GENÇ LİDERLER ZİRVESİ’NDE

BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI GENÇ LİDERLER ZİRVESİ’NE KATILDI

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç,  Suriye ve Irak gibi Müslüman ülkelerde yaşananlara seyirci kalınmaması gerektiğini belirterek, “Bizim bu noktada kendimizi eleştirmemiz gerekir. Başka bir ülkenin gelip de bu sorunları çözmesini bekleyemezsiniz. Bunu kendimiz yapmalıyız. Ölen de öldüren de Allah-u Ekber diyor. Burada bir hata var. Bunu mutlaka düzeltmemiz gerekir. Bizim omuz omuza ve el ele vermemiz gerekir. Aksi takdirde, Müslüman olmanın ne anlamı vardır...” dedi.

Bakan Çağatay Kılıç, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Genç Liderler Zirvesi’nin açılış töreninde açıklamalarda bulundu. İstanbul'un, İslam dünyası gençlik başkenti olarak yaklaşık 6 aydır görev yaptığını kaydeden Bakan Çağatay Kılıç, “İstanbul’un özelliği çok farklıdır. Bugün burada bir araya gelmemizin ana sebebi; birbirimize olan kardeşliğimizi bir kez daha tüm dünyaya birliğin ve beraberliğin şehir olan ve inançların bir araya geldiği İstanbul’dan tüm dünyaya göstermektir.  İnşallah Ekim ayında ev sahipliği yapacağımız Gençlik ve Spor Bakanları Konferansı da hayırlara vesile olur” diye konuştu.

“Dünya 5’ten büyüktür cümlesinin altındaki düşünceyi ve duruşu iyi anlamak gerekir”

İstanbul’da düzenlenen zirvede önemli misafirleri ağırladıklarını belirten Bakan Çağatay Kılıç, “Misafirlerimiz inşallah gelecek nesiller için harekete geçecek olan ve geleceğimizin teminatı olan gençliğimize örnek olup aynı zamanda beraber çalışarak iş birliği yaparak onları geleceğe taşırlar.  Sayın Cumhurbaşkanımızın her fırsatta dile getirdiği bir konu vardır; İslam ülkelerinin birliği ve beraberliği, Birbirine olan desteği... Özellikle de uluslararası camiada, organizasyonlarda, kurullarda  bir arada olmamız gerektiğini vurgular. Birlikte hareket etmesi, birbirine destek vermesi ve aynı yöne doğru beraberce yürümesinin ne kadar önemli olduğunu söyler. Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dile getirdiği bir söz vardır; Dünya 5’ten büyüktür. Bunun altındaki düşünceyi, duruşu iyi anlamak gerekir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

 “Burada neden bir araya geldiğimizin iyi hatırlanması gerekiyor”

Burada neden bir araya geldiklerinin iyi hatırlanması gerektiğini vurgulayan Bakan Çağatay Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:

“Neyi destekliyoruz, niçin birlikteyiz? Bunu mutlaka hatırlamamız lazım. Bizim her türlü şiddete karşı olduğumuzu söylemek yeterli değil. Bunu göstermemiz ve buna karşı mutlaka çalışmamız lazım.  Tabii ki dinimizin isminin herhangi bir şekilde terörle bağdaştırılmasını kesinlikle kabul edemeyiz.  Bunu inkar ediyoruz, reddediyoruz. Bunu kullanan insanlara da diyalog alanına zarar verdiklerini ve insanların birbirini anlamasını zorlaştırdığını söylemek istiyoruz. Çünkü bu bizim dinimizin bir suçu değil. İddia etmek bile demek istemiyorum ama eğer birileri Müslüman olduğunu söylüyorsa ve masum insanları öldürüyorsa bizim inancımızda bu çok net bir şekilde tanımlanmıştır. Bizim Peygamberimiz de bize dinimizi anlatırken ve Allah’ın bize emirlerini gönderirken, onun nasıl yaşadığını, sünnetini, onun sözlerini mutlaka hatırlamamız ve rehber olarak kullanmamız gerekmektedir. Buradaki amacı her zaman hatırlamamız gerekmektedir”

“Peygamberimizle eğer gurur duyuyorsak bunu göstermemiz gerekiyor”

