Bugün farklı konulara girmeden direk konumuza girmek istiyorum. Son günlerde gerek ulusal basında gerekse yerel basında gündemde olan Galip Öztürk konusuna girmek istiyorum. Olay Ayvacık belediye başkanının Galip Öztürk’ü yurt dışına ziyarete gittiği resmi sosyal medya hesabından paylaşması ile başlamış, ardından Galip Öztürk de kendi facebook hesabından açıklama yapmıştı. Olaya yansız ve objektif bakmak gerekirse Ayvacık belediye başkanının sosyal medyada yayınladığı resimde Ayvacık ilçe başkanı, belediye başkanı, Galip Öztürk, Basketbol Federasyon Başkanı ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Hidayet Türkoğlu’nun da olduğu görülmekte.
Burada çok sıkıntılı bir durum söz konusu. Sıkıntılı durum nedir derseniz Galip Öztürk aldığı cezalar nedeniyle yurt dışına çıkmış, Gürcistan’da yaptığı otelde kalmakta ve Türkiye’ye giriş yapamamakta. Yani orada kaçak pozisyonda bulunmakta. Hal böyle olunca da Türkiye’de aldığı mahkûmiyet nedeniyle aranan bir şahsı Cumhurbaşkanı danışmanı ile belediye başkanının ziyaret etmesi fevkalade yanlış bir durum.
Galip Öztürk sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada hakkında açılan davaların tamamının FETÖ kumpası olduğu, aldığı bir mahkûmiyeti İstanbul 20. Ağır ceza mahkemesinin 2016/653 D.iş kararı ile bozup yeniden yargılanmasına karar verdiği ve yargılamasının yeniden yapıldığı bir dönemde bu haberlerin çıkmasının manidar olduğunu açıklamış. Gelelim olayın hakkaniyet boyutundaki değerlendirmesine…
Ben, değil bu ülkede istihdam sağlayıp, insanlara iş, aş veren Samsunlu hemşerimiz olan Galip Öztürk’ün ceza alıp içeride yatmasını, en büyük düşmanım olan insanların dahi mahkûmiyet almasını istemem. Cezaevinin ne olduğunu bu şehirde benden iyi kimse bilemez. Tam dört kez girip çıktım oraya, o yüzden insanların hürriyetinin kısıtlanmasının ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Hele hele binlerce insan çalıştıran bir iş adamının özgürlüğünün kısıtlanmasının ne demek olduğunu bir işveren olarak daha iyi bilirim. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi olaya hakkaniyet ölçüsünde bakacak olur isek Galip Öztürk’ün FETÖ kumpası olarak değerlendirdiği davaların dosyalarının tamamı bende mevcut. O dosyaları teker teker okudum. Gerekirse de gazeteden yayınlarım ama şu anda gerek görmüyorum. Dört yüzün üzerinde davaya girmiş bir kardeşiniz olarak az çok dosya içeriklerinden neyin ne olduğunu anlayacak durumdayım. Dosyaların birisi hariç diğer dosyaların FETÖ ile ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki o dosyaların bir kısmı açıldığında FETÖ bu ülkede henüz emekleme dönemindeydi.
Şunu açık ve net belirtmek isterim ki bu şehirde FETÖ mağduru olan biri varsa o da bu fakirdir. Sırf onların uşağı olan siyasetçilere karşı olduğum için 2012 yılında bana yaptıkları operasyonu nasıl yaptıklarını anlatsam aklınız şaşar. Adamlar Mahkemeden telefonlarımın dinlenmesini talep ediyorlar, mahkeme reddediyor. Bunlar anında bir başka mahkemeye müracaat edip o mahkemeden dinleme kararı çıkarıyorlar. Yapılan sekiz aylık dinlemenin ardından ortaya çıkardıkları şey şu; milleti dolandıranlar bizi de dolandırdıklarında onlardan paramızı istememizi şantaja teşebbüs olarak kabul etmişler, uşakları olan bazı bürokratları aleyhimizde ifade verdirmek suretiyle de bize ceza verdirmeye çalışmışlardır. Mahkeme altı yıl devam etmiş, iki ayrı Cumhuriyet savcısı tam dört kez beraatımızı talep etmiş ama birilerinin devreye girmesiyle olmalı ki hakkımızda beraat isteyen savcı anında beraat talebinden vazgeçip ceza almamızı talep etmiş, olaya anında Adem Güney de avukat olarak müdahil olmuş, sonunda yerel mahkeme altı yıl ceza vermiş ama üst mahkeme bu mahkumiyetlerin yüzde doksanından beraat ettirmiştir. FETÖ kumpası ise budur, öyle Galip Öztürk’ün dediği gibi tüm davalarına FETÖ müdahalesi olduğunu düşünmüyorum. Sadece bir veya iki davasına müdahale ettiği kanaatindeyim. Ayrıca sürekli FETÖ’ye sığınıp kendisini masum göstermesini de doğru bulmuyorum.
Ancak yazımın başında da dediğim gibi ülkemizde istihdam sağlayan, insanlara iş, aş veren Samsunlu bir hemşerimizin ülke dışında kaçak pozisyonda olmasından da mutlu değilim. Sanırım yeni ceza indirimi yasası ile cezaların pek çoğu affedilip ülkeye döner, temennimiz de odur. Bunun yanında, olayları değerlendirirken de sapla samanı karıştırmadan hakkaniyet ölçüsünde yazmak zorundayız. Dosyaların tamamını incelemiş bir kardeşiniz olarak âcizane kanaatimin bu yönde olduğunu bilmenizi istedim. Olayları değerlendirirken yansız, ilkeli ve objektif bakmak zorundayız. Evet, Galip Öztürk bu şehrin hemşerisi olan bir iş adamı, gönül ister ki işinin başında olsun ama dosyalarına bakınca da ortada ciddi sıkıntıların olduğunu görmemek mümkün değil. Umarım matlup hâsıl olmuştur, kalın sağlıcakla.