Fındık sopası geliyor!

“Hırsızlıktan sabıkalı biri, dernek yönetimine girebilir mi” diye sordu arkadaş…

“Girer tabi” dedim…

“Ama olur mu ya” diye yakınacak oldu…

Sonra kendisi… Aklına bir şey gelmiş gibi yaparak…

“Tabi ya! Tamam, tamam…” deyip arkasını dönünce…

Bu kez de ben kıllandım… Üstüne gittim…

- “Soruyu soran sensin, belli ki cevabı da kendin buldun. Ama Allah için söyle; ne geldi aklına?” dedim…

***

Ağzından döküldü düşünceleri:

- “Bir partinin il başkanı geldi aklıma. O da aynı durumda ya. Bunun için hapiste bile yattı. O nasıl il başkanı olduysa, bütün hırsızlar da bir dernekte yönetici olabilir…”

Ondan sonra da ben başladım kara kara düşünmeye…

“Kimdi bu il başkanı” diye…

Söylemedi köftehor!..

***

Sonra gazeteci Hayati Kaynar aradı…

Mesleği bırakmış…

Çitçiliğe başlamış!..

İsabet olmuş yani!..

***

Kendisi söylemedi…

Ben tahmin ettim çiftçi olduğunu…

Çünkü dedi ki;

“Yazıcı, iki gündür yazdığın tarımla ilgili yazıları okudum…”

“Orada sözü edilen “Toprak İşlemesiz Tarım” aslında toprak işlemeli tarım gibi bir şey. Sen yanlış anladın…”

 “Anlat” dedim doğrusunu o zaman…

Başladı ciddi ciddi anlatmaya…

- “Hani var ya tarla…

- “Hee, var!..”

- “İşte o tarlayı sürmeden tarım yapıyorlar…”

- “Hıı..”

- “Tohumu toprağı delip, içine gömüyorlar…

-  “Ee”

- “Buna da toprak işlemesiz tarım diyorlar…”

- “Öyle mi! Biz baltayı taya vurmuşuz yani!”

- “Hee..”

- “Sen çiftçiliğe ne zaman başladın?”

- “Biz araştırmacı gazeteciyiz dostum…”

- “Gazeteciden çok Araştırmacı Çiftçi gibisin, maşallah!..”

***

Gazeteciler bilir…

Ya da bilmeleri gerekir…

Ben ne yazıyorum?.. Bu yazdığım köşe yazısı tabi…

Ama bir tür bu…

Türü nedir?

“Fıkra…”

Fıkra nedir?

..!!??

***

Bazen hakimler, savcılar da karıştırıyor…

Açılan davalara bakıyorsun…

Adam anlattığım, yazdığım fıkraya dava açmış...

***

Bunlara kalsa Nasrettin Hocayı ipe çeker!..

Temel ile Dursun"u da asarlar…

***

Sayın Kaynar"la birlikte Ekip Gazetesi"ndeyken…

Çok tartışırdık…

Bir gün Gazeteci Mehmet Güner, Kaynar"a, “Senden gazeteci filan olmaz, olsa olsa kamyon şoförü olur” demişti…

Bu söze çok üzüldü Hayati…

***

Ertesi gün herkese kartvizit basılacak…

Kaynar da hem gazetenin sahibi hem de Genel Yayın Yönetmeni…

İkisi birden şık düşmeyebilirdi…

Mehmet Güner, “Hayati, senin sıfatının yerine hangisini yazalım” deyince…

Bozuk ya bizimki dünden…

“Kamyon şoförü yazın” dedi…

Bizimki çiftçi olmuş şimdi!...

 ***

Daha sonra Adem Alan aradı…

Bu konuyla ilgili konuştuk…

O da Kaynar gibi, Toprak İşlemesiz Tarım"ın ne olduğun uzun uzun anlattı…

Bir farkla ki…

Sayın Alan, bu konuyu bir vesileyle gündeme getirdiğimiz için teşekkür etti…

Gerçek çiftçi çıktı yani…

Hayati Kaynar gibi "çakma çiftçi" değil!..

***

Sayın Alan Gelemen Araştırma Enstitüsünde, eskiden toprak işlemesiz tarımla ilgili çalışmalar yaptıklarını söyledi…

Adem Alan, Tarım Reformu Bölge Müdür Yardımcısıyken emekli oldu…

Bu işi en iyi bilenlerden…

İsterseniz sözü O"na bırakalım…

***

“Sayın Yazıcı…

Yazınızda iki ana unsur var…

Birisi fındık bahçelerinin sökümüyle ilgili…

İkisi de benim çok iyi bildiğim konular…

Amerika, Meksika, Brezilya ve Kanada gibi ülkelerde tarım alanları çok geniş olan ülkelerde, tarlayı işlemeden tarım yapmanın yolları araştırılıyor…

Biliyorsunuz, Türkiye bile zaman zaman Kanada"dan buğday ithal ediyor…

***

1981 yılındaki yapılan deneylerde Gelemen"de, işlemeden mısır ekimin başarıyla yaptık…

Böyle bir araziden elde edilen gelirle, toprağı işleyerek yapılan üretim arasındaki farkı çıkarmaya çalışıyorlar…

Biz mazotta petrolde dışa bağımlı bir ülkeyiz…

Bu sayede bu maliyeti düşürmüş oluyorsunuz…

***

Bu tarımı uygulamaya Türkiye çok müsait…

Genelde yeterli yağmurun olduğu bölgelerde yapılırsa daha çok verim elde edilebilir…

***

Kurak bölgelerde teknik sulama yapmalısınız…

Esas problem Çarşamba ve Bafra ovalarında …

Aslında bunları mahkemeye vermek lazım…

***

Sayın Valimiz Hüseyin Aksoy da açıkladı…

“Bu ovalara ve tarıma önem vereceğiz” diye… Bu çok önemli…

DSİ"nin Çarşamba Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu Barajları var…

Hasan Uğurlu Barajı elektrik üretiyor…

Suat Uğurlu Barajı ise Çarşamba Ovasını sulamak için yapıldı…

1986 yılında baraj tamamlandı…

Devlet ne diye trilyonları bağladı…

Bu alanı sulaması için…

Ama 1986 dan bu yana Kumköy regülatörü yapılmadığı için baraj sulama yapamıyor…

Güya elektrik üretiyor…

Çarşamba Ovası"nda ise drenaj vurup yeraltı suyuyla sulama yapılıyor…

Yer altı suları da mahvoluyor…

Bunları mahkemeye vermek lazım…

Olay çok vahim…

***