Her yıl 24 Kasım tarihinde “Öğretmenler Günü” kutlanmaktadır. Öğretmenlerin ve eğitimin sorunları dile getirilmekte, çözüm önerileri sunulmaktadır. Eğitim sistemimizdeki eksiklikler anlatılmakta ve öğretmenlerimizin özlük haklarının düzeltilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır.
Gözbebeği çocukların eğitilmesi ve geleceğe hazırlanması öğretmenler eliyle olmaktadır. Bir toplumun hayata yansıyan fotoğrafı, öğretmenlerinin ve eğitiminin durumunu gösterir. Adında “Milli” bulunan birkaç çalışma alanından birisi de eğitim kurumlarımızdır.
Eğitim sistemimizin belli bir düzeye geldiği ve istikrarlı bir düzleme oturduğu söylenemez. Müfredat ve atamalar için düzenlenen mevzuatlarda sık sık değişiklik yapılması, eğitimin istikrarlı yürümesini de engellemektedir. Öğretmenlerin özlük haklarının yeterli olmaması, haklı olmasalar bile, bir takım gelir getirici faaliyetler içerisine girmelerine neden olmaktadır. Kendi alanlarının ve işlerinin dışında, başka faaliyetlerle ilgilenmeye başlayan öğretmenler, öğrencilerine yeterli zaman ayıramamakta, kendilerini de yenileyememektedirler.
Toplumumuzun okuma alışkanlığının zayıf olduğunu herkes itiraf etmektedir. Kendilerini ilgilendiren, ibadetlerini ve inanç değerlerini öğreten bilgiler için bile insanımız okuma gayreti içerisine girmemektedir.
İnsanların rahat ve huzur içerisinde yaşaması için bilgi toplumu olmaları büyük önem arz etmektedir. Geleceğin güzel olması, toplumun bilgili olmasına bağlıdır. Hayatın akışını belirlemek, dünya dengelerine ayak uydurmak, dünyayı yönlendiren aktörler içerisinde yer alıp, söz sahibi olabilmek; bilgi toplumu olmakla sağlanır ancak.
Milletler kendi üstünlüklerini; ilim ve teknikte çağın gereklerini yakalamakla kabul ettirirler. Bu da, ezilmeyi ve yok olmayı engelleyecek en önemli unsurlardandır. Tarihe ve günümüze baktığımızda eli bükülemeyip, öpülenlerin hep ilim ve teknikte zirveye koşanlar olduğu görülecektir.
Bizim de, millet olarak dünya dengelerinin belirlenmesinde söz sahibi olabilmemiz, ülkemizin ve milletimizin hak ve hukukunu en üst düzeyde koruyabilmemiz; bilgi toplumu olmamıza, ilim ve teknikte ilerlememize bağlıdır.
Dinimiz çalışmayı emretmekte, Peygamberimiz, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmamız gerektiğini buyurmaktadır. Bilgi toplumu oluşturmak, ilim ve teknikte zirveyi yakalamak hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmakla mümkün olacaktır.
Geleceğimiz için; okumak, öğrenmek ve bilgi toplumu oluşturmak zorundayız. Bunu sağlayabilecek en önemli unsur eğitimdir. Eğitim sistemimiz revize edilmeli, eğitim verecek öğretmenlerimizin durumları düzeltilmeli, her öğretmenimiz topluma katma değer katacak imkanlara kavuşturulmalıdır. Öğretmenlerimiz de, öğrencilerini yetiştirmek için büyük gayretler sarf etmelidir.
En cefakâr hizmet alanı eğitimdir. Büyük fedakârlıklar gerektirir. Başkasının çocuğunu eğitmek için yapılan gayret; her türlü takdiri hak etmektedir. Eli öpülesi öğretmenlerimiz yaptıkları hizmetle, erdemli bir davranış gerçekleştirmektedirler. Çocuklarımıza, yılmadan, sıkılmadan, yorulmadan; dini, milli, kültürel, tarihsel, çoğrafi, felsefi, mesleki vb. temel bilgileri öğretmenler vermektedir.
Böylesi vefakârca hizmet veren tüm öğretmenlerin günlerini kutluyorum. Ahirete irtihal edenlere rahmet, hasta olanlara şifa, yaşayanlara uzun ve sağlıklı ömür, çalışanlara da başarılar dilerim.
İlk emri oku olan bir dinin mensuplarına okumayı öğretmek kadar kıymetli bir görev yoktur. Pozitif ilimler de dahil, tüm öğrenilmesi gerekenler okumaya bağlıdır. Okumayı da öğretmenler öğretir. Nereden bakılırsa bakılsın öğretmenlik kıymetlidir. Peygamber mesleğidir. Tüm Peygamberler öğretmenlik yapmışlardır.
Her ne kadar 24 Kasım tarihi öğretmenler günü olarak kabul edilmişse de tüm takvim yılı öğretmenleri hatırlama ve onlarla beraber yürüme günüdür. Günlerini kutlar, tüm öğretmenlerimize başarılar dilerim.