EYYAMCILIK İYİ BİR ŞEYDİR!...
Dünkü gazeteleri okurken, bir meslektaşımın eyyamcılıktan bahsettiğini görünce, ben de eyyamcılığın ne kadar iyi bir şey olduğunu yazmam gerektiğini düşünerek bugünkü yazıyı kaleme aldım. Diyeceksiniz ki eyyamcılık neden iyi bir şey? Hele hele sana göre hiç değil… Doğru dersiniz amma ve lakin günümüzde eyyamcılık o kadar revaçtaki anlatamam. Siz hiç, günü kurtarma peşinde olmayan, insanlara karakterlerine ve davranış biçimlerine göre değer veren adam görebildiniz mi? Ben göremiyorum. Ya ben körüm ya da toplum eyyamcılarla dolmuş. Örnek mi istiyorsunuz? O kadar çok ki hangi birisinden başlayacağıma şaşırdım. Siyasetçisinden sivil toplum örgütüne, esnafından bürokratına, gazetecisinden iş adamına herkes işini yüzdürmek adına o kadar enteresan eyyamcı olmuş ki anlatamam. Dilerseniz bazı örnekler vererek söylediklerimizi biraz olsun detaylandıralım. Bir önceki oda seçimlerinde seçilen oda başkanına karşı aday olup, seçimi kaybeden arkadaşımız, elindeki binayı kiraya verebilmek için karşısında olduğu adamla kanka olup binasını YURTKUR’a kiraya verince bu kez seçimle iş başına gelen oda başkanı çıkıp, daha önce yanında olup karşısına geçen oda başkanı ile ilgili verdi veriştirdi. Zaten o oda başkanı bir arkadaşımızın milletvekilli seçilmesine engel oldu. Altıncı sıradaki Kamuran Bey, sırf o oda başkanına yakın olduğu için en az bin kişi AK Parti’ye oy vermedi ve Kamuran Bey dört yüz küsur oyla vekilliği kaçırdı.
Öte yandan bizim meslekteki tutarsızlıklara bir yenisi daha eklendi. Daha düne kadar ikinci cemiyeti açtılar diye ateş püskürdükleri adamlara, batmak üzere olan kendi gazetelerini verip, bu gazeteyi ayağa kaldırın diye medet beklemelerine ne denir, siz takdir edin. O zatlar da üzerlerine düşen vazifeyi yapmak üzere belediyelere müracaat edip destek istedikleri, ancak kimseden destek alamadıkları dillere destan oldu. İşin daha da enteresan olanı, köşe yazılarında yere göğe sığdıramadıkları adamları ortadan kaldırmak için yeni girişimlere başlayanları anlamak da çok zor. Geçen gece yarısı matbaa sorumlusu arayınca içim cız etti. Zira bizim matbaa sorumlusu kolay kolay aramaz, arayınca ya arıza olur veya önemli bir konu olur. Telefonu kaldırınca bizim Engin usta, bir gazetenin baskı yapmaya kâğıdı olmadığını, bizim gazeteyi basıp basmayacağımızı sorduğunu söyleyince, “Oğlum o gazetenin sahibi yok muymuş da sana çalışan işçisi gelmiş?” dedim. Gazetenin kapanma noktasında olduğunu biliyordum ama her şeyin bir etiği var. Sıkıntısı olan kendisi arar, yanındaki işçisini göndermez.
Konu eyyamcılıktan açılmışken bir kaç örnek daha vermek istiyorum. Belediyede iken her gün “Ağam” diye arayan adam, bir yaz gününde yakın akrabasının, düğünde alkol alıp silah atması nedeniyle silahına el konulup tutuklanınca, tüm siyasetçileri arayıp havasını aldıktan sonra beni arayıp yardım istemesi dolayısıyla, ben de sazan gibi telefona sarılıp adliye mensubunu aramam sonucunda, aramızda geçen diyalog neticesinde, dört yıl hapisle yargılanmama rağmen bir kez olsun geçmiş olsun demeyen, başımdan geçen onca olaya rağmen bir kez arama zahmetinde bulunmayan bu arkadaş, bundan yaklaşık bir ay önce arayıp bir talepte bulunması çok manidar geldi bana. İşin daha da enteresan yanı arayınca hal hatır dahi sormaksızın direk konuya girmesi adamın ne kadar kaliteli bir adam olduğunun delili değil de nesiydi. Ama bu hareketleri görmek insanı biraz daha olgunlaştırıyor, insanların nasıl eyyamcı olduklarını görmek insanı biraz daha olgunlaştırıyor.
Eyyamcılıktan bahseden arkadaşlar daha düne kadar her fırsatta eleştirdikleri Vezir Hazretleri’ni şimdilerde öve öve bitiremediklerini görünce, acaba bu yağları kim yazıyor demekten de kendimi alamıyorum. İnsan azıcık ilkeli olmalı. Dün kara dediğine bugün ak dememeli veya diyor ise bunun nedenini açıkça toplumla paylaşmalı. Gazetecilik mesleğinde insanların şahıslar ile olan problemleri mesleğe yansıtılmaz diye bir kural vardır, buna saygı duyarım. Ancak daha düne kadar ürettikleri malları satamadıkları kurumun başındakilere veryansın edenler, şimdi çıkıp bu insanları övebiliyor iseler buna ne demeli. Ben yıllarca Kayınçomun karşısında oldum ve hâlâ daha mahkemelerimiz devam ediyor; hatta geçen hafta bize açtığı yüklü tazminat davası reddedildi. Kayınçomun gazeteyle ilgili haberlerini veririz amma ve lakin siz bu köşeden, Kayınçomla ilgili övgü dolu sözler sarfettiğimi gördünüz mü? Bazıları o haberlere çok bozuluyorlar ama ister inanın ister inanmayın ondan başka çıkıp, çalışıp bize haber servis eden vekil yok. Diğerleri yollasa onları da yayınlayacağız ama maalesef adamlar yan gelip yatıyorlarsa biz ne yapabiliriz. Photoshopla haber yapacak halimiz yok herhalde. Velhasıl günümüzde eyyamcılık çok revaçta. Siz , siz olun, bu eyyamcıların tezgahına düşmeyin diyor ve sözlerimi bitiriyorum. Kalın sağlıcakla.