GAZZE'YE YARDIM İSLÂMİ SORUMLULUKTUR...

Sami Kesmen

Kur'anda "Adil Savaş" kuralları ve bu savaşa gerekçe olabilicek hususlar anlatılır. İslam'da savaş hukunu belirleyen sınırlar belirtilmiş, bu hukukun gerekleri anlaşılmıştır. İslam'da barış esas, savaş istisnadır. Öldürmekten ziyade, insanı kazanmak amaçtır.
Savaşta, düşman askeri hedeftir. Çocuklara, yaşlılara, kadınlara, sivillere, savaşa katılmayan din adamlarına saldırı yapılmaz. Bakara süresi 190 ve 191. ayetler bunun muhtevasını belirtmektedir. Savaşta aşırı gitmemek, amaç ve hedef dışına çıkmamak da yine İslamın savaş kurallarının gereğidir.
Savaşta maksat; savunma ve müdafaa ile hak ve hürriyeti iade edip bunları sağlamaktır. Peygemberimizin yaptığı savaşlarda sulh esas olmuştur. Savaşmak ise arızi olarak, zorunlu hallerde başvurulan bir durumdur.
Savaşın hukuk ve sınırlarını belirten İslam dini; savaşın sebep ve nedenlareni de bildirmiştir. Kur'ana konu olan bir kısım ayetlerde savaşmanın nedenleri bildirilmiş, söz konusu sebeplere riayet edilmesi gereği de özellikle belirtilmiştir.
Bakara 205, nisa 94, kasas 83, şura 41-42.ci ayetlerde savaş sebepleri ve hukuku hakkında bilgi verilmektedir. Saldırı ve zulüm, cana ve mala karşı yapılan müdahale, hak ve hürriyeti engelleyici hususlar savaş nedeni olarak belirlenmiştir.
Müslümanlardan bir toplumun savaşmayı haklı kılan sebepler üzerine yardim istemesi halinde o topluma yardım amacıyla savaşmak da meşrudur.
Kendi dininden olmayan toplumlarla savaşmak için de yine savaşmayı haklı kılan nedenlerin oluşması gerekmetedir.
Arzını ve Irzını korumak için savaşmak meşrudur. Bunun engellenmesine çalışanlarla da savaşmak ilahi bir emir ve gerekliliktir.
İnsanların yurtları basılır yani işgal edilirse, bir toplum hicrete yani vatanından çıkmaya zorlanırsa, can mal din ırz arz ve akılları baskı altına alınırsa, bu değerleri korumak için savaşmak farz olur.
Güvenliği tehdit de savaşma nedenleri arasındadır. Sınır ötesi harekatlar da bu kapsamda görülür.
İslama ve İslam ülkelerine saldırı, müslüman toplumlara inançları nedeniyle yapılan müdahaleler de savaş nedeni sayılır.
Vahyi kurallara uygun gerekçe ve usüllerle yapılan savaş her zaman kazanç sağlar. Böyle bir savaşta Allahın yardımı haklı olan müslüman toplumun yanında olur.
Bedir, Uhud ve Hendek savaşları bunun en belirgin örnekleridir. Çanakkale savaşı, kurtuluş savaşı ve kıbrıs harekâtı da çarpıcı milli örneklerdendir.
"Düşmanınızın silahı ile silahlanın. Düşmana karşı kuvvet hazırlayın" gibi vahiy merkezli emirler savaşmanın gereğini ortaya koymaktadır.
Vahiy merkezli savaşlarda ölen şehit, kalan gazidir. Her iki grup da Allah katında özel değere sahiptir.
Savaşmayı haklı kılan sebepler ortaya çıkmasına rağmen savaştan kaçmak büyük günahlardandır.
Ülkemizin ve şahsında Ordumuzun dünya çoğrafyasında masum ve mazlumların yanında yer alması her zaman meşrudur ve haklı redenlere dayanmaktadır. Böylesi nedenler ortaya çıkmasına rağmen savaşmamak hem dünyevi müsibete sebep olur hem de ahiret vebali oluşturur.
Bugün için Gazzede; işlerini, aşlarını, eşlerini, vatanlarını, topraklarını, akıllarını, dinlerini, iffetlerini korumak için savaşan Müslüman kardeşlerimiz meşru müdafaa içindedir ve ve cihat yapmaktadırlar. Cihat; en faziletli ameldir. İlahi rızaya erişme vesilesi olan cihat; her Müslümanın arzusudur.
Gazze'ye ve Gazzelilere, ihtiyaçları olan her konuda yardımcı olmak; her Müslümana farzdır. Gazzeli Müslümanlar; çekilemez hayat şartlarıyla mücadele yaparak kutsallarını korumak için savaşırlarken; diğer Müslümanların rahat uyku,uyuması, tıka-basa yemesi, kahkahalar atarak gülmesi; İslâmi sorumluluk ve hassasiyetlerle örtüşmeyecektir.
Gazze'ye yardım İslâmi sorumluluktur. Bu sorumlulukları yerine getirirken ölmek şehitliktir. Şehitlerimizin ruhu şâd, kabirleri nur, makamları Cennet olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.