Yaklaşık 3 aylık yoğun bir maratonun ardından nihayet yarın sandıklara gideceğiz. Ufak tefek arızaların dışında seviyeli bir seçim dönemi geçirdik diyebilirim. Arıza çıkaranlar da kıymeti harbiyesi olmayan ufak tefek siteler. Bir kısmı ciddiye alınacak tarafları olmadığından adaylardan reklam alamamış, bir kısmı da siyaseten bittikleri için kendilerine siyasi bir kapı arayan onursuz haysiyetsiz insanların yaptıkları yalan yanlış haberlerin dışında gayet seviyeli bir seçim dönemi geçirdik. Daha önceki yazılarımda da dediğim gibi şehrimiz, ilçelerimiz ve Ülkemiz için hangisi hayırlı ise Rabbim onu nasip etsin diyerek konumuza başlamak istiyorum. İki gece önce ATV’de Reis-i Cumhur’u dinledim, adam konuşurken gözleri kapanıyor, zorla gözlerini açıyor. Bunca yorgunluğa rağmen geceli gündüzlü durmadan çalışıyor. Normalde yerel seçimlerde Genel Başkanlar çok çalışmazlardı, ağırlıklı olarak Belediye Başkan adayları çalışırlardı ama bu seçim çok farklı oldu, başta Reis-i Cumhur olmak üzere tüm partilerin Genel başkanları hummalı bir şekilde çalıştılar.
Yerel seçimlerin bu kadar önemli olmasının nedeni daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren yahudi lobisinin karşısında dimdik duran tek lider Erdoğan olduğundan onu alaşağı edebilmenin tek yolunun iktidardan uzaklaştırmak olduğunu bildiklerinden bu seçimde AK Parti’yi zayıflatıp erken genel seçim için bastıracaklar. Sorarım size Dünyada İsrail’e bebek katili diyebilen tek bir tane lider var mı? Golan tepeleriyle ilgili konuşan başka kimse var mı? Yok, o zaman tüm olumsuzluklara rağmen AK Parti’ye oy vermek ülkemiz ve İslam âlemi için hayırlı bir davranış olacağı kanaatindeyim. Bunu deyince bazı okurlarımın bana kızdıklarını da biliyorum ama vicdanen bunu söylemek zorundayım. Benim derdim şu adayın veya bu adayın kazanması değil, ülkenin kazanmasıdır. Bilsem ki Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde ülkemiz daha iyi olacak emin olun onun için de elimden gelen her şeyi yapardım. Ama geçmişte CHP iktidarlarında bu ülke neler çekti hepimiz çok iyi biliyoruz. Benim 3 çocuğumdan ikisi İmam Hatip Lisesine gidemedi. Birisi gitti, o da üniversiteyi yurtdışında okumak zorunda kaldı. Binlerce başörtülü bacımız okullarını bırakmak zorunda kaldılar. Bunları unutmak mümkün mü? Yeni nesil bunları bilmez, onlar ülkemizin her zaman bu rahatlıkta olduğunu zannediyorlar ama maalesef bu acıları hep yaşadık.
AK Parti kadrolarının elbette çok hataları var, asla kabul etmeyeceğim yanlışları var. Bunu da her fırsatta dile getirmekten geri kalmıyorum ama sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım. AK Partili yöneticilere yaptıkları hatalardan ötürü her türlü eleştirileri yapacağız. Örneğin Çiğdem Karaaslan hanımla ilgili yaptığımız haberlerden ötürü bizi mahkemeye verdi ama umurumda değil. AK Parti’nin Genel Başkan yardımcısı olan bir insanın oturup kalkacağı yerleri çok iyi seçmesi lazım. Öyle her önüne gelenle oturup kalkamaz. Bu şehirde bu eleştirileri yapacak bu fakirden başka Allah kulu yok ama oy vermeye sıra gelince de AK Parti’ye oy vereceğimi buradan açık ve net söylemek zorundayım. Kaldı ki benim derdim şahsi ikbal değil ülkenin istikbalidir. O nedenle de Reis-i Cumhur ‘bekâ meselesi’ bu seçim diyor.
Keşke hiç hak etmedikleri halde 15 yıl Belediye Başkanlığı makamlarında oturan arkadaşlar da bunun farkına varıp seçim boyunca çalışmış olsalardı. Sadece Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı adam gibi çalıştı. Diğer aday olmayanlardan hiç birisi çalışmadığı gibi bir kısmı el altından başka partilere çalışacak kadar da alçaklaştılar. Ben onların bu saatten sonra ne yapacaklarını da çok merak ediyorum. Acaba kimin yanına gidip bir bardak çayını içebilecekler? 15 yıl krallar gibi yaşayıp fildişi kulelerinden dışarı çıkmayan bu zavallılar şimdi sokağa nasıl çıkacaklar acaba? Az akıllı olsaydılar seçim boyunca aday olan arkadaşlarla dolaşıp partilerine oy isterlerdi. Partileri bu hizmetlerine karşılık onları ileride değerlendirirdi.
Geçenlerde bir tanesi çıkmış açıklama yapmış, basını da çağırmış ben kimseyi yollamadım. Çünkü konuşacaklarının hiçbirinin doğru olmadığını bildiğimden kimsenin gitmesine gerek görmedim. Ertesi gün gazetelerde yaptığı açıklamayı görünce ne kadar haklı olduğumu anladım. Beyefendi viyadük yapılmasın diye 50 bin imza toplamış da onu anlatıyor. O viyadüğü ben de tasvip etmedim ama onu konuşmanın zamanı şimdi mi? Geçmişte bir mücadele vermişsin kaybetmişsin, sesini çıkarmadan otur oturduğun yerde de bari partine zarar verme. Her şeyin bir zamanı var, sen çalıştırdığın personelin parasını iki ay ödeme geç basının karşısına yok benim kesintilerimin tamamını yaptılar de, yeme de yanında yat dimi? O işin nasıl olduğunu biz bilmesek biz de inanacaktık ama İller Bankasından neyin ne olduğunu öğrendiğimizden söylenenlere kulak asmadık. Sözlerime son verirken yarın yapılacak seçimin başta ülkemize, ardından şehrimize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ederek hepinizi Allah’a emanet ediyorum.