GAVUR İCADI YENİ YILA BAŞLARKEN

Salih Parlak

Maalesef… Üzülerek söylemeliyim ki;
Gavur adetleri…
Gavur gelenekleri;
Gavur icadlarını din edinmişiz.
Alafrangalık yüreğümizi sarmış;
Sekülerleşmişiz…
Dünyevileşmişiz.
Dünya hayatı içimizi sarmış.
Bunun en açık göstergesi;
Futbolcu Cemaatlerimiz…
Horasan dervişlerimiz.
Bir sürü tarikat!
Maalesef başıbozuk… Sürüleşmiş!
Bir sürü laf uydurmuşlar;
Laik insanlar Yılbaşı gecesi
Eğlenmişse;
Ben de “Mekke’nin Fethi”ni;
Uydururum cihadını ilan etmişler
Doğru mu?
Asla!
Neden?
Çünkü Yüce Rabbim;
Cemaatlere emretmiş;
Şart koşmuş Yüce Rabbin;
Haram Aylar’ı ihya edin buyurmuş.
 Barış ve Kardeşlik Ayları demek.
Laik Müslüman;
Dostluk ve kardeşliği;
Futbolda arayabilir.
Cumartesi-Pazar günleri;
Futbol topunu elinden bırakmaz;
Dostluk ve eğlence turları yapar.
Ahmet Yesevi’yi sevenler de;
Futbol takımı tutmayı kötülemez,
Medenilik sayarlar.
Laiklerin yılbaşı  gecesi ayaktadır.
Güya Mekke’nin Fethi’ni kutlar.
Oysa Müslüman’ın yılbaşı var.
 Muharrem Ayı… Aşura… Hicret;
O gün ve gecelerde yattık uyuduk;
Laik Müslümanlar gibi.
Ne yapacaktık?
Laik yılbaşındakilerin kutlamalarını;
Hayırlara çevireceğiz.
Yılbaşı lüks otel ve restoran eğlenceleri;
Şehrimizin en kapsamlı Ulucamiisnde;
En çok sevilen hocaları eşliğinde;
Toplu dualara… Toplu zikirlere;
Çoluk çocuk ma’a aile katılacağız.
Muharrem Ayı boyunca;
29 gün ce gecesini dini eğlencelerle;
Doya doya yağayacağız.
Ama Muharrem Ayında ihmal etmişsek;
Kötü alışkanlığımıza üzüleceğiz.  
Cemaatler bakın neler yapıyor;
Kur’anda Buluşalım kutlamaları…
KUR’ANI ANLAYALIM kutlamaları;
Kur’an Okulları etkinlikleri….
Daha neler… neler!
O Kur’an Neye yarar!
Müslümanlarda hiçbir uyanma yok!
Neden?
Bana göre her cemaat kendisini dinliyor.
Kendi hocalarını kendileri dinliyor.
Diğer cemaatlerin eleştirilerine aldırmıyor.
Ben diyorum ki;
Kadir Gecelerini… Miraç Kandillerini…
Berat Kandillerini… İftar Sofralarını…
Aşura Gün ve gecelerini fırsata çevirelim.
“Kandil Geceleri” de neymiş”!...
“Aşure de neymiş” demeyelim.
Bütün Müslümanlar bir araya gelelim.
“İcmâ’-ı Ümmet” diyelim.
Ben Yesevici değil; İmam Rabbaniciyim.
Ama İmam Rabbani kimdir? Bilelim;
Biraz tarih kitabı karıştırın.
Medeniyet Tarihi kitapları karıştırın.
İnternetinize girin okuyun;
 İmam-ı Rabbânî 1600 yıllarında çıkmış;
sözü geçen Hükümdar Ekber Şah’a karşı;
fitne ve fesadlna karşı;
İslâm'a hizmet için harekete geçti.
Hindistan'da bir çok alim… mutasavvıf
varken o, tahrip girişimine karşı
dini ihya için tek başına mücadele vermiş.
Bu silahsız ve kimsesiz kişi
Ekber Şah’ın uydurduğu ilhad hareketine;
bir başına karşı çıktı.
İktidarın himayesindeki bütün çirkin…
gayr-i meşrû işlerine muhalefet etti.
İslâm'ı savundu.
Geniş imkânlarına rağmen hükümdar,
onu mağlup etmekten;
susturmaktan âciz kaldı.
Sonuçta İmam Rabbânî
kötülük akımının yönünü değiştirdi…
İmam Rabbani-Nakşibendi başardı.
Müceddid-i Elf-i Sânî oldu.
Ahmet Yesevi, Şaman’dan başka ne?
İşte İran-Suud kapıştı.
Be fitneyi İmam Rabbaniler uzlaştırır.
Yok ki!
İçimizden İmam Rabbaniler çıkaralım.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.