Mevlana demiş ki:
"Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim..."
Ben belki(aslında tabi ki) büyük bir filozof değilim, sadece kâinatta bir noktayım, Mevlana ise bir prizma! Ama bu hafta ki konumun bu güzel sözle hiç bir ilgisi yok :) O kadar çok sevdim ki sizle paylaşmak istedim sadece
Edebiyat dünyasını yerinden oynatacak bir konu olmayacak sanki ama en azından tekniğine yönelik bir başkaldırışla Level atlayalım. Girişsiz bir gelişme bölümüyle sizi baş başa bırakalım; At gözlüklerimizin yerini ne aldı biliyor musunuz? 3D gözlükler Teknoloji sayesinde artık 3 boyutlu bakabiliyoruz olaylara. Işık hızıyla haberdar oluyoruz her şeyden Çıkışıyla mertlik bozuldu dedirten google sağ olsun, artık bir tıkla her şeyi biliyoruz. Çabasız ve üstün körü öğreniyoruz. Mbit "i o kadar yüksek oluyor ki unutmamızın öğrendiklerimizin hızına kıyasla.
Her şeyi biz biliyoruz değil mi, hep, her zaman... Yanlış. Büyük yanlış. Biz ne biliyoruz ki? Olup bitenin ne kadarını duyuyor, görüyor, okuyor, öğreniyoruz? Gerçekte olanın ne kadarını? Süzgeçte kalanları
Neyse biraz daha zevkli hale getirelim yazıyı yoksa inceden derinleşiyor mevzular
Evet, teknoloji, google falan diyorduk. Ve birde 2009 da tavan yapan Facebook vardı değil mi."Ya bu teknoloji doğru ellerde doğru şekillerde kullanıldığında çokta kötü bir şey değil abi" deriz hep. Biz kullandık. Örneğin artık "Üsküdar "aaa gider iken" i bağıra bağıra söyleyerek sevgilisine mendil atmıyor yoldan geçerken bayanlar. Peki, ne mi yapıyor? İletisine @ Üsküdar yazıyor. Sonra bununla da kalmıyor artık eski sevgilisini rahatlıkla takip edebiliyor. Eski sevgilisi için artık eskiyip eskimediğini öğrenme telaşıyla. Zamanında öylemiymiş bir gideni ara ki bulasın, haber alasın. F.S (Facebook" tan sonra) şimdilerde seni kızdıranı bile dürtme şansın var. Dünyanın öbür ucunda bile olsa hayatından haberdar olma şansın var. Birde MSN var ki özlediğinde görüntülü arama yapıp sevdiklerine kavuşasın diye düşünülmüş. Adamlar yapmış işte, bükemediğin eli öpeceksin. Adamlar icat etmiş demişken şimdi cep telefonlarından bahsetmemek olmaz. Rekabet sayesinde operatörler öyle yarışır hale geldi ki şimdi tüketici nasıl da zil takıp oynamasın. Dumanla haberleşmek yerine artık ödemeli atıyoruz. Peki, bunca güzel şeyi hayatımıza sokarken neleri düşünememişler sizce? 10 dakikası 1 kontör vb. tarifeler kaç ilişkinin sonu oldu inanın bilmek istemeyiz. Çünkü insanlar konuşacak bir şey bulamayınca kavga etmeye başladılar . Birbirimizden çok çabuk vazgeçmeyi öğrendik bu yüzyılda
Gizem olayını yitiriyoruz, konuşma becerimizi yitiriyoruz, hayatı o kadar sanal yaşıyoruz ki gerçek insanlarla karşılaştığımızda kendimizi ifade edemiyoruz, edecek smile " ları yapmayı unutturmuşuz mimiklerimize. Ördek dudak pozunda gülmeye çalışıyoruz etrafa , üstümüzde nasıl sırıttığını fark etmeden. Yapmacıklaşıyoruz, gerçek karakterlerden figüranlığa geçiş yapıyoruz. Bize verilen o sanal fanusta yaşıyoruz. Gerçek insanları, gerçekte yaşananları, gerçek sohbetleri, gerçek aşkları, gerçek haberleri, gerçek bizi, kendimizi Görmüyoruz.Bakmayı öğrendik ; ancak artık görme zamanı..!-"Seni görüyorum " (Avatar" ı izleyenler hatırlar bu cümlenin söylendiği sahneyi)