Hani "Seleye otur, didonu tut, ayağını pedala koy." diyerek bisiklete binmek öğretilmez, bu iş pratik içinde öğrenilir ya; düşmek lazım, yaralanmak lazım. Yine de kabul etmek lazım ki iletişim fakültelerinden mezun olan herkesin iyi gazeteci, iyi televizyoncu, iyi haberci olacağı diye bir garanti yok. On kişi yola çıkıyor, birileri bir kaç adım öne çıkıyor ve o önderliklerini genelde profesyonel hayatlarında da sürdürüyorlar. Biz basına gereksiz ödevler veriyoruz, "Basın toplumu ileriye götürmelidir, basın şunu yapmalıdır, basın bunu yapmalıdır." Basın bir ticari kuruluştur. Basına giren her kişinin, her patronun amaçlarından en önemlisi para kazanmaktır. Bir topluma bir malı nasıl üretip nasıl satacaksınız? Toplum o malı nasıl istiyor ise.. Talep oluşturabilecek bir biçimde ürün meydana getirmeniz gerekir. Toplum bu ise toplumun değerleri bu ise bizim medyamız da budur. Mesleğimizde eskilerden olan ve "Biz eskiden" gibi anılarını anlatan arkadaşlarımız için bir Nasrettin Hoca fıkrası var. Hoca yaşlılık döneminde bir misafirliğe gitmiş. Evden çıktıktan sonra eşeğe binecek. Komşular, "Eşeği binek taşının yanına çekelim, rahat binin" demişler. Hoca, "Ben eşeğe gençliğimden bu yana arkasından koşar, atlar semere, binerim." demiş. "Yapma" hoca demişler, "Gençlik ayrı, oysa şimdi ayrı " Hocanın ısrarı üzerine eşeği binek taşından ayırmışlar. Hoca, koşmuş koşmuş, atlamış ve semerle birlikte yere düşmüş. Hoca kendi kendine söylenmiş: "Nasrettin, ben senin gençliğini de bilirdim." Nereden geldik buraya. Geçen gün eylem vardı. Hani en kısa günde 21 Aralık'ta yapılan Kamuda çalışanların Grevi. Bizim basınımız da izledi bu eylemi. Ben de Konak Sineması önünde izledim gazeteci arkadaşlarımızı. Bir çocuğun fotoğrafını çektiler bol bol. İzledim sadece ben. Çocuğun fotoğraflarını çeken muhabir kardeşlerimiz oradan uzaklaşıp diğer olaylara odaklandı. Yalnızca biri vardı gazetecilerden çocuğun adını, kimliğini soran. İşini iyi yapmaya çalışan. Ben de onu çektim. Yaprak Koçer. Doğan Haber Ajansı'nda şimdi.
CİDDİ DÜŞÜNMEK
CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç'U son günlerde TRT ekranlarında bol bol izleyebilme fırsatımız oldu. Çünkü Koç Fransa'daki Türk heyeti içindeydi. Ve Fransızcayı da ana dili gibi bilen biriydi. Sayın Koç, son gelişmelrle ilgili olarak, Fransa'yı şiddetle kınadıklarını belirterek, "Malların boykot edilmesi iki tarafın zararına olur. 13.5 milyar avroluk iş hacmi var. Çok ciddi düşünmek gerekiyor. Sessiz de kalmamalıyız" dedi. CHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç, sözde Ermeni soykırımını inkar etmeyi suç sayan yasa tasarısının Fransız Parlametnosu'ndan geçmesini şiddetle kınadıklarını söyledi. Koç, "Fransa ile ilişkiler daha alt düzeyde, diplomatik temsil şeklinde yapılacak. Öte yandan ticaret ve gümrük birliği anlaşmaları, ikili ticaret kurallarına bağlanmış durumda. Bu konuda duygusal tepkiler daha önce de görüldü. Devletin siyasi olarak taraf olduğu ve karar verme noktasında olduğu büyük ticari anlaşma ve ihalelerde, devlet inisiyatif kullanabilir. Malların boykot edilmesi iki tarafın zararına olur. 13.5 milyar avroluk iş hacmi var. Çok ciddi düşünmek gerekiyor. Sessiz de kalmamalıyız. Türkiye bir şekilde tepki vermek zorunda" ifadelerine de yer verdi. Bazı arkadaşlarımız oturdukları 'köşe'lerden Haluk Koç'un sesi çıkmıyor diyor da..