“Bizler Peygamberimizden gurur duyuyoruz. Peygamberimizle eğer gurur duyuyorsak bunu göstermemiz gerekiyor” diyen Bakan Çağatay Kılıç, “Çünkü bizler Hz. Muhammed (SAV)’in ümmetiyiz. Bizler Allah’ı onun sayesinde biliyoruz, tanıyoruz. Dolayısıyla bize öğretmeye çalıştığı şeyi mutlaka almamız, öğrenmemiz gerekiyor. Yaklaşık 1400 yıl önce Yüce Peygamberimiz geldiği zaman aslında insan haklarının deklarasyonu gibi bir konuşma yapmıştı. Bizlere çok net bir şekilde birbirimizi tanımanın ne olduğunu, Allah’ı ve yaratılanları yaratandan ötürü sevdiğimizi söylediğinde bunu anlamamız ve göstermemiz gerekiyor. Bizim yüce dinimizin bazı fanatikler tarafından kullanılması ve bizim için kabul edilemez şeyler yaratmaları belki de bizim suçumuzdur. Bunlar hiç kimse tarafından kabul edilemeyecek şeylerdir. Bu nedenle bunu açık şekilde göstermeliyiz. Burada hiçbir ‘ama, eğer’ olmamalı. Bu çizgiyi net bir şekilde çizmeliyiz” dedi.

“Hiçbir şekilde fanatiklere, radikallere izin vermemeliyiz”

Müslüman olduğunu iddia eden ya da herhangi bir dinin üyesi olduğunu söyleyen insanların böyle şeyleri kabul edebileceğini kesinlikle düşünmediğini ifade eden Bakan Çağatay Kılıç, “Bu noktada bir Yahudi, bir Hristiyan ne olursa olsun eğer tek Allah’a inanıyorsak, onun öğretilerine inanıyorsak o zaman kesinlikle şu anda yapılan şeylerin yapılması mümkün değildir. Burada mutlaka sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Daha önce de birçok toplantıda bahsedildiği gibi sesimizi yükseltmeli ve kendimizi anlatmalıyız. Hiçbir şekilde fanatiklere, radikallere izin vermemeliyiz. Önümüzde durup bizim temsilcilerimiz olduklarını ya da bu inancın temsilcisi olduklarını söylemelerine kesinlikle izin vermemeliyiz. Peygamberimizle gurur duyduğumuzu, göstermeliyiz” diye konuştu.

 “Gençlere sorumluluk alanlarını açmamız gerekiyor”

Gençlerin gelecek adına büyük önem taşıdığını söyleyen Bakan Çağatay Kılıç, “Birçok gelecek liderinin sizin aranızdan çıkacağını söylemek çok net ancak şunu da yapmalıyız. Sadece söylemekle olmaz aynı zamanda bunu göstermeliyiz. Şunu net bir şekilde göstermeliyiz ki gençler önemlidir. Bizim onlara bu sorumluluğu vermemiz lazım. Bizim onlara sorumluluk alanlarını da açmamız gerekiyor. Sorumluluk almalarını sağlamamız gerekiyor. Tabii ki bu noktada adil olmak ve geleceğin gençlerde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu çok kolay öğrenilecek bir şey değil belki. Sizin çok farklı safhalardan geçmeniz gerekecek ve en sonunda bunu anlamanız gerekecek ama genç yaşta başlıyorsunuz ve hala insanları bu sürece etkileyebileceğiniz bir yaşta başlıyorsunuz. O yüzden şanslısınız” şeklinde konuştu.

 Gençlere siyasette daha fazla söz hakkı verilmesi gerektiğini ifade eden Bakan Çağatay Kılıç, daha sonra şunları kaydetti:

 “Politik dünyadan örnek veriyoruz ama örneğin bizim gençlik kollarımız sadece seçimlerde çalışan, poster taşıyan kişiler değil. Bizim gençlik kollarımız her zaman çalışan, toplantılar düzenleyen, etkileşim halinde olan kişiler. Aynı zamanda siyasi partimizin en üst tarafında temsil edilen kişilerdir. Dolayısıyla gençlik kollarımız bir şekilde kendilerini politikada temsil edebiliyorlar. Ve bu şekilde olması gerekiyor. Karar verme süreçlerine de dahil olabiliyorlar. Genç neslin fikirlerini ancak bu sayede alabilirsiniz. Gençler belli yaştaki kişilerden çok daha dinamiktir. Bazı noktalarda deneyim devreye girmekte işte o noktada tecrübeli kişilere ihtiyacımız olabilmekte. Gençleri durdurmamak gerekiyor”

“Belli yaşlardaki gençlere bazı sorumluluk vermenin geleceğe de ışık tutacağını düşünüyorum”

