Nasıl büyük bir plandır bu , nasıl yıllar sonrası doğacak gelişmeler o plan içerisinde şekillendirilmiş ve senaryo uygulamaya konulmuştur ki yeri ve saati geldiğinde her şey yıllar önceki planlara gör uygulanıp duruma göre hareket edilmektedir. İkinci Dünya Savaşında yerle bir olan Almanya ve Japonya ayağa kalkarken savaşa girmeyen biz, kalkınamıyoruz ve onlar kalkınırken biz bir boyunduruğun altına girmeye başlıyoruz.
İkinci Dünya Savaşından sonra ortak düşman olan Almanya'nın yenilmesinden sonra Rusya'nın Boğazlar ve Kars-Ardahan üzerindeki istekleri başlamış. Bu isteklerin çözümü Amerika’ya yaklaşılması ile yeni bir boyut kazanmıştır. 1947 yılında yapılan anlaşmalar ile ekonomik ve askeri bağımlılık gelişerek artmıştır.
Sovyet yayılmacılığının önün geçmek için Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan'a ekonomik yardımların yapılması Marshall yardımlarının kapısını açmıştır. Süreç,1952 Yılında Menderes Hükumetinin Kore’ye asker göndermesiyle NATO üyeliğimiz başlatılıyor.Hemen ardından; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz, NATO tarafından "Fulda Boşluğu" ilan ediliyor ve Türkiye'nin; bu bölgeye yatırım yapması, olası bir sıcak savaş durumunda; Sovyet ordularının gireceği ilk bölge olacağı sebebiyle uluslararası güvenlik anlaşmalarıyla yasaklanıyor.
Emperyalizmin, 1945' li yıllarda bölgedeki etnik ayrımcılığı körükleme girişimlerini rafa kaldırmasının nedeni Sovyetler birliğinin yayılmacı politikalarıdır. Çünkü bölgede yaşanacak etnik ayrımcılık, olası bir Sovyet işgali sırasında bir kısım bölge halkının, Ruslarla birlikte hareket etme olasılığı ihtimalidir.
Amerika ve diğer emperyalist ülkelerin 1945 yılına kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini özellikle geri bıraktığı konusunda, halkı kışkırtma çalışmalarına, Rusların işine yarayacağı düşüncesi ile son vermesinin nedeni, Sovyetlerin körfeze asker çıkarma olasılılığı karşısında bölgede sorun yaşanmamasını istemesidir.
Türkiye'nin en kapsamlı ve maliyetli projelerinden biri olan GAP'ın temellerinin atıldığı ilk yıllarda; projenin sürekli baltalanmasının, uluslar arası finansman bulmakta zorluk çekilmesinin, bölgesel kalkınma planlarına izin verilmemesinin nedeni de gene bu bölgenin olası bir savaşta, Sovyetlerin eline geçecek olması idi.
Bu ihtimal ortadan kalkmaya ve Rusya'daki gelişmeler değişmeye başladığında 1984 yılında terör olaylarının bölgede başlatılan GAP projesini baltalamaya yönelik olduğu düşüncesini artırmaktadır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra PKK terörü yavaşlamış ve 2000 yılına gelindiğinde terör bitme noktasına gelmişti söyleminin ana çıkış noktası budur. PKK bölgeye yapılan yatırımları sabote etme görevinden vazgeçir ilmiştir.
PKK ne zaman tekrar aktif hal getirilmiştir, enerji hatlarının ülkemiz üzerinden geçirilme projelerinin başladığı dönemde . Hatırlarsanız petrol boru hatlarında sürekli sabotaj haberleri bir dönem artmıştı. Terör örgütünü sadece kalkınmayı baltalamak amacı ile de görmemek gerekiyor, terör ülkeyi bir nevi kontrol altında tutacak olan enstrümantal olarak kullanılmaktadır ve tamamıyla bölge dışı ülkelerin kontrolü altında ki bir oluşumdur.
Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletlerinin bölgenin kalkındırılması konusunda raporlar hazırladığı bu raporlarda bölgenin kalkındırılmasının sadece bölge içinde sağlayacağı getirinin kullanılması ve tüm ülkeye yayılmaması konusunda bir çalışma yapıldığı da bilinmektedir.
Burada önemli olan konuların başında gelen soru ise şudur.
Sovyet tehlikesine karşı kontrol altına alınan bir ülkenin, Fulda Boşluğu adı altında geliştirilmeyen bölgesinin, Rusya’nın tehdit olmaktan çıkması sonucu tekrar canlandırılması için raporlar hazırlatıp bu raporlarda burada oluşacak kazancın bu bölge dışına çıkarılmama isteğinin altında yatan gerçek ne olabilir ?
Perdenin önünde hep Hacivat ile Karagözü görüyoruz ama nedense onları oynatan kişiyi göremiyoruz. PKK perdenin ön yüzüdür, Fulda Boşluğu dekordur, bu ülkenin iç siyaset ki anlamsız kavgalardan uzaklaşıp bir an önce normale dönmesi gerekmektedir.