"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?" mesajı, ilim tahsilinin önemini anlatmak için yetecektir. İlim; İslamın hayatı, canıdır. İnsan için " Can" ne anlama geliyorsa, İslâm için de, "İlim" aynı şeydir. "İslâm ne diyor, insandan ne istiyor, insan ne anlıyor, ne yapıyor" bunlar ilimle öğrenilir.
Karanlıkla ışık, görenle görmeyen aynı olmayacağı gibi, bilenle bilmeyen, öğrenenle öğrenmeyen de aynı ol(a)maz. İlim, aydınlatır, ferahlatır, ileriyi görmeyi sağlar.
İslâm dini, bilgisizliği hoş görmez. Bilgisiz ibadet de olmaz. İbadeti anlamlı ve duygulu hâle getirmek ancak bilgi ile olur. Bilgi sahibi olmayan, Rabbını da tanıyamaz. Rabbını tanımayan rahat ve huzurlu yaşayamaz.
Bilgi sahibi olmayan; ana, baba, evlat, vatan, millet, bayrak, din, iman, ezan, Kur'an kıymeti bilemez. "Hz. Ömer; kız çocuğunu diri diri toprağa gömerken, onu gömeceği kuyuyu kazarken, kızı da babasının yüzündeki terleri siliyordu biraz sonra o kuyuya gömüleceğini bilmeden." Bu durum, cehalettin tarifi için yetecek bir tablodur.
Ceset olarak evladı canlı canlı toprağa vermekle, mana olarak evladı kötülüklerin yuvasına atmak arasında hiçbir fark yoktur. İslâm; evladı değerli kılıyor, bu da ilimle öğreniliyor. İki kız yetiştirenin cennete gireceği, salih evlat bırakanın amel defterinin kapanmayacağı müjdesi bilgi sahibi olmakla biliniyor.
İlim tahsili yapılmadan, bilgi sahibi olmadan; hakikat görünmüyor, gerçekler bilinmiyor. Medeniyet dünyası denen günümüzde bile hakikatler yeterince bilinmediği için cahiliyenin hataları isim ve şekil değiştirmiş olarak devam ediyor.
İslâm dini, ilim tahsili yapmayı ve bilgi sahibi olmayı emrediyor. Buna çok önem ve değer veriyor. Bilgisiz bir toplum, İslamın güzelliklerinden ve dünyanın nimetlerinden gereği kadar faydalanamaz.
Öğrenilen bilgilerin kişiye ve topluma fayda sağlaması gerekir. Faydası olmayan bilgi yüktür, kötüdür, kötü sonuçlar üretecek bir mekanizmadır. Kötü sonuçlar oluşturacak bilgi de vebaldir. Allah'tan faydalı ilim talep edilir, faydasız bilgiden de Allah'a sığınılır. Peygamberimiz böyle dua etmiş, müminlere de tavsiyede bulunmuştur.
Dinini öğrenmek her Müslümana farzdır. Buna İlm-i Hâl denir. Öğrenmek; zenginlikten ve dünya malından daha faydalıdır. Bilgi sahibi, ilim sahibi olmak; Peygamber varisi olmaktır.
Cahillerin alkışlandığı, bilgi sahibi olanların kıyıya-köşeye çekildiği/itildiği bir toplum sallanır, bilgiyi ve bilgiliyi ön plana çıkaran toplum da şahlanır.
Bilgi; aklın gıdası, ruhun neşesi, dinin temelidir. Bilgisiz dini hayat ol(a)maz. Faydalı bilgi, insanı her türlü kötülükten korur. Kim ki ilim sahibi olanlarla oturup- kalkarsa takvası ve itibarı artar.
İnsanlar ve insanlık yokluktan değil, bilgisizlik ve ahlaksızlıktan çökerler. Faydalı bilgi; takvadır, o da güzel ahlaktır. Şikayet edilen her konunun merkezinde bilgisizlik vardır.
Kötülüklerin anası "içki"dir. Ancak, içkinin kötü ve zararlı olduğunun öğrenilmesi de bilgi sahibi olmakla gerçekleşir. Öyleyse; tüm kötülüklerin anası; bilgisizliktir. İslâmın ilk emrinin "oku" olması bu anlamda manidardır.
Kişi, bilmediğinin cahilidir. Peygamberimiz cehalete karşı savaşmış, dualarında da cahillerden koruması için Rabbına yalvarmıştır. Allah'ın kevni ve kavli ayetlerini dikkate alarak bilgi sahibi olmak; huzurlu birey, mutlu toplum oluşturur.
Cehalet; her zaman kötülük doğrurur, her kötülük de bir başka kötülüğün doğmasına neden olur. Üniversite sınavlarına giren 3 milyona yakın öğrencisi olan bir toplumda kötülük olmaması gerekir. Neredeyse tüm bireyleri üniversite tahsili yapan bir toplumda kötülükler artıyorsa, bilgi üretiminde kavli ve kevni ayetlerden uzaklaşma var demektir.
Allah'ın tanınmasını, güc, kuvvet ve kudretini dikkate almayan bir ilim yolculuğu; insanlığa mutluluk sunacak bilgiye ulaşamaz. Cehalet; Allah'tan ve ayetlerinden uzaklaşmaktır, bu da kötülüğe doğru yürümektir.