Öyle enteresan bir şehirde yaşıyoruz ki anlatamam; konuşmaya sıra gelince mangalda kül bırakmayanlar sıra icraata gelince söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Bu şehir neden ilk on altılardan kırk küsürlere geldiğini sorgulamaktan çekinmeyen bazı zavallılar, asıl sıkıntının kendilerinde olduğunu, yapılan yatırımların önünü tıkamak için her türlü engellemeleri yaptıklarını bu toplumun bilmediğini zannediyorlar. Şehrimiz Karadeniz bölgesinin en önemli ticari bölgesi iken neden bu özelliğini kaybettiğini, neden daha küçük şehirlerden geri kaldığını hiçbiri irdelemez, irdeleyemez. Sadece popülist politikalar yaparak, vay efendim bu şehir neden eski durumundan bu duruma düştü diye timsahın gözyaşlarını dökerler. Oysaki şehrin önünü tıkayan bu vampirlerin ta kendileri olduğunu toplumdan saklamayı da çok iyi becerirler. Geçmişte şehrin ekonomisinin iyi olma nedeni bu tür ayakçı takımının ciddiye alınmamış olmasıydı. Şimdi fırsat bulunca şehirdeki yatırımların önünü tıkamak için öyle enteresan tezgâhlar hazırlıyorlar ki aklınız şaşar. Sizin ve benim bilmediğimiz öyle enteresan işler var ki öğrendikçe aklım şaşıyor. Bu konuda dün çok etkili ve yetkili bir ağızdan öğrendiğim bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Yapılan bazı büyük yatırımlardan istedikleri payı alamayan bazı kişi, örgüt ve benzeri kuruluşlar sürekli para veya maaş ödedikleri adamlarını devreye sokup, protesto yürüyüşleri yapıp, kendi kurdukları siteler üzerinden ve bazı meslek odalarındaki adamları üzerinden toplumu yönlendirip yapılan yatırımları engellemeye çalışıyorlar. Yatırımcı firmalar da sırf yatırımları durmasın diye bunların istedikleri paraları verip işlerini yapmak zorunda kalıyorlarmış. Eyvallah etmeyenler ise sürekli protestolar, yürüyüşler ve farklı organizasyonlarla engellenmeye çalışılıyormuş. Bu durum ülke genelinde bir sektör haline gelmiş, ben dahi bunu anca dün öğrendim, vatandaşın bilme imkânı hiç yok.
Bu detaydan sonra gelelim şehrimizdeki yatırımlarla ilgili duruma. Bırakın altın madenini veya başka büyük yatırımları; Kavak’ta iki yüz başlık büyükbaş hayvan çiftliği ve yanında gübre tesisi kurmak isteyen küçük bir yatırımcıyı engellemek için Samsun’dan kimlerin oralara gidip resimler çektirip basına servis ettiklerine bakınca bazı konular çok daha net anlaşılıyor. Eğercili’de kurulan biyokütle santraline karşı olanlara bir bakın; kimisi HDP Milletvekili, kimisi TKP üyesi, kimisi de santralcilerden istediğini alamayan, bu güne kadar havada bulup tavada yiyen kişiler. Bu arada olan masum insanlara oluyor, neyin ne olduğunu bilmeden yapılan telkinlerle ve yanlış bilgilendirmelerle insanları yatırıma karşı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Aynı kesim ondan sonra da çıkıp bu şehir neden ekonomik bakımdan geriye düştü diye yalandan bağırıp çağırıyor. Bunlarda ne Allah korkusu var ne de Samsun sevdası. Tek dertleri nasıl ederiz de bu yatırımlardan nemalanırız veya nemalanamaz isek önünü keseriz... Ben bu işlerin arka planında olanları o kadar iyi tanıyorum ki anlatamam; geçmiş on yılda mücadele ettiğim, canımı malımı her şeyimi ortaya koyup bedel ödediğim bu mücadelede tek amacım şehirdeki çetelerin, mafyaların ve menfaat gruplarının önünü kesmekti, hamdolsun epeyce mesafe de aldım. Ancak bunlar öyle enteresan örgütler ki anında canlanıp, faaliyetlerine devam ediyorlar.
Bugün biyokütle santraline karşı olanlardan tutun da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e karşı sürekli tezvirat yapan gruplara bakıldığında aynı düşünce yapısına mensup insanlar olduğunu rahatlıkla görürsünüz. Sadece o mu derseniz elbette ki değil, bazıları hiç utanmadan santrale yakın benzinliği olan vekilin santrale gelecek kamyonlara her gün bilmem ne kadar akaryakıt satacağını bile yazmaktan geri kalmıyor. Ben o vekille tam on yıl konuşmadığım gibi mahkemeleştim de ama onun şirketlerinin bırakın özel sektörü devlet ihalelerinden tek birine girdiğini görmedim. Şayet görmüş olsaydım manşetlerden düşürmezdim. Bunu yazan ahlak fukaralarının geçmişte o vekile nasıl yağcılık yaptıklarını da bu şehirde bilmeyen yok ama ağababaları istediklerini alamayınca şimdi durum değişti. Aslında o vekil de onlara geçmişte verdiği değerin bedelini ödüyor şimdi ama ben doğru neyse onu yazmadan edemiyorum.
Şunu burada açık ve net belirtmek isterim ki bu şehirde yatırım yapan ve istihdam sağlayan kim olursa olsun, nereli olursa olsun, isterse düşmanımız olsun sonuna kadar arkasında olacağımdan ve karşılarında olan menfaat gruplarına asla taviz vermeyeceğimi buradan herkesin bilmesini isterim. Bu şehirde yaşayıp ekmeğini yiyip suyunu içen herkes bu şehre yatırım yapanların yanında olmak zorundadır, sırf kendi beklentilerine cevap alamadıkları için toplumu yanlış yönlendirmek isteyenler unutmasınlar ki Molla Kasım bunun hesabını sorar diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.