Eskiden bizim memlekette iş, güç fazla olduğundan erkek çocuklarını erken everirlermiş. Everdikleri kızlar da genellikle ergenlik çağına gelmiş, eli iş tutan kız çocukları olurmuş. Henüz ergenlik çağına girmemiş olan Temel ailesi tarafından evlendirilmek istenince zavallı Temel sesiz kalmak zorunda kalmış. Zira o kadar çok iş varmış ki annesi, babası yetiştiremiyormuş, Temel"in de yaşı ufak olduğundan ailesine yeterince destek olamıyormuş. Nihayet Temel"in ailesi kendisinden on yaş büyük Fadime ile evlenmesine karar vermişler. Kız isteme, söz kesme, nişan, derken iş düğüne gelince davetiyeler bastırılmış. Ancak Temel"in anne, babası yoğun işleri nedeni ile davetiye dağıtma işini Temel"e vermişler. Temel her gittiği yerde davetiyeyi verdiğinde soranlara, Fadime abulamı bağa virmişler de sizi düğüne davet ediyorum diyormuş. Nihayet düğün olmuş, Fadime ile bizim Temel evlenmiş. Annesi Temel"in bitişik odasında yatmış ki, Temel"in gerdek gecesi başarılı olup, olmayacağını rahat takip edebilsin. Nihayet düğün sonrası herkes dağılıp, Temel ile Fadime yatak odalarına geçince, Temel başlamış Fadime abulasına masallar anlatmaya, Fadime işe sinirlemiş, bir-iki saat bekledikten sonra bakmış ki bu çocukla uğraşamayacak, ne bir işe yarıyor, ne de kendisini uyutuyor, yatağından kalkmış evin tavanına uzanan seyyar merdiveni tavan deliğine koyup, temele demiş ki bak temel tavan da ne güzel oyuncaklar var, çık oradan al da beraber oynayalım. Temel sevincinden havaya uçup, tek solukta merdivenden tavana çıkınca Fadime merdiveni yere yatırıp, gitmiş yatağına mışıl, mışıl uyumaya başlamış. Tavanda kalan Temel başlamış, "anaa kaldum ustine" diye bağırmaya. Bitişik odada yatan annesi de Temel"in bir iş becerdiğini sanıp, oğlum ha gayret ede inersin altına diye cevap veriyormuş. Nihayet sabaha kadar bu terane devam edince kadıncağız sabahleyin bir de ne görsün, Temel tavan arasında yatıyor, gelin odasında.
Şimdi bu hikaye nereden çıktı diye düşünebilirsiniz ancak bizim Gazeteciler Cemiyeti"nde yaşanan olaylar Temel ile Fadime"nin yaşadığı olayların tıpkısının aynısı. Cemiyet bir kongre yapmış, ardından ne kadar çoluk, çocuk varsa yönetime girmiş, daha sonra kendi aralarında anlaşamayıp, bir kısmı istifa etmiş, yönetimde kalan acizler ellerindeki oyuncağı kaybetmemek için geçtiğimiz Mart ayında olağanüstü kongre yapmaya kalkmışlar. Kongrede çoğunluğu sağlayamayınca, ikinci kez yaptıkları toplantıda da Yönetim Kurulu"nun asil ve yedeklerinin tamamı olan otuz küsür sayısını bulamayınca, bu kez hazirun listesine kafalarına göre imza atıp, kongreyi yapmış gibi göstermişler. Eskiden Dernekler Kanunu gereği kongrelere hükümet komiserleri gidip, hazirun listesinin imzalanması olayını takip edip, tutanak tutardı. Daha sonra değişen Dernekler Kanunu"nda bu zorunluluk kaldırılmış, hazirun listesinin dernek yönetimi tarafından dernekler il müdürlüğüne getirilip, teslim edilmesi şartı getirilmiştir. Yeni yasa ile devlet vatandaşına güvendiğini hükme bağlamış, bir anlamda da uyum yasaları çerçevesinde bu yasayı çıkarmıştır. Ancak dernekler il müdürlüğüne verilen hazirun listesindeki imza sahiplerinden birisi kalkar da, bu imza benim değil, sahte dediği ve ispat edildiği an dernek yönetiminin tamamının yandığı gündür. Bu olayın yasal karşılığı altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ve ömür boyu kamu haklarından men edilmedir.
Bizim çoluk, çocuğun yönetimindeki dernekte yapılan son olağanüstü kongrede, hayli insanın yerine imza atıldığı gelen ciddi iddialar arasında, bizzat görüştüğüm on civarında arkadaş atılan imza ile uzaktan yakından ilgim yok diyor. Bu insanlar bu kadar büyük hataları yaparken etrafındaki insanlara azıcık sorsalar ne olurdu, cemiyet başkanı olacak zavallı çocuk avukat hanım ile evli olmasına rağmen, nerelisin diye kendisine sorulduğunda eşinin köyünü söylüyor da, bu kadar fahiş hataları yaparken neden sorma ihtiyacı duymuyor.
Sizin anlayacağınız üyesi bulunmadığım ancak mesleğimizin temsilcisi olan cemiyeti Fadime abulaya emanet etmişler, o da bu işi ağzına gözüne bulaştırmış, hem de çok kötü bulaştırmış. Bana sorarlarsa bir an evvel olay savcılık boyutuna taşınmadan derhal istifa edip, işi bırakmalıdırlar, aksi halde hem kendilerine, hem de yönetim kurulunda olup da günahı olmayan insanlara yazık edecekler. Dikkat ederseniz bu güne kadar ele aldığımız konuların altını deştikçe pislik çıkıyor. Keşke biz haklı olmasak da toplum bu tür kokuşmuşluklardan kurtulsa idi. Kurulduğumuz günden bu güne dek el attığımız olayların teker, teker çözüldüğünü de mutlulukla öğrenmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Yüce Mevla"dan haklı olduğumuz konularda, nefsimize paye çıkarmadan, topluma hizmet etmeyi nasip eylemesi temennisiyle kalın sağlıcakla.