-İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, partisinin 'Fındık Komisyonu’na seçilmesinin ardından mecliste basın toplantısı düzenleyerek, fındık üreticisini her dönem olduğu gibi bu dönem de yalnız bırakmayacaklarının altını çizdi. Gerek partisinin gerek şahsının yıllardır tarımın önemi ve değeri noktasında hassasiyetle durduklarını hatırlatan Yaşar, taban fiyatlarının açıklanmasındaki ciddiyetsizliğe vurgu yaparak, "Fındık taban fiyatları; 2017 yılında 17 Ağustos tarihinde, 2018 yılında 26 Ekim tarihinde, 2019 yılında 26 Temmuz tarihinde açıklanmıştır. 2020 yılı fındık taban fiyatları ise henüz açıklanmamış ve hangi tarihte açıklanacağı da belli değildir" dedi. Kocaeli’nden Artvin’e kadar Ordu, Trabzon, Zonguldak, Bartın, Sakarya, Samsun, Giresun, Düzce Kastamonu, Sinop, Rize, Bolu, , Gümüşhane ve Tokat illerinden oluşan özellikle Karadeniz Bölgesi’nde 16 il, 123 ilçe ve 3.200 köyde 720 bin hektar alanda yaklaşık 500 bin üreticiyle üretilen bir ürünümüzdür" diyen Yaşar, "Karadeniz Bölgesinde milyonlarca insanın temel geçim kaynağı olan fındık fiyatının, fındık üreticisini mağdur etmeyecek bir tarihte yani bir an önce açıklanması lazım" şeklinde konuştu.
"TABAN FİYATI AÇIKLANMADIKÇA REKABET ORTADAN KALKIYOR"
Yaşar, bu yılki taban fiyatının halen açıklanmamasının rekabeti ortadan kaldırdığına da dikkat çekerek konuşmasına şöyle devam etti; Taban fiyatları öncesi bölgede büyük bir spekülasyon yaşanmaya başlanmıştır. Stoklarında yer alan 20 ton kabuklu fındık için Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) mayıs ayında 24 liradan satışa çıkmış ve bu satış için 400 bin ton fındık için alıcı talebi oluşmuştur. TMO, üreticiden 16-17 liraya almış olduğu fındığı bu ayda 24 liraya satmıştır. Böylece, haziran ayı içinde fındık fiyatı 25-26 lirayı görmüştür. Fakat hükümetin fındık taban fiyatlarını açıklamada gecikince, bölgede, rekabet ortamını ortadan kaldırmıştır. Bölgedeki uluslararası firmalar-karteller neredeyse tek başlarına fiyat belirlemeye başlamış ve yapılan büyük bir spekülasyonla 25-26 lira olan fındık fiyatlarını 18-19 liraya düşürülmüştür. Hükümete de bu durumu sadece seyretmekle yetinmiştir. Buradan hükümeti uyarıyoruz. Yaşanan bu spekülasyonlara boyun eğilmemeli ve fındık üreticisi mağdur etmemelidir."
“MALİYET ORTADA"
Bölgeden gelen haberler, bu yıl fındık rekoltesinin 660 bin ton civarında olacağını ortaya koymaktadır. Türkiye’de 2018-2019 sezonunda 776 bin ton fındık üretimi gerçekleşmiştir. Sadece bu rakamlar bile, fındığın üretici ve ulusal ekonomi açısından öneminin anlaşılması açısından yeterlidir. Gübre başta olmak üzere, işçilik, ilaç gibi her türlü girdi de anormal artışlar meydana gelmiştir. Bu artışlara bağlı olarak 1 kg fındığın maliyeti 20 liranın üzerine çıkmıştır. Rekoltede bu yıl meydana gelen düşüş de dikkate alınarak fındık fiyatları en az 25-26 TL seviyesinde olacak şekilde açıklanmalıdır"
"ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ"
Yaşar, fındık üreticisinin mağdur olmaması ve ülke ekonomisinin fındıktan maksimum fayda sağlayabilmesi amacıyla, İYİ Parti Fındık Çalışma Grubu olarak kısa ve uzun vadede hükümete sundukları 11 öneriyi de şöyle sıraladı:
1)Fındık, Türkiye ekonomisi için hayatı önemde bir üründür.
