Farkınız Yok
Gezi olayları başladığında aşırı tutucu bir yaklaşımla, sürekli devletin bütünlüğü ve birliği yönünde yazılar yazmıştım. İnancım devletin uğrayacağı bir kaybın, felaket derecesinde sorunları halkına yaşatacağı korkusuydu. Çünkü ben şiddet dolu ortamda nasıl kontrolün kaybedileceği veya elde tutulabileceğini yaşayarak gördüm. Silahlar devreye girdiği zaman uzun süreli kanın akacağını çevremizdeki yaşanan örneklerden ders alarak görmemiz gerekmektedir.
Gezi eylemleri başladığında soğuk kanlı olaylara baktığınızda bir hak arayışından ziyade, azınlığın, çoğunluğa olan tahammülsüzlüğünü görüyordunuz. Daha binlerce neden bu konuda sıralanabilir. Sonuçta ülkenin birlik ve beraberliğinin zayıflaması yönünde ki bu gelişmelere karşı duruşumuz iktidar yandaşlığı olarak görüldü. Aslında o günlerde sizlerin fikirlerinden ziyade başkalarının fikirleri doğrultusunda hareket etmezseniz eğer , etiketinize iktidar partisinin adı yazılmakta idi.
O günlerin öne çıkan sözlerinden bir tanesi,'' Demokratik hak arayışı'' sözüydü. Ülke içerisinde ölenler, yakılıp, yıkılan devlet malları, uzun zaman süren belirsizlik ile devletin kayıplarının neden olanlar tarafından avuntusu demokratik hak arayışıydı, hatta gezi olayları hakkında yazdığımız yazıda gazeteci bir büyüğümüz bizi burada eleştirmiş ve bu eylemlerin demokratik bir hak arayışı olduğunu belirtmişti.
Şimdi ülkenin bir çok yerinde yapılan eylemlere ne ad verilecek . Onların hak arayışı da, sopalı molotoflu, sapanlı idi, bunlarda da molotof, taş, araba yakma, devletin malına zarar verme gibi ne olumsuzluk ararsanız mevcut. Hak arayışı kimin bakışına göre. Herkes hakkımı arıyorum diye yollara düşerse bu ülkede tüm biriyle kanlı bıçaklı olur. Birde sokaklara karşıt görüşlüler çıktığında yıllarca bu ülkede sorun çıkmasını için mücadele edenlerin, milli bayram ilan edeceklerini unutmamak gerekmektedir.
Ülkenin bir bölümünde başlatılan ayaklanma görüntülerinin nasıl bir nefretle karşılandığını herkes gördü, aynı nefreti de karşısındaki kuklaların yüzünde gördü. Olay tamamıyla bir ihanetten ibaretti. Mecliste sınır ötesi teskere görüşülürken karşı çıkanlar, ülkenin savaşa girmesi konusunda birbiriyle yarışmakta idiler.
Herkesin kesinlik görüp anlaması gereken bir olay var, yarın ülkede gerçekleşecek olan her hangi bir olumsuzlukta, sonunun ne olacağını düşünmeden, sokaklara döktürülecek gruplar mevcut. Bu saatten sonra devletin bütün imkanlarının bu anlayışla mücadele konusuna dönüşmesi gerekmektedir. Sokaklarda ki kişiler çok büyük bir topluluğu temsil etmiyorlar mutlaka, fakat geriden gelen nesil, nefret tohumlarıyla yeşermektedir. Yaş gruplarını incelediğinizde karşınıza çıkacak olan acı gerçeklerden bir tanesi de, çocuk yaştaki eylemcilerin fazlalığı. İleride bunlara yenilerinin katılacağını unutmamak gerekmektedir.
Çözüm süreci adı altında karşı tarafın olaylara yaklaşımı devletin yaklaşımı gibi değil di. Onlar gizlice çoğalmanın, sorunlar yumağı oluşturmanın ve güçlenmenin peşindeydiler. Bir nevi bu süreç onlara nefes alma imkanı vermiştir. Alanda eskiye dönük çalışmaları görülmektedir. Açılım için ne zaman harekete geçildiyse kontrolü elinde tutmaya çalışan örgüt, hemen ipleri elinden bırakarak, olayların artmasına, yada çıkartılan olaylar ile hareket alanı kazanmanın peşinde koşmuştur.
Yapılacak en güzel hareketlerin başında eğer olumlu gelişmelere yönelik çalışmalar yapılmayıpta, her seferinde sokaklara dökülecek olan insanların dizginlenmesi için, daha sert tedbirlerin alınmasıdır. Işid'in açık alanda hakimiyetini kabul edip, o bölgeden teröristlerin ardına bakmadan kaçmalarının bize ders vermesi gerekmektedir. Sorun dağda mücadelede halk desteği korkuyla da olsa onlardan yana ve onların avantajı gibi görünse de, onların halk desteğini kesecek ve gerekirse arkalarından gelecek tehlikenin bilincine vardırılmalıdırlar. Bölgede ki kaos ortamından yararlanarak komşu ülkede üstlenen örgütün, hemen ardında onlara karşı başka bir örgütün olması, iki kuvvet arasında kalan örgütün daha çabuk çözülmesine neden olacaktır.