GAZETECİLİK MESLEĞİNİ BİZE ÖĞRETMEK İSTEYENLERİN YAPTIĞINA BAKIN
Gazeteciliğe başladığım 2008 yılının ocak ayında tabiri caizse ağzı olan hakkımda yorum yapıyordu. Kimisi bu işten anlamaz diyordu kimisi yürütemez diyordu, kimisi de kimse okumaz diyordu. Bizim Mehmet Yazıcı"nın deyimi ile o günkü "janset gazatasının" sahibi ve genel yayın yönetmeni olan arkadaşın yazdığı köşe yazısını sakladım, hala daha elimde isterse ona da gösterebilirim. Bu arkadaşımız köşe yazısında gazeteciliğin ilkeli bir iş olduğunu, bu işi herkesin yapamayacağını, hatta benim gibi bu işle uzaktan yakından ilgisi olmayan birisinin hiç yapamayacağını yazıp, çiziyorlardı.
Hiç unutamadığım o veciz!.. köşe yazısında AK Partililerin gazeteleri tek tek satın almaya başladıklarını ve benim bu işi parti adına yürüttüğümü, hatta kendi gazetemiz yanında Gürses gazetesini de satın aldığımı yazmıştı. Yazısının en ilginç noktası ise sahibi olduğu gazatanın bu şehirde sosyal demokratların ve Atatürkçülerin son kalesi olarak kaldığını ve bu kaleyi korumak adına gazatasını asla satmayacağını belirtmiş olmasıydı. İşin ilginç yanı biz yeni kurulan bir gazete olduğumuzdan resmi ilan alamıyorduk. Resmi ilan alabilen bir gazete satın almak istediğimizi öğrenince bana birilerini gönderip, gazatasını bize satmak istediğini söyleyince kendisini bizzat arayıp görüşmüştüm ancak verdiği fiyat fazla gelince bu kez Gürses gazetesini satın aldık.
Bu zatı muhterem yazdığı köşe yazısında o kadar atmış ki daha bir kaç gün önce pazarlık yaptığı adamla hiç konuşmamış gibi delikanlıca bir yazı yazabilme cesaretini göstermişti. Hadi diyelim ki bu cesareti gösterdi bari yazdığı yazının arkasında durup gazatasını satmasaydı da olmayan karizmasını ayaklar altına almasaydı. Bırakın gazatasını satmayı o güne kadar karşı çıktığı Vezir Hazretleri"nin haberlerini yapmada onun üzerinde olanı yok.
Diyeceksiniz ki bu yazdıklarını neden yazdın? Biz zaten o adamı tanıyorduk onun için kalem oynatmaya değmez. Doğrudur ancak son bir haftadır yaptığı haberler ve yazdığı köşe yazıları o kadar saçma sapan şeyler ki insanı çileden çıkarıyor. Allah aşkına dün başında bulunduğu gazetede manşetten verdiği habere bir bakar mısınız? Neymiş efendim üniversitede bir Prof. OMV genel müdürüne öyle bir soru sormuş ki adamcağız terden buram buram olmuş. İnsan bu haberi yaparken biraz sıkılır, biraz da utanır. Ben bir Prof" un bu kadar bilinçsiz bir soru soracağını düşünmek dahi istemiyorum, ancak diyelim ki adam cahildi ve sordu, böyle saçma bir soruyu manşet yapacak kadar cahillik olabilir mi?
Dilerseniz şu OMV konusunu biraz detaylandıralım. OMV şirketi Terme"de Doğalgazla çalışan 870 Megavatlık bir çevirim santral inşaatına başladı. Bu santral ile ilgili aylardır kamuoyu oluşturulup, konuşuluyor. Neymiş efendim; çevreye zararı varmış, neymiş efendim Çarşamba Ovası"nı etkiliyormuş filan falan. Şayet bu santral çevreye zarar veriyor ise, o zaman şehrimizdeki doğalgazı da yakmamak gerekmez mi? Hadi bunu da bir kenara bırakalım şu anda ülkemizde devletin ve özel sektörün yapmış olduğu otuzun üzerinde santral var, ayrıca OMV firmasının Almanya, Romanya ve ülkemizde yaptığı santrallerle ilgili en ufak bir olumsuzluk yokken, bizim sivri zekalı gazeteci arkadaşımızın ısrarlı muhalefetini anlamakta güçlük çekiyorum. Şayet muhalefet yapacaksa Kavak"ta kurulması düşünülen çimento fabrikası ile ilgili yapması daha doğru olmaz mı?
Kavak"ta kurulması düşünülen Çimento fabrikası mı çevreye daha çok zarar verir, yoksa Terme"ye kurulmakta olan doğalgazla çalışacak olan mobil santral mi? Bu sorunun cevabını pekala bilen bu "böyyük gazatacı" arkadaşımız Kavak"ta kurulacak olan fabrika ile ilgili sürekli olarak olumlu haberler yaparken hiç rahatsızlık duymuyor da sıra Terme"deki santrale gelince olayı bu kadar abartmasının arka planında tamamen duygusal sorunlar olmasın. Aslında bugün Gazi devlet Hastanesi ile ilgili bir haftadır yazdığı yazılara da cevap verecektim . Fakat bana ayrılan yer bittiğinden o konuya giremiyorum. Kendisini çok böyyük gazatacı gören bu arkadaşa tavsiyem aklını başına alıp, yazdıklarına dikkat etmesidir. Benden söylemesi isterse yazmaya devam etsin, yazdığı kadar karşılık bulacağını da unutmasın. Kalın sağlıcakla