Farklı okumalar

Cihan Şimşek

Başlığı Umberto ECO"nun “Yanlış Okumalar” eserinden esinlenerek yazdığımı, sanırım belirtmem gerekir.  Yanlış ya da farklı hepimiz bazen aynı olayı değişik biçimlerde yorumlar, farklı sonuçlara ulaşırız. Çıkarlarımız, bilgi  düzeyimiz ya da zeka seviyemiz bunda etkili oluyor olabilir.
Ben biraz çocukluğumuza inmek isti-yorum. Bir psikanaliz gibi değilse de aynı kitabı farklı yaşlarda okumuş biri olarak yapmak istiyorum bunu. Bahsettiğim kitap, hemen hemen hepimizin okuduğu, okumadıysa da çizgi film olarak izlediği ya da bazılarımızın adını dahi duymadığı ünlü bir kitap. "Jonathan SWIFT"in  1726"da yayımlanan “Gulliver"s Travels” yani “Gulliver" in Seyahatleri”. Mina Urgan"ın dediği gibi çoğumuz, bu kitabı başından sonuna okumamışızdır. Cüceler ve devler ülkesinde geçen ilk iki bölümü çoğumuzun bilmesine rağmen, aslında kitap dört bölümdür. Ve  kitap, aslında gerçekten de acımasız bir taşlamadır. Bu taşlama; hem zamanın İngiltere"sindeki politik hem de günlük toplumsal yaşamadır.
Kitabın birinci bölümünde yazar, Lilliput adasını anlatır. Cücelerin yaşadığı bu ada ile onun  düşmanı olan Blefuscu adası. Çocukken eğlenceli “aksiyon” tarzında okuduğum bu bölümün, aslında İngiltere ile Avrupa uygarlığının bir taşlaması için yazıldığını öğrendiğimde cidden şaşırdığımı belirtmeliyim. (Düşmanlığın sebebini hatırlamayanlar için: kitapta bir taraf, yumurta, sivri ucundan; diğer taraf da yuvarlak ucundan kırılsın, diyordu.)  Hele  Lilliput adasındaki iki partinin birbirleriyle amansız mücadelelere neden olan “yüksek topuklu mu giyelim, alçak topuklu mu?..” tartışmasının Büyük Britanya"daki Whig ve Tory partilerinin arasındaki “büyük” farkı açıklamak için kullandığını öğrendiğimde daha da bir şaşırmıştım. Cüce benzetmesiyle, "...işte paylaşamadığınız şeylerin boyutu," deyişi oldukça zekice görünmüştü bana.
Kitabın ikinci bölümünde; devler ülkesine giden Gulliver"in artık kendisinin bir cüce olması, aslında her şeyin ne kadar değişken olduğunu gösteriyor gibiydi.
Üçüncü bölümde; yani Laputa adasında ise, bazı bilimsel buluşlarla alay eder. Çünkü bazen bu buluşların ne kadar yararsız ve saçma olabileceğini gösterir. Örneğin; matematik, öyle bir hayat biçimi olmuştur ki tüm yiyecekler, ekmekler bile geometrik biçimlerde kesilir; elbiseler, ince hesaplarla dikilir, ama hep küçük hatalar yapılır ve kimsenin üstüne oturmaz... Bir bilim insanı, buzdan barut çıkarmaya uğraşmaktadır. Bir başkası, salatalıklardan güneş ışınları çıkarmaya...
Cidden şaşırtıcı değil mi?.. Hala değilse son bölüme de bakalım:
Dördüncü bölüm taşlamanın en ağırının yapıldığı bölümdür. Gulliver, bir adada "Yahoo"ları görür. İnsan biçimindeki saçı sakalı kesilmemiş, çırılçıplak dolaşan bazı yaratıklar... Gulliver, onlardan kaçıp ağacın altına sığındığında dışkılarını tepesine boşaltırlar. Bu adada bir de atlar vardır. Bu atların adı ""Houyhnhnm""dır. Kendi dillerinde doğanın en mükemmel yaratığı anlamına gelmektedir bu ad. Atlar, oldukça bilgilidirler. Gulliver, onlara hayran kalır, hatta kendisinin de bir “yahoo” olduğunu anladığında oldukça üzülür. Atlar, onun da bir “yahoo” ama “mükemmel bir yahoo” olduğuna kanaat getirirler. Gulliver, onlara Avrupa uygarlığını anlattığında, anlatılanlardan hoşlanmaz ve Mina Urgan" ın özetiyle ; “akıllarını savaş, para , iktidar hırsı gibi en kötü amaçlar uğruna kullanan o Avrupalı Yahoo"ların kendi ülkesindekilerden bin beter olduklarını, üstelik onların akıl dedikleri şeyin gerçek akılla hiç mi hiç, bir ilgisi bulunmadığı kanısına varır.""
İlgisini çekenlerin, bu bölümlere ulaşıp ayrıntılı olarak okumalarını tavsiye ederim.
Çocukken okuduğum bir kitabın bunlardan da bahsediyor olduğunu fark etmememin nedenlerini düşünüyorum. Daha da az zekiydim... Daha da az bilgiliydim... Ama galiba en önemlisi, kimse bana masalların bazen gerçeklerden de bahsedebilir olabileceğini söylememişti. Sırf, bunun için bile sevdiğimiz masalların bazılarını tekrar okumaya değmez mi!.. Hem böyle sonuçlar çıkaramasak bile, içimizdeki çocuğa seslenmenin, sanırım hiçbirimize bir zararı dokunmayacaktır. Ne kadar geri-lerde de kalsa şimdi durduğumuz yerden ona bakmak, belki şimdiki bizi de değiştirecektir. Olamaz mı?..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.