Fransız Şarabı
Ermeniler soykırım iddiasının 100. Yılına gelindiğinde, dünyanın dikkatini çekmek için bir takım etkinlikler düzenlemişti. Yapmış oldukları etkinlikler ile seslerini dünyaya duyururken, birkaç Avrupa ülkesi Hıristiyanlığın ruhani liderinin soykırım demesi üzerine , soykırımı kabul ettiğini açıklamıştır. 24 Nisan günü Amerika Birleşik Devletleri başkanının ne diyeceği konusunda her iki tarafta da bekleyiş başlamış, başkan geleneği bozmamış ve soykırım demeyerek denge politikasını devam ettirmişti. Avrupa'dan 100. Yılda soykırımı kabul eden devletler ise iki yüzlülüklerini ortaya koymuş, kendileri ile çeliştiler.
Yurt dışında bu gelişmeler olurken muhalefet partilerinden bir tanesinin soykırım konusunda ki cılız çıkışı , ana muhalefetten de ‘’Soykırım tanınsın’’ pankartı ardında, vekillerin verdikleri resimlerle Ermeni iddialarına yağ sürülmüştü.
Aynı gün ülkemizde karşı bir hamle ile Çanakkale savaşının 100. Yılını ön plana çıkartarak yapmış olduğu girişim ile 90’a yakın devletin üst düzey yöneticisini Gelibolu yarımadasında buluşturarak Ermenilerin etkinliklerini gölgede bırakılmıştır.
Çanakkale’de yapılan etkinliklere iki büyük devletin lideri katılmayarak tercihlerini Ermenistan’dan yana kullandılar. Bunlardan bir tanesi Fransa ki Çanakkale’de Osmanlı imparatorluğuna karşı savaşmış ve ağır bir yenilgi almıştı. Diğeri de Rusya’dır . Çanakkale’den geçecek olan donanmalar Karadeniz’e girip Rusya’ya askeri ve ekonomik destek sağlayarak Almanya’nın bir cephede daha uğraşmasını sağlayarak İngiliz ve Fransız'ı rahatlatacaktı.
Aynı Rusya Doğuanadolu’da Ermenilere verdiği destek ile Osmanlıyı arkadan vurmanın peşinde idi. Rusların desteğini alan Ermeniler silahsız Türk köylerine ve şehirlerine saldırarak Osmanlı imparatorluğunun ikinci bir cephe ile uğraşmasına neden olacaktılar.
Doğal olarak bu iki devlet Ermenistan ile olan gönül ve çıkar bağları nedeniyle soykırımın 100. Yıl etkinliklerine katılırken o dönem katledilen Türk’leri hiçe sayarak soykırım yalanından yana tavır takındılar.
2. Dünya savaşında Fransızlar 1830 yılında işgal ettikleri Cezayir’e kendilerine askeri destek vermeleri koşulu ile bağımsızlıklarını vereceklerini bildirdiler. Gerekli askeri desteğin alınmasına karşın, savaş sonunda Cezayir halkı bağımsızlıklarını kutlarken ,Fransızlar o halka karşı katliam yapmaya başlamış sonuçta bir milyon Cezayir’li kendi ülkelerinde Fransızlar tarafından soykırıma tabi tutularak yok edilmiştir.
2001 yılında Fransız meclisi Ermenilere soykırım yapıldığını kabul etmiş , daha sonra ki zamanlarda ise bunu inkar edeni hakim karşısına çıkartmıştır. Biz ise Fransa’nın Cezayir’de yaptığı katliamı nedense gündeme taşımamakta kararlıydık. Güçlü bir propaganda ile Fransa'nın yaptığı soykırımın 70. Yılında karşı bir hamle ile dünya basınında gündem oluşturamadık.
Çanakkale’de savaşan Fransız ve İngiliz’ler di. Daha sonra İstanbul ve Güneydoğuanadolu'yu yine bunlar işgal etmişti, buna rağmen Fransız ve İngilizler bizim düşmanımız olmamış, bunun yerine onların kültürüne hayranlık ile bakmamız sağlanmış, dilimize Fransızca teşekkür kelimesi ‘’ Merci beaucoup’’ ‘’Mersi boku’’ olarak girmiştir. Fransız şarabı içmek bir ayrıcalık, Fransız modası, Fransa’da aşk yaşamak, tatili Fransa’da geçirmek, Eyfel kulesinden Fransa’yı seyretmek, ülkemizde batıdan alınacak ilim ve fen olarak görüldü.
Fransa’nın Cezayir soykırımını , sen kimseye anlatamazsın ama Fransız Ermeni soykırımını dünyaya anlatır ve Ermenileri sana karşı bir tehdit unsuru olarak kullanır.
Cezayir’de Fransa'nın yapmış olduğu soykırımın 70. Yılı. Buna hem bizim basın, hemde dünya sessiz kalmıştır. Aynı soykırım bir Hıristiyan topluma yapılsaydı, bizim basın orada ki etkinlikleri canlı olarak yayınlar, dünyayı ayağa kaldırırdı.