FETİH DESTÂNI (İSLÂMBOL)

Ahmet ŞAHİN

Yirmi dokuz Mayıs bin dört yüz elli üç’ünde

Türk Ordusu devrinin en muhteşem gücünde

 

Fâtih, târihî günde son  sözü söyleyende

“Ya şehri alırım  ya şehir beni”diyende

 

Bizans’ın Elçisi’ne sözünün devânında

“Ufkuma  hayâliniz ulaşmaz” beyânında

 

Bu vaziyete  göre  keyfiyet yaşananda

Tahta  çıkar çıkmaz da  devleti kuşananda

 

Edirne’den yetmiş şeyh, âlim yola revânda

Otağ-ı hümâyûn’a on dört günde  varanda

 

Hicrî  sekiz yüz elli yedi Cuma Günü’nde

Fâtih Sultân Mehmed Hân muhasara önünde

 

İslâmbol’da askerî erkânla  buluşanda

Kumanda heyetine  ânında ulaşanda

 

İstişâre-meşveret  Hünkâr nezâketinde

Sadrâzam ve devletlü zevât nezâretinde

 

Anadolu, Rumeli beyler beyi  dîvânda

Vezirler, paşalar ve bütün ricâl ayânda

 

Menzil “Kızıl – Elma”ya  pîrîler  yol  verende

Molla Gürânî,  Molla Hüsrevler el verende

 

Fethin kader ağını Akşemseddîn örende

Bir mübârek sefer ki gören gözler görende

 

Rûh Ordusu kılavuz  firâset tebşirinde

Göklerden çakan şimşek  gazâvet  şemşirinde

 

Fetih hazırlıkları bir bir tamamlananda

Bütün  ihtimâlleri tek tek hesaplananda

 

“Şâhi” adı verilen toplardan döktürende

Hünkâr, köhne Bizans’a böyle diz çöktürende

 

Rumeli Hisârını  evvelen yaptıranda

Boğaz’ı  da emniyet  altına aldıranda

 

Yetmiş iki gemiyi karadan yürütende

Tekbîr  ve  Tehlîllerle kalbleri bürütende

 

Donanma’yı ânîden Haliç’e indirende

Kuvvetini düşmanın kalbine bindirende

 

Savaş davulu, kös ve  tîz borusu ötende

Gülleler ile Sûr’un dişlerini sökende

 

Mehterân gazâ içün önden nevbet çalanda

Herkes dalgalı Tekbîr üzre Tekbîr  alanda

 

Askerler her emri vecd içinde dinleyende

Hücûm emriyle dehşet yer ve gök inleyende

 

Alp-Eren gazîleri seller gibi coşanda

Her  nefer şehîd olmak içün cenge koşanda

 

 Kalkan, kargı, kılıç, top sesleri yayılanda

Alp kükremesinden de  kefere bayılanda

 

Savaş meydanı yedi  koldan dolup taşanda

Yiğitler can almada can vermede zîşanda

 

Gazâ ehli mücâhîd bir gül bercestesinde

Şehîd, alnında  açan  gül Cennet Bahçesi’nde

 

Ulubatlı Hasan ol yaralanıp sekende

Tevhîd’in Sancâğı’nı en yükseğe dikende

 

O ki; burçlarda elde Sancâk düşman biçende

Ol huzurla şehâdet şerbetini içende

 

Nihâyet; fesat, küfür, şirk  kalesi düşende

Hükümdar, beyaz atı  üstünde görünende

 

Şehîdler ve  gâziler  bir zafer levhasında

Parlayan  ay ve yıldız Türk’ün ser levhasında

 

 Fütûhat yapan  Millet  zaferlerin şânında

 Müslüman Türk Milleti günün ihtişâmında

 

Fâtihân, Topkapı'dan Tekbîrlerle girende

Bu girişle Türklük de murâdına erende

 

Ne mübârek giriş bu insan bir an dalanda

Târihten silinmek de Bizans'a nâm kalanda

 

Yirmi dokuz Mayıs’da  “Fetih”  nâsip  olanda

Cihân’ın az gördüğü  büyük zafer ilânda

 

Zafer, bizi Cihân’ı fethe memur kılanda

Artık Cihân Târihi  yeniden yazılanda

 

Yazılan bu destânla  yeni devir devrânda

Bu büyük tecelliyât  Türk’e dâir fermânda

 

Ayasofya Mâbedî  Cami’ye çevrilende

Huzurun  ve  sükûnun  adresi seçilende

 

Ulu  Mâbed ki artık Tevhîd’in gür sesinde

Mânevîyat  Sultân’ı ilk Cuma Hutbesi’nde

 

Resûl’ün ol muştusu kalpleri mest edende

Şükür  secdesi duâ  Secde'den yükselende 

 

Sultân Fâtih, mâzî’den atî’ye seslenende

Hânedân’dan fedâkâr  vazîfe istenende

 

Fâtih demek ister ki: “Nizâm-ı Âlem” içün

-Devletin bek'âsı her şeyin üstünde niçün

 

-Fâtih Kanunnâme'yi  ana şefkati  bilin

-Çünkü, bundan gayrısı  oyuncağı Kâbil'in

 

Sultân İkinci Mehmed Hân İslâmbol Fâtihi

Doğu Roma Başşehri  Konstantinpol Fâtihi

                          (2017)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.