GELECEĞİN HESABI

Sami Kesmen

İnsan doğar, büyür ve ölür. Hayat bundan ibarettir… Mal mülk, çoluk çocuk emanettir.. Kur’an bunları “Fitne” olarak da tarif eder..

Doğarken ölüme aday olur insan.. Sadece ne kadar dünyada kalacağını bilemez.. Bir gün gideceğini ezberletir ona gelen geçen vefat edenlerin tabutları.. Buna rağmen bazı doğanlar, hiç ölmeyecekmiş gibi bakarlar hayata ve sahip olduklarına..

Gün gelir, vakit tamamlanır, gidiş yolculuğunun işaretleri görülür, o zaman “ne yaptım ben” der.. Bazıları ölüm işareti gelince de gerçeği göremez, onların gerçeği görmeleri ahirete, mahşere kalır, onlar da o zaman, “Keşke toprak olsaydık” derler..

Onlara Cehennem melekleri, kendilerini dünyada uyaran kimse gelip gelmediğini sorduklarında da; “Geldi ama biz onlara inanmadık, siz anlamazsınız, biz akıllıyız dedik” diyerek bir hakikati ifade ederler.

Bulunduğumuz günden sonrası gelecektir.. Birazı yakın gelecek, birazı orta gelecek, birazı da uzun gelecektir.. Ama mutlaka “Gelecek” bir gün gelecektir.. Öyleyse geleceğe umutla, heyecanla ve ileriyi görerek bakmak gerekir..

Geleceği beşer gözle görmek mümkün değildir ama Müslüman bakışıyla bakarak görmek mümkündür.. Müslüman feraset ve basiretle bakar, hem bakar, hem de görür.. Öyle bakar ki duvarın arkasını, zamanın sonrasını, olayını ayrıntısını fark eder baktıkça..

“Gelecek”; dünyada inşa edilir ama dünya, geleceğin kendisi değildir.. Peygamberimizin tarifine göre, bir yolcunun yorulup dinlenmek için gölgelendiği zaman ne anlam ifade ediyorsa o yolcu için, dünya hayatı da o anlama gelir dünyada yaşayan insan için..

Müslümanın geleceğini inancı belirlemelidir.. Geleceğini imkanlarına belirleten bir Müslüman gelecekten emin olamaz…

İmanı olanın imkanı geleceğe hizmet eder ve o imkanlar  gelecek sermayesine dönüşür.. İmanını imkanları yönlendiriyorsa bir kimsenin, o kimse için artık dünyada da ahirette de huzur ve mutluluk yoktur..

“Geleceğe Bakmak” nasıl olmalıdır ? Müslüman için gelecek ahiret hayatıdır. O hayat da dünyada kazanılır veya kaybedilir.

Allaha itaat, mahlukata şefkat ve merhamet, kullara da adalet; insanın ahiretini dünyada kazanması için yetecektir. Haramlardan uzak kalmak, helallerle bir hayat yaşamak; insanın ahiretini dünyada müjdeleyecektir.

Dünya amaç değil araçtır. Mal, mülk, çoluk, çocuk imtihan vesilesidir. Bu değerler insanı Allaha yaklaştırırsa anlamlıdır ve cennet sermayesine dönüşür. Ama bunlar amaç haline gelir de, dünya yaşamı bunların üzerine bina edilirse, işte o zaman bu değerler insan için fitne sebebi olur.

Tercih insanın kendisindedir. Geleceği nasıl görmek istiyorsa, tercihini ona göre yapacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.