Dolayısıyla TMO, gecen seneki gibi fındığın pazara ucuz fiyattan düşmesinin önüne geçmeli ve biran önce 'fındık fiyatını' ilan etmelidir. Geç kalınması halinde, geçen yıl olduğu gibi üretici açısından ciddi zarara neden olacaktır.
Ayrıca; bugünden tezi yok gerekli çalışmalar yapılarak en kısa sürede TMO ya da Fiskobirlik depoları alıma hazır hale getirilmelidir. Lisanslı depoculuk tüm bölgede yaygınlaştırılmalıdır.
2)Yukarıda da ifade edildiği gibi, rekoltenin 660.000 ton olduğu ifade edilmektedir. Rekolte, fiyatı belirlemede ana unsurlardan birisidir.
Bu nedenle, rekolte belirlemesinin daha net, daha sabit verilere dayalı, rasyonel ve resmi ağızdan yapılması sağlanarak, üreticilerin zihninde muğlak nokta bırakılmamalıdır. Fiyat belirlenmesi esnasında rekolte bazlı manipülasyonların önüne geçilmelidir.
3)Fındıkçının en fazla yara aldığı konulardan birisi “emanetçiliktir” TMO, ister lisanslı depolamaya yeni bir düzenleme getirerek, isterse de emanete fındık alımı için bir strateji belirleyerek üreticinin bu mağduriyetinin önüne geçmelidir.
Yeni bir “emanetçi” sistemi devlet kanalı ile oluşturulmalıdır. Örneğin, başlangıç dönemlerinde üreticinin depo kiraları desteklenmeli, eline verilen ürün teslimat sertifikaları karşılığında (Altı ayı geçmeyen vadelerde) faizsiz bankalardan kredi kullanmaları sağlanmalı gibi alternatif çözümler geliştirilmelidir.
4) Yevmiye fiyatı belli olmuştur. Fakat üreticinin işçilik maliyetinin tek kalemi isçi yevmiyesi değildir.
Özellikle pandemi sonrası isçilerin sağlık durumu, barınma sekli ve yasam alanları, yine salgın sebebi ile tekrar dizayn edilmektedir. Bu politika esnasında devletin fındık üretim alanları arasında hakkaniyete dayalı ve eşitlik prensibi çerçevesinde davranılmalı ve özellikle halk arasında kalacak yer ödeneği olarak bilinen bu tip harcamalar adil ve şeffaf bir şekilde yapılmalıdır.
5)Fındık fiyatının belirlenerek, kamu tarafından, süratle alım yapılacağı ilan edilmelidir. Sürekli taban fiyatı tartışmalarına son verecek bir sitemde taban fiyatı açıklanması yapılmalı ve bu sayede manipülasyonların önüne geçilmelidir.
Alım yapılan mahsulün peşin ya da peşine yakın bir zamanda ödeneceğinin açıklanması da üreticinin elini rahatlatacak, piyasada potansiyel fiyat belirsizliğinin önüne geçilecektir.
6)Fındığın hasadı sonrası pazara erken düşmemesi ve fiyatında düşüş yaşanmaması için fındık destekleme paralarının ağustos ayı sonunda ödenmesi gerekmektedir.
7)TMO fındık alım şartlarını biraz üretici lehine daha esnek hale getirmelidir. (Yani fındıkta nem eksik-fazla ya da randımanı yüksek-az gibi bazen gereksiz olan bahanelerle üretici mahsulü geri gönderilmemeli ve üretici mağdur edilmemelidir)
8)Fındığın fiyatı, satışının tamamına yakını ihracat bazlı hesaplanmalıdır. Böylece üreticinin dolar artışı karşısında satın alma gücü kaybı yasamasının önüne geçilmelidir.
9)Tüm bu gerçekler ışığında fındığın taban fiyatı 3,5-4 dolar seviyesinin altında açıklanmamalıdır. Ve 25 TL’den den az olmayacak düzeyde olmalıdır.
10)Uzun vadede; fındığa dayalı sanayinin teşvik edilerek fındık bölgelerinde hem fındığın mamul hale getirilip katma değer oluşturulması, hem de yeni iş alanlarının açılması ve özellikle yurt içi kullanım ve tüketimi teşvik edilmelidir.
11)Yine uzun vade de en önemlisi Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde Ulusal Fındık Politikası belirlenmelidir.