Musibetlere karşı hep birlikte direnmek gerekir. Bunun pratik öğrenini milletimiz göstermiştir.
Olumsuzluklara karşı konulmazsa eğer, ortaya çıkacak sonuç; sebep olanları da olmayanları da, suçluları da masumları da kapsayacaktır.
Enfal suresi, 15 ve 73. ayetlerde, bu hakikat bildirilmektedir.
Fitne; hak ve hakikatten ayrılma, halkın bozulması ve cemiyet hayatının iflası gibi her kademedeki insanı etkileyen sonuçlar doğurur.
İnsanları büyük kırılmalara götürecek fitne teşebbüslerinde; siyaset, din ve mezhepler kullanılmıştır tarihi süreçte.
Günümüzde de, aynı unsur ve değerler üzerinden toplumlar ayrıştırılmaktadır.
Fitne; hısımları hasım yapar. Fitnenin olduğu yerde, hakikatler gölgelenir, hatta yok olur. Kötüler, iyilerin önüne geçer ve öncelik sahibi olur.
Peygamberimiz; fitneyi uyandıran, fitne yolu ile yaşamı bulandıran ve insanları bunaltanlara lanet etmiştir.
Fitneyi önlemek, fitne unsurlarını ortadan kaldırmak ortak sorumluluktur. Bir kişinin ortaya atacağı küçük bir fitne, herkesi etkileyip, hayatı yaşanmaz hâle getirebilir.
Fitne; hayırlı işler ve salih amellerle engellenir. Fitneye karşı durmak, temel sorumluluk, fitnenin yanında yer almak büyük vebaldir.
Fitne zamanlarında kişiliksiz şahsiyetler, dinlerini ve değerlerini satarlar, menfaatlerin peşinden koşarlar.
Kişiyi Allaha gitmekten engelleyen her unsur fitne veya fitne nedenidir.
Fitne herkese zarar verir. Azabın nedeni olur. Günah ve asilik, fitnenin gıdasıdır.
Müslümanlar fitneye karşı taraf olmak konusunda sorumludurlar. Gördükleri yanlışları ya eliyle, ya diliyle düzeltmek ya da en azından buğz etmekle görevlidirler.
Olumsuz insan davranışları, fitnenin tetikçisidirler. Yalan, hile, iki yüzlülük, gıybet, iftira, dedikodu gibi davranışlar fitnenin sermayesidir.
Ülkemizin 15 Temmuz tarihinde yaşadığı "İşgal Girişimi" din değeri kullanılarak ortaya çıkmış bir sonuçtur.
Yıllarca bu yapıya, "anlı secdeli, ağzı dualı" diyerek, devlet ve millet katkı sağlamıştır. Sonunda bu yapı, ortaya koyduğu duruş ve tarafı olduğu blok nedeniyle, aynı devlet ve millet tarafından terör örgütü olarak ilan edilmiştir.
Din olgusu kullanılarak, millete ve devlete karşı işgalin taşeronu olma görevini üstlenmiş ve hain olmuşlardır.
Şimdi, bu örgütten temizlemek için herkese görev düşmektedir. İftira atmadan, yalan söylemeden, yapının unsuru olan her kişi ve kuruluş yetkili kurumlara bildirilmelidir.
Doğru bilgileri, ilgili ve yetkililere bildirmek ispiyon değil, görev ve sorumluluktur. Bu yapı ile hiç bir buluşması olmayan bir ilahiyatçı olarak, bildiklerimi ve belgeli olarak tarafıma bildirilenleri ilgili ve yetkili kurullara taşıyacağım.
Ülkemizde, günün en güncel cihadı, bu yapıyı her yönüyle ortaya koymak için yapılan mücadeledir. Bildiklerini ve tanıdıklarını paylaşmayan ihanet etmiş olur. Eğer masumlar varsa, onlar yargı sürecinde ayıklanır, mağduriyetler de giderilir.
İftira atmamak, temel kriterdir. Adaletle yargılamak ve hakkaniyetle hüküm vermek de temel gerekliliktir. Kin, nefret ve öfke, adaletin önüne geçmemelidir.
Güvenlik ve yargı mensuplarına millet olarak, bu süreci sağlık bir şekilde yürüteceklerine inanıyoruz. OHAL gereği, yetkili olan sayın Valimizin, idari ve adli çalışmaları yakından takip ettiğini, bu konuda çok hassas ve duyarlı olduğunu biliyoruz. Hiç bir masum kimsenin mağdur olmayacağına ama çete mensubu olan hiçbir kişinin de kurtulamayacağına inancımız tamdır.
Her bir vatandaş gibi biz de, bize düşenleri yerine getirip, bu sürecin sağlık yürümesine katkı sağlayacağız. Bir daha böyle durumların ortaya çıkmaması için toplumumuzu aydınlatma görevimizi hasbi olarak sürdüreceğiz.