?
Yılbaşını kutlayın mı ? dedi, bir sonra ki günü mü kutlayın dedi. Kim nasıl kutlarsa kutlasın herkes kendisinden sorumludur mu dedi ? Kutlayın ama sağlığınız için alkol almayın mı dedi? Peki Bayburt Müftüsü ne dedi ?
‘’Mensubu olmakla şeref duyduğumuz Yüce Dinimiz, kendi müeyyidelerini tahrif edecek müdahalelere, beşeri düşünce ve fikirleri ona karıştırmayı hedef alan her türlü teşebbüse karşı uyanık olmamızı, biz Müslümanlardan istemiştir. İbadetlerde ve adetlerde Frenk mukallitliğinden şiddetle kaçınmamızı bizlere emretmiştir. İslamiyet ile bağlılığı gevşeyen ve milli mefahirini inkâr eden milletler ise taklitçi oldukları topluluğun uydusu ve kuklası haline gelmişlerdir. Bu durum İslamiyet ile bağdaşmaz.
Yüce Dinimiz İslam; kafirlere, münafıklara, batıl dinlere ve diğer ideoloji mensuplarına benzemeyi kesin bir şekilde yasaklamış ve haram kılmıştır. Görünüş itibariyle onlara benzemek, daha sonra ahlaki değerlerde, çirkin ve kötü fiillerde; hatta inanç ve ibadetlerde onlara benzemeye sebep olur. Çünkü onlar gibi giyinmek, onlar gibi davranmak, onlar gibi yaşamak, sonunda yapılan bu hareketler kalplere nüfuz eder ve onlara karşı bir sevgi ve saygı meydana getirir. Bunun için Kafirlere benzemenin haram olduğu hususunda bütün İslam alimleri ittifak etmişlerdir. ‘’
Benim bu gün gördüğüm ,yukarıda ki iki yaklaşım yanında birilerinin Kudüs’teki baskıcı zihniyet karşısında İsrail’in ürettiği malları almayın kampanyası yaparken, devlet kanalları dahil , tüm kanalların bu malların reklamını yapmasında ki enteresan durumdur.