Hiç huzur istediğiniz oldu mu? Köşeye sıkıştığınızı hissettiğiniz? Çoooook mu diyorsun o zaman bu yazıyı okumaya devam et.
Gerçekten kafanızın davul gibi olduğu, bunaldığınız, bıktığınız o özel zamanlardan bahsediyorum. Ama eğer cevap arıyorsan bu yazıyı okumaya devam etme çünkü kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş
Huzur Neydi huzur? Çoğumuz unuttuk belkide. Nerede satılırdı? Nasıl bir duyguydu? Kendini kapana kısılmış gibi hissetmeyi bırakalı topu topu ne kadar zaman olmuştu? Falcıların kapısında hayatımızın gidişatını öğrenmek için sıraya dizilmeye ne zaman başlamıştık? O kadar acınacak halde miyiz?İpler o kadar mı kendi ellerimizde değil?İstiyoruz ki masal tadında anlatsınlar bize hayatımızı.Kendi inanmadığımız şeyleri gerçekleştirsinler.Her şeyin iyi olacağını söylesinler,gökkuşağını çizsinler yeniden,gün doğmadan neler doğar desinler bize.Bir işaret versinler.Biz zaten anlayacağız.Sadece tek bir işaret lazım !
Tek bir şeyi vardır böyle zamanlarda herkesin sığındığı. Benimde var. Sizinkini bilemem. İşe yaramıyor belki ama en azından güç veriyor. Karamsarlıktan kurtulmanı sağlıyor.
Şunu öğrendim ki bu hayatta en dibi görmedikçe en tepeyi görmüyorsun, asla. Dip herkese göre değişir göreceli tabi. Dibin de dibi var kuyu misali uçsuz bucaksız. Siz ne kadar yol aldınız bu karanlıkta bilemiyorum. Ama kurtulmanız için, tepe için gereken ip, yani harcamanız gereken çabada, o uzunlukta olduğu için soruyorum bunu. Sonuçta herkes ışığa ulaşabiliyor bir şekilde ya uzun yoldan ya kısa yoldan ama en dipten gelen her şeyi görmüş oluyor. En çok o hak ediyor ışığı ama en son o kavuşuyor. Adaletine yandığım dünyaaa !
Napalım şimdi hep kısa çöp bize denk geliyor. Neyi çok istediysek o kadar çok uzaklaşıyor bizden. İstemekten korkar olduk. Uykuya dalsak ta uyanmasak Her şey rüya olsa, şaka olsa...
Şimdi bir bayram şekeriyle sevinen çocukluğumuz ne kadar da uzaktan bakıyor bize. Saklambaçı artık tek başımıza oynuyoruz. Kendimizi saklıyoruz ve ortaya çıkardığımızda da sobeleniyoruz. Ağlayarak elde ediyorduk ya istediğimiz bir oyuncağı eskiden. Şimdi oyuncular farklı, oyuncaklar farklı, gözyaşları aynı ama artık işe yaramıyor.
Şövalye, prenses, polis, hemşire, astronot neler olmadık ki oyunlarımızda. Artık çocuk bile olamıyoruz o kadar almışlar ki elimizden neşemizi.
Ama o Gargamellere izin vermeyeceğiz. Hem Gargamel olmadan ne anlamı kalır Şirinlerin diye bakacağız olup bitene. İstediğimiz hayatı yaşayacak, istediğimiz işi seçecek, istediğimiz kişi olacağız. Herkesin yapamazsın dediğini yapmış o kadar adam tanıyorum ki...
Kendine inan, yürekli ol, eskisi gibi cesur ol! Kime diyorum ben? Kimse sana inanmasa bile sen vazgeçme. Vazgeçme ki bir gün gerçek olsun çocukluk hayallerin, vazgeçme ki seni kimse sobeleyemesin
Alışkanlık yaptı günün sözü bölümü
" Yaşamınızdaki her sorun, içinde bir armağan saklar. "
RİCHARD BACH