Sevgili DENGE okurlarım yazılarıma gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederim.
Ben kimseyi ağlatmak yada üzmek istemiyorum. Duygusal takılmak sömürge işi hiç bana göre sözler değiller. Ama ne yazık ki ülkemizde kadınlar hep ikinci planda kalıyor ve meta gözüyle bakılıyor. Kişi yaşadığını şahit olduğunu anlatmak ister bende onu yapıyorum. Yazılar elinde somut bir şeydir. Ama biriyle sohbet ettiğinde uçar gider söylemler. Bugün yolda yürüyorum iki genç karşılıklı duruyorlar tam yanlarından geçerken erkek olan bağırdı yüzüme bak diyorum sana! Kız gözleri yerde kıpkırmızı yanaklarla göz ucuyla baktı erkek tekrar, benle konuşurken yüzüme bakacaksın ve ben yanlarından geçtim. Arkama baka baka uzaklaştım. Uzaklaşırken de benden başka biri daha şahit oldu bu olaya. Öğretmen olduğunu okulda çok sıklıkla şahit olduğu olaylar olduğunu söyledi. Oysaki süslü iki kelime bir dokunuş sevgiyle yaklaşım daha çok etki yaratmaz mıydı? Soruyorum size suç kimde tabii ki bizlerde hemcinslerim! Hayır kelimesi kullanmıyoruz ve erkekler hayatımızda olmasa yaşam duracakmış gibi davranıyoruz. Sonra durum bu bağırıp çağırmalar dövmeler, evlilikte temel direkleri böyle kuruluyor sonra çok geçmeden sallanmaya başlıyor. Kadın seviyor aşık erkekte biliyor ya güç bende dercesine kullanıyor kadında her şeye evet diyor bir gün bardak taşıyor ve olanlar oluyor. Oysaki çocuklarımız hamur misali yoğururuz şekli biz veririz. Sevgiyle yoğrulduğunda sonuç pozitif olacaktır kesinle. Hayat bu akıp gidiyor yaşamak bizim elimizde nasıl kiminle nerede? Geçenlerde yeni tanıştığım bir arkadaşla sohbet ettik çok kısa vaktimize neler sığdırmışız düşünüyorum da, 18 yaşında baba dayağıyla evden kaçarak Bafra"da, kuzeninin yanına yerleşiyor. Birkaç gün sonra parkta başına gelenleri düşünürken bir genç yanına geliyor kendisinden çok etkilendiğini söylüyor. Kız durumunu anlatıyor iki saatlik sohbetin ardından kaçmaya karar veriyorlar. Evleniyorlar hemen. Fakat erkek evlenip ayrıldığını birde çocuğunun olduğunu sanırım 2 saate sığdıramayıp evlendikten sonra söylemeyi uygun görüyor ve kadın ilk tokadıyla tanışıyor eşinin. Sonrası tam bir roman sahip çıkmayan sarıp sarmalamayan bir babadan sonra aynı niteliklerde bir koca. Başka kadınlarla dostlukları şiddeti kadını boşanmaya götürüyor. 2 saatte karar verdiği evliliğine 12 yıl şans verdiğini söylüyor. Önceleri market sahibi bayan yaşadığı birçok olumsuzluklar karşısında öyle güçlü hayata ve çocuklarına dört elle sarılmış ki yaşam rüzgarının onu sarsmasına bile izin vermemiş. Eşinden ayrı çocuklarıyla yaşamını sürdürmekte şuan sosyal hizmetlerden maaş alıyor ayrıca çalışıyor. Çocukları için güçlü olduğunu, hayatın bir sınav olduğunu düşünüyor. İşte bu örnekler hayatın gerçekleri demek ki her çatının altında bir hikaye var! Hatta bazıları roman kıvamında ama kim bilebilir. Saygının sevginin çatınızdan eksilmediği mutlu günler diliyorum sevgiyle kalın
AYRILIK
Kara göründü, kıyıdayız ellerimi bıraktın
İstemedin belki ama bıraktın işte
Şahit oldu yer gök nasıl çırpındığıma
Rüzgara karşı gelmek ,yağmurun önüne geçmek gibi
Bu sondu hayata dair yapılan hamle.
Kitapların yazdığı yüreklerin onaylamadığı,
Verilen sözlerin tutulmadığı,
Hayalle gerçek arası bir duygu bu
AYRILIK ..