"GAZZE" CİHADA DAVETTİR...

Sami Kesmen

İnsanlar birbirleri üzerinden ilahi imtihana tabi tutlurlar. Hiçbir şey görüldüğü gibi değildir. Mutlaka arkasında beşeri gözle görülemeyen hikmet ve hakikatler vardır. Kısa olan dünyanın, uzun olan ahirete sermaye oluşturması ancak böyle tarif edilebilir. Ortalaması yetmiş yıl olan ve mutlak biteceği de bilinen bir dünyadan, ebedi olan âleme kurtarıcı sermaye ile gitmek; dünya hayatının en iyi şekilde değerlendirilmesiyle olacaktır. Can ve mal olarak dünyada ödenecek haklı bedel; ebedi âlem için olabilecek en güzel sermayedir. Bunun içindir ki, ilahi naslar da "Cihad" övülmüştür. "Mal ve Can" verilerek yapılan amelin adı; "Cihad"tır. "Allah c.c. cennet karşılığında malınızı ve canınızı satın almıştır" diye Kur'ani tarifi yapılan amel de "Cihad"tır. Cihat yapabilmek için, cihadın gerektirdiği şartların oluşması lâzım gelir. Cihada konu olan toplum kaybetse de, kaybetmiş sayılmaz, onlar canlarını ve mallarını korumak için yine canlarını ve mallarını vermişlerdir. Esas kaybeden Cihad ortamı oluştuğu hâlde orada olmayanlardır.

Kaplumbağa ters döndüğünde, onun için hayatının sonuna giden süreç başlamış olur artık. Onun tekrar hayata devamını; Yaratan kudret başkasının imtihanına bağlamıştır. Ters dönen Kaplumbağa'yı, diğer Kaplumbağa tekrar yaşamsal düzene sokması gerekecektir, başka şansı yoktur, kendiliğinden eski hâle gelmesi hiç mümkün değildir. Bu durum; her iki Kaplumbağa'nın, birbiri üzerinden takdir edilmiş, farklı ilahi imtihanlarıdır.

Elbette, Yaratıcı kudret, isterse; sel ve yel ile ters dönen Kaplumbağa'yı düze çıkarabilir. Ama burada, esas olan; iki Kaplumbağa'nın birbiri üzerinden takdir edilmiş imtihanlarıdır. Birarada yaşan insanlar da, birbirlerinin imtihanıdır. Yokluk, yoksulluk, zorluk, hastalık, kaza, belâ gibi hususlarla karşılaşan insan; sabırla kendi imtihanını verirken, etrafında olanlar da onun üzerinden; varlık ve konfor sorularına cevap olacak imtihana çekilirler. Sabrı gerektiren imtihan sahibi genellikle kazanırken, konfor ve paylaşma imtihanına tabi olanların kaybettikleri görülmektedir. Esas kaybeden; ters dönen Kaplumbağa değil, yanından gülerek geçip onu düzeltmeyen Kaplumbağa'dır...

"Filistin" yıllardır cihad çağrısı yaparken, bu çağrı Gazze üzerinden son altı aydır, ilahi bir davetin ötesinde, ilahi bir göreve dönüşmüştür. Naslar dikkate alındığında Gazzedeki mücadeleye katkı sağlamak, mal ve can ortaya koyarak orada bulunmak Farz-ı Kifaye haline gelmiştir. Meymune annemizden rivayetle Peygamberimizin; "Mescidi Aksada namaz kılınız, eğer kılamazsanız, orayı aydınlatacak Kandil yağı gönderiniz" tavsiyesi Peygamberi bir emirdir. İki milyar dünya Müslümanının sadece bu tavsiyeyi yerine getirmeleri halinde Filistin sorunu olmayacaktır.

Kaldı ki, maalesef; Filistin topraklarında yaşayan yaklaşık yedi-sekiz milyon Müslüman bile aynı fikirde değildir. "Müminler ancak kardeştir" ilahi tarifinden hareketle, bu kardeşliğin zorunlu kıldığı hukuk; Gazze'deki Müslümanları yalnız bırakmamaktır. İlahi hakikatler açısından bakıldığında; evlatları kucaklarında parça parça olan Gazzeli Müslamanlar kaybetmemiş, aksine onlar Cenneti kazanmış, ilâhi rızaya ulaşmıştır. Tam da Kurani tarifle onların canlarını Yüce Yaratan cennet karşılığı satın almıştır. Yetmiş yıl değil de 7 yıl yaşamış olan bu Müslümanlar ebedi alemin kurtulanları arasında yer almıştır. Onlar üzerine düşeni yapmışlar, hâl ve ahvalleriyle, kendi canlarını ortaya koyarak, tüm dünya Müslümanlarını cihada davet etmişlerdir.

Gazze; cihada davet yapmaktadır. Bu davete; her Müslümanın, kendi konum ve çapına göre icabet etmesi vaciptir. Müslümanların önünde sancak taşıyacak bir Fatih'e ihtiyaç vardır. Bu Fatih ülkemizden çıkacak, milletimizin içinden gelecek ve Filistin İstanbul gibi fethedilecektir. Bunun için ödenecek bedeller şahadetin şerbeti olarak Cennete sermaye olacaktır. Yaklaşık doksan milyon vatan evladının neredeyse herbirinin bu davete katılarak şehadet şerbetini içmek istediklerine inanıyoruz. Çünkü şehitlik; ölümsüzlüktür, bunu en iyi bilen de geçmişi zaferlerle ve şehitlerle dolu olan milletimizdir. Dünyada, ahiret için elde edilebilecek en yüksek makam olan şehadete milletimizin hiçbir ferdi hayır demeyecektir. Önümüze kim geçecekse bizler hazırız. Elbetteki bu sürecin; siyasi, idari, hukuki, diplomatik, bürokratik aşamaları vardır ama biz ilahiyatçı bir yazar olarak dini hukukun gerektirdiğini ifade ediyoruz ve devlet büyüklerimizden ne yapmamız gerektiği hususunda haber bekliyoruz. Bu yolda şehit olmayı şeref kabul eder, Gazze'nin cihad davetine "Biz hazırız" diyoruz.

Gazzede; çocuklar parça parça olurken, kendi dünyevi hesapları için uğraşarak, birbirleriyle çarpışanlara da Allah'ın hükmünün yakın olduğunu hatırlatmak isteriz. "Allah'ın zalimlerin zulmünden habersiz olduğunu mu sanırsınız" ilahi fermanı; ihmalin olmadığı ama mühletin sunulduğu, bu vesileyle yoldan geçen Kaplumbağa misali herkesin imtihan edildiği gerçeğinin görülmesidir. Bu soykırımın sonuçları sadece Gazzeli Müslümanlara değil, sessiz kalan iki milyar Müslümanadır. Hac organizasyonu için bulunduğumuz Mekkede, Kabetullaha el yüz sürerken Rabbımızdan utanıyoruz. Hac için Arafata çıkacak olan yaklaşık beş milyon Müslümanın nasıl rahat ve huzurla vakfe yapacağını düşünürken ağlıyoruz...
Gazzenin cihad davetine hep birlikte katılmayı, onur ve şereflerin en yücesi kabul ederek, heyecanla bekliyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.