Doğuştan dokunulmaz ve korunmuş haklar vardır. Hangi din ve görüşten olursa olsun doğuştan dokunulmaz ilân edilen "değerler" korunacaktır. Din, mal, can, akıl, iffet korunması gereken omurga değerlerdir. Bu değerler biraz açıldığında; vatan, millet, devlet, onur, gurur, şahsiyet, haysiyet gibi maddi ve manevi değerler ortaya çıkar. "Vatan sevgisi iman'dandır" anlayışının hâkim olduğu bir toplum yapısına sahibiz. Tarihten gelen kâdim mirasa baktığımızda da, millet-memleket sevdasının milletimizin değer yargıları içinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu görürüz.
Sınırları belli olmayan bir toprak parçasında ne devlet ne de millet kâim olamaz. Vatan; sınırları belirlenmiş, bu sınırların tespiti için bedeller ödenmiş, sınırlar içinde bulunan herkesin o sınırların muhafazası için seve seve canını vereceği toprak parçasıdır ve o toprak parçası kutsaldır. Vatan sınırları içinde yaşayan aidiyet duygusuna sahip insanlar, inançları ve etnik yapıları farklı bile olsa, her birisi bir arada kol kola vatanlarının korunması için fedakârlık yapmaya hazırdırlar. Bunu tarih göstermiştir. Vatan söz konusu olduğunda, milletimiz; birlik ve beraberliği sağlamıştır.
Milletimiz kadar; millet-memleket sevdasına sahip bir başka toplumun olmadığını tarihi örnek ve tecrübelerden biliyoruz. Yüz yıllarca vatanın toprağını korumasını bilmiş, bunun için de her türlü bedeli ödemiş olan bir milletin torunları olarak çok bahtiyârız. Zaman zaman farklı düşünceler ve siyasi hesaplar nedeniyle karşı karşıya geldiği görülen toplum katmanları ve kanaat önderleriyle, siyasi otoriteler; konu millet ve memleket olunca tek yumruk olmasını bilmiş ve başarmışlar, millet ve memleket koruması için hiç tereddüt etmeden canlarını ortaya koyma şerefini göstermişlerdir.
Milletimizin birliği ve memleket sevdası; diğer toplumların gözünden kaçmamış, böylesi bir arada durmasını bilen bir toplumun beli ve bileği bükülemeyeceği için de, sürekli olarak milletimiz ve memleketimiz üzerinde sinsi hesaplar yapılarak, oyunlar oynanmıştır. Çok şükür ki, milletimiz bu oyunların hiçbirine itibar etmemiş, aksine kendi arasında kenetlenmeyi bilmiştir. Haçlı seferlerinin nihai amacı; milletimizin zafer aşkını kırmak, değerlerini parçalamak, milletini dağıtmak, vatanını bölmektir. Defalarca bu hayallerle milletimize ve memleketimize saldırılar olmuşsa da, milletimiz bunları püskürtmeyi başarmıştır.
Günümüzde de bu saldırılar devam etmektedir. Şekli ve muhtevası değişmiş olan rutin haçlı saldırılarına karşı milletimiz; reflekslerini göstererek, tarihte olduğu gibi şimdi de memleketimizi korumaktadır. Ahlaki değerleri yozlaştırarak, eğitim kalitesiyle oynayarak, zihni kodları değiştirmeye çalışarak, değer yargılarının içini boşaltarak, milletimiz içine nifak sokarak güncel haçlı saldırılarının sürdüğü görülmektedir. Memleketimizin etrafını ateş çemberine dönüştüren zihniyetle, geçmişte Çanakkaleyi geçmeye çalışan zihniyet arasında fark yoktur. O gün millet ve memleketini koruyan insanımızın, millet-memleket sevdasıyla bugünkü milletimiz arasında da zihniyet farkı yoktur. Her bir vatan evladı; vatanını, milletini, devletini, memleketini korumanın, dinin bir emri olduğu inancından hareketle, millet ve memleketine sahip çıkmaktadır.
Günümüzde de, ülkemiz üzerinde akla gelmeyecek hesaplar yapılmakta, entrikalar üretilmektedir. Dini ve milli değerlerine bağlı olan milletimizin; İslâm alemi ile bağı kesilmek istenmekte, yalnızlaştırılıp, güçsüz bir ülke oluşturulmaya çalışılmaktadır. Milletimiz bugüne kadar bu oyuna gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir. Muhafazası doğuştan koruma altına alınan; mal, can, akıl, din ve iffet adına milletimiz memleketimizi, tarihte olduğu gibi bugün de koruyacaktır. Milletimizin tarihi süreçteki mücadelesi; millet ve memleket sevdamızın yansıması, müslüman millet olmamızın bir sonucudur. Allah milletimizin yardımcısı olsun ve memleketimizi, hainlerden, zalimlerden, düşmanlardan korusun.
Bir asırdan beri her yıl kutladığımız 30 Ağustos Zaferi; milletimizin vatan sevgisi ve bu uğurdaki mücadelesinin bir sonucudur. Aynı duyarlılık ve mücadele ruhu milletimizin kanında vardır. Vatan sevgisi, iman, akıl, zekâ ve mücadele ruhu; milletimizin galibiyet mührüdür. Bu mühür milletimizin canında ve kanında tescillidir. Dün, bir defa daha kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı; milletimizin yüz yıl önce kazandıkları galibiyet sevincini tekrarlamıştır.