KALEM SİZDE
İranlı bir şair şiirinde şöyle der : "Dostunu düşünenler yanar."
Mevlana cevap verir : "Dostunu düşünmeyen neye yarar ?''
(Feridun Key)
****
21 Aralık her açıdan zor bir gündü. Şaka gibi ama değil, "tabipliğin toplum ve kişi yararına yapılması"nın yasamızdan çıkartıldığı, TBMM'nin devre dışı bırakıldığı, hekimlerde, toplumda umutsuzluğun yaygınlaştığı ve "bir şey düzelmez" kanıksamasının dayatıldığı bir "an"daydık. Dün en zor, her açıdan en güçsüz, zayıf günümüzdü! Hep birlikte "zor"u kolaylaştırdık.Hayır, dedik, . Umutluyuz kendimizden dedik. Şimdi bildik süreçler, yakınmalar, cümleler söylenecek. 120 bin hekim katıldı mı?, böyle grev olur mu?, medyada yer buldu mu?, "hizmet alamayıp mağdur olan varsa katılanlar hakkında işlem uygulayacağız!," sonuç ne oldu, ne elde edildi
vb. Hepimiz biliyoruz, dün yapılan etkinlikte 120 bin hekim yoktu, ama binlerce hekim vardı. Tartışmasız olan hekimlerin büyük bir çoğunluğunun da yürekten katıldığıdır.
(Dr. Cem Şahan)
****
EMİR BALIK MARKET KATKILARIYLA
Samsunluyu balık-ekmeğe doyuralım kampanyamıza tüm hızımızla devam ediyoruz. Ta ki siz balık-ekmekten bıktık diyene kadar da devam edeceğiz. Şimdi size bir fotoğraf sunacağız. Fotoğraftaki kişiyi tanıdıysanız cevaplarınızı Saat 17.00'e kadar bekliyoruz. Cevaplarınız için adresimiz sevkiyldrm@yahoo.com veya info@dengegazetesi.com.tr. Tel: 420 04 28 Emir Balıkçılık Market Tel: 435 50 51
KAÇALIM
Elazığ Akıl Hastanesi'nde deliler toplanmış ve kaçma planı yapmışlar.
Planla ilgili içlerinden en akıllısı bilgi vermiş ve, "-Ranzaların demirleriyle ilk üç kapıyı da kırıp kaçacağız" der. Akşam karanlık çökünce daha önce hazırladıkları ranza demirleriyle ilk iki kapıyı kırarlar ve üçüncü kapıya yönelirler. Üçüncü kapının açık olduğunu gören liderleri elindeki demiri yere bırakarak, bağırır;
"-Arkadaşlar plan bozuldu, geri dönüyoruz.."
GÜZEL SÖZ
'Kader seni güldürmüyorsa, espriyi anlayamadın demektir.. '
George David Roberts
EFENDİLERRR!!!
Efendiler! Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin enkazı altında şunun bunun şahsi şerefi de parça parça olur. Biz o genel şerefi kurtarabilmek için harekete geçen millete ruhumuzla katıldık. Katılmamıza mani olabilecek şahsi rütbeleri, mevkileri de genel şerefi kurtarmaya yönelik bir gaye uğrunda feda ettik. Bunu anlamayıp da, milleti hala kafalarının keyfine göre idare etmeye kalkışan kuvvetler artık birer beladır. Bela çekmeye de bu milletin artık tahammülü kalmamıştır." Mustafa Kemal Atatürk