Fıtrat yaratılış demektir. Günlük ifade ile, fabrika ayarlarıdır. İşin, konunun, her hangi bir hususun ve unsurun ilk hali, yani orjinalidir. Her şeyin ilk hali, ne için yapılmışsa o maksada uygun olarak düzenlenmiştir. Bu hal, daha sonra maksadına uygun olarak kullanılmadıkça ve de gerekli bakımı, tamiri, tadilatı yapılmadıkça orjinalinden uzaklaşmaya, deforme olmaya başlar. Bir süre sonra da ya kullanılmaz hale gelir veya da başka bir şeye dönüşerek faydalı olduğu hususlarda bile zararlı olur. Bu süreç, fıtrattan uzaklaşmadır. Maksadının dışına çıkmadır. Orjinalini bozmaktır. Fabrika ayarlarıyla oynamaktır.
Her var olan unsurla ilgili süreç hakkında bu değerlendirme yapılabilir. Bir şey fıtratından uzaklaşmışsa, onun bulunduğu yerde eksen kayması başlar ve fesat meydana çıkar. Her unsur ve husus birbirine karışır, birbiriyle barışık olanlar savaşır hale gelir. Fıtratın muhafazası, muhafazasının da devamı mutlak gereklidir. İnsan da İslam fıtratı üzerine doğar. Doğduğunda tertemizdir. Bu temizliğinin devamı İslam üzere yaşamasına bağlıdır. İslamdan uzaklaştıkça insanın orijinal hali bozulmaya başlar. Orijinal hali bozulan insanın etrafından pürüzler, virüsler ve parazitler oluşur. Fıtratından uzaklaşan insanda, eksen kayması başlar ve maksadının dışında işlerle meşgul olur. Böyle olunca da, insanların bulunduğu yer imar edilecekken ifsat edilir. Fesatlıklar, hasetlikler, hainlikler ve zalimlikler günlük hayatın bir parçası haline gelir. Hayat çekilmez, ortam dayanılmaz, yaşam yürümez olur.
Eğer, gönlümüzde, hanemizde, mahallemizde, köyümüzde, ilçemizde, ilimizde, ülkemizde ve dünyamızda hayat çekilmez hale gelmişse, hainlikler, zalimlikler baş edilmez bir noktaya ulaşmışsa, güven bunalımı meydana gelmişse, insanlar Allahın taksimine rıza göstermeyip fesatlıkla ve hasetlikle, hırsızlıkla ve arkadan dolanma yöntemleriyle birbirinin malını çalıp, ırzına tecavüz edip, onurunu kırıp, şahsiyetini rencide edip asilik yapıyorsa, o toplumun bireyleri yaratılış fıtratlarından ne kadar uzaklaştıklarıyla ilgili muhasebelerini yapmalı, eğer kurtulmak istiyorlarsa orijinal hallerine, fabrika ayarlarına, yaratılış düzeyindeki temizliklerine, yani fıtratlarına dönmelidirler.
Bir toplumda var olan kaostan herkes kendi çapınca sorumludur. Kimsenin ötekine çamur atmaya hakkı yoktur. Müslüman önce kendini düzenlemeli ve düzeltmeli sonra da karşıya bakmalıdır. Böyle olunca, hiç kimse karşıda kusur bulamayacak, çünkü herkes önce kendi kusurunu görecek ve düzeltecektir.
Günümüz dünyasında başta Müslümanların olmak üzere insanlığın ciddi sıkıntıları vardır. Müslümanlar kendi aralarında birbirlerini boğazlar duruma gelmiştir. İslamın hiçbir karesinde, Müslümanların kendilerini içinde bulunduğu bu sonuca götürecek fıtrat süreci yoktur. Öyleyse, Müslümanların fıtratları bozulmuştur. Müslümanların huzurunun bozulmasıyla ilgili olarak, var olan huzurun nasıl ve kimler tarafından bozulduğu hakkında sayfalarca yazı yazıp, saatlerce nutuk çekebiliriz. Duyguları kabartıp, hamasi sözler söyleyebiliriz. Adres gösterip, karşı tarafı işaret edebiliriz. Ama bundan önce Müslümanlar fıtrat ayarlarına dönmelidir. Orijinal haline dönmeyen Müslümanın hayatını hiçbir şey düzeltemez. Asrı saadetin huzuru, asr-ı saadet anlayışındadır. O da fıtrattır, orijinal hale dönmedir. İman, İslam ve ihsan üzere bir hayatı vazgeçilmez olarak güne taşımaktır.