İyilik tarih boyunca bedeli olan bir davranış biçimi olmuştur, Hazreti Ali’ye falanca kişi sana kötülük yapacak dediklerinde “Hayır o bana kötülük yapmaz çünkü ben ona iyilik yapmadım” buyurmuş. Kendisine hançer saplayıp şehadetine neden olan da kölelikten azlettiği sapkın olmuştur. Çölde haydutların saldırısına uğrayıp canını zor kurtarıp yalnız kalan harami yapayalnız kalıp, ölümle baş başa kalınca onu gören biri yardım edip kurtarınca haydut onu da soyunca şunu da söylemekten geriye kalmamış, “Senden ricam bu işi sakın kimseye söyleme zira insanlar bunu duyarsa asla kimse kimseye iyilik yapmaz” demiş. Buna benzer çok olay yaşadım. Müftülük yapan bir arkadaşımın babasından kalma arsası heyelan bölgesinde olduğundan imar izni alamıyordu, çok cüzi bir parayla istimlak edilip mezarlık yapılması için başvurmadığı yer kalmamıştı. Belediyede görev alınca ona dedim ki ‘Burayı heyelandan çıkaralım, sen de müteahhide verip kardeşlerinle beraber daire alıp rahatlarsınız.’ Arazi yedi dönümdü, önünden geniş bir bulvar geçiyordu. Normalde arazinin üç dönümü bu bulvara gidiyordu, kalan dört dönümün de yüzde kırkı imar uygulamasına gidince adama iki buçuk dönüm yer kalıyordu. Ben kendisine dedim ki ‘Buraya imar uygulaması yapılsın, uygulamada alınacak olan yüzde kırkı belediyenin yapacağı istimlak yerine belediyeye yol olarak terk edin, böylece sana dört dönümün üzerinde arazi çıksın.’ Bizim müftü buna bayıldı, ama Belediyedeki arkadaşlar bununla ilgili kendisinden muvafakat alıp yapılmasını istediklerinde ben ona bunu teklif etmeye utandım. ‘Olur mu öyle şey bu arkadaş müftü, dediğinden cayacak kadar basit bir insan değil’ deyip işlemin yapılmasını istedim. Nihayetinde işlem yapılıp bitti, sıra geldi yolun açılmasına. Bizim zühtü, pardon müftü, pardon müftü efendi yolu açmaya giden dozerlerin önüne yatıp yolu kesmeye kalkınca belediyedeki arkadaşlar bana ne yapacaklarını sorunca, ‘İşiniz yapın, polisi alın gidin yolu açın’ dedim ve de öyle yaptılar, yol açıldı. Bizim zühtü efendi arsasını kat karşılığı müteahhide verdi 32 daire aldı. Sizin anlayacağınız âbâd oldu ama mal babadan kaldığından onu da yedi bitirdi.
Neden bunu anlattığıma gelince, son günlerde ülke gündeminden düşmeyen Konya’da dostundan dayak yerken yardım etmek isteyen Kadir Şeker’in yardım etmesi sonucunda çıkan arbedede ölen adamla ilgili yazılıp çizilenleri görünce aklıma bu geldi. Zavallı genç sırf yaptığı iyiliğin bedelini ödüyor. Hazreti Musa da buna benzer bir olay yaşamış. Kendi akrabalarından birisi uğradığı haksızlık sonucunda dayak yerken Hazreti Musa’dan yardım istemiş, Hazreti Musa da ona yardım ederken dayak atan adama vurduğu bir yumruk sonunda onu öldürmüştü. Mısırlılar olayı anında Firavuna haber vermişler, Firavun ve Mısır’ın ileri gelenleri Hazreti Musa’yı öldürmek üzere aramaya koyulunca, Hazreti Musa’yı seven bir dostu olayı kendisine haber verip kaçmasını söylemiş. Hazreti Musa da oradan kaçmış, daha sonra peygamberlik serüveninin başladığı çobanlık günleri, evliliği ve sonraki olaylar devam etmiştir.
Konya’da yaşanan bu olay, Hazreti Musa’nın olayına biraz benziyor ama burada en sıkıntılı konu dayağı yiyen kadının evli olup, kocasından kaçmasının ardından kaçtığı adamın onu sürekli dövmesi olayıdır. Hapiste olan genç en ufak bir kötü niyeti olmaksızın kadına yardım etmeye uğraşmış, önce adam onu dövmüş, ardından da çocuk giderken arkasından bıçağı sapladığını söyleyen amcasının oğlunun ifadesi ortaya çıkmış ama kadın bu detayı açıklamamıştır. Bu kadının yaptığının eşkıyanın yaptığından farkı nedir? Çocuk ona yardım etmiş olmasına rağmen dayağı yiyen de kendisi olduğu halde doğruları söylemeyip çocuğun cezaevinde durmasına gönlü razı olan insandan ne beklenir siz söyleyin. İnsan bu kadar vicdansız, bu kadar insafsız ve bu kadar merhametsiz nasıl olur anlamış değilim. Zavallı çocuk sana acımış, gelmiş yanına yardım etmeye, senin kocan dahi olmayan dostun olacak o adam çocuğa saldırmış, çocuk da kendisini kurtarmak için can havliyle bıçağı ona saplamış. Sen şimdi ben kocamdan razıydım o sever de döver de modlarına giriyorsan Allah seni bildiği gibi yapsın demekten başka bir şey bulamıyorum. İnsan bunları gördükten sonra iyilik yapmaktan vaz geçiyor ama oda doğru değil. İyiliği kulların bilmesi için değil Allah’ın bilmesi için yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.