27 yaşındayken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çalışmaya başladığı için kendisini şanslı gördüğünü söyleyen Bakan Çağatay Kılıç, “Çok büyük bir sorumluluk altındaydım. Farklı ülkelere, şehirlere gitmek zorundaydım. Bazıları ‘bu gence mi bu arkadaşa mı göstereceğiz der gibi’ düşünebiliyordu. Belli yaşlardaki gençlere bazı sorumluluk vermenin geleceğe de ışık tutacağını düşünüyorum. Ben şanslıydım. Bu fırsatları herkese vermemiz gerekir. Bu salonda çok sayıda genç görüyorum. Karar verme sürecine dahil olma konusunda istekli görünüyorlar” dedi.

“Hz. İsa ya da Hz. Musa karikatürize edilecek olursa da bizim sesimizi çıkarmamız lazım”

Bakan Çağatay Kılıç, ifade özgürlüğü adı altında yabancı ülkelerde İslam’a ve Hz. Peygamber’e hakaret edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Bir ülkede, isim vermek istemiyorum, konuşma özgürlüğü altında Hz. Peygamberimize hakaret ediliyorsa bunun neresi demokrasi, neresi fikir özgürlüğüdür. Bunlar hep tartışılan şeyler. İnşallah bunları da bir gün konuşabileceğiz. Demokrasi sadece İslam ile çatışma halinde olan bir şey değildir. İfade özgürlüğü Hz. Peygamberimizin öğretilerine ya da İslam’a karşı değildir. Bizim değerlerimizi mutlaka korumamız lazım. Bu, düşüncülerimizi zorla kabul ettirmek değildir tabi ki ama, bizim değerlerimizi haklarımızı koruma, görevimiz, hakkımız var. Bütün bu çalışmalarımızda sesimizi mutlaka duyurmamız lazım. Bunun kesinlikle ifade özgürlüğü ile alakası yok. Aynı kişiler, Hz. İsa ya da Hz. Musa’yı bu şekilde karikatürize edecek olursa da yine bizim sesimizi çıkarmamız lazım. Çünkü onlar da bizim Peygamberimizdir. Biz onlara da inanıyoruz. O bizim inancımızın temelidir. Bu tarz kabul edilemeyecek şeyleri yapacak olurlarsa tabi ki bu onların meselesi ama bizim sesimizi çıkarmamız lazım. Eğer bizim Peygamberimize bu tarz bir yakıştırma yaparlarsa, o artık bizim meselemizdir. Bunu dünyaya mutlaka göstermemiz lazım” diye konuştu. 

“Basın özgürlüğü insanlara hakaret etmek, yalan atmak değildir”

İfade özgürlüğünün de sınırları olduğunu ifade eden Bakan Çağatay Kılıç, “İfade özgürlüğü; fikirlerimizi ifade etmek, herkes veya her şey için yapılabilecek bir şey değildir. Bunun da önünde bazı sınırlar vardır. Tabi bunu bazen kabul etmeyeceklerdir. Ama sınırlar, medeniyetlerin düşünceleri, görüşleridir. Bizim buna çok dikkatli bir şekilde bakmamız gerekiyor. Biz direk ayağa kalkıp istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz diyemeyiz. Bu ifade özgürlüğü değildir. Basın özgürlüğü… Evet, basının özgür olması gerekir. Ne için; haber vermek için. Basın özgürlüğü insanlara hakaret etmek, yalan atmak değildir. Onların inandırıcılığını düşürmek değildir. Eğer çıkıp da kabul edilemez şeyler söylerseniz o zaman bunun doğru olmadığını söyleme hakkımız vardır. Peki, neden ifade şu kuruluşlar ya da medya için vardır diyebilir misiniz? Bu noktadan bakacak olursanız, benim ifade özgürlüğümün de aynı anlayış altında korunması gerekir. O zaman ben de sesimi çıkarmalıyım. Bazı medya grupları çok farklı algı yaratmaya çalışıyorlar. Ortaya çıkıp da bizim dinimiz hakkında kötü şeyler söylemeye hakkınız yok. İslam’ın adında barış var. Hz. Peygamberimiz bizlere nasıl birlikte yaşabileceğimizi, birbirimize nasıl saygı duyacağımızı öğretiyor. Bizler de bu değerlerle birlikte yaşamak istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Ölen de öldüren de Allah-u Ekber diyor. Burada bir hata var. Bunu mutlaka düzeltmemiz gerekir”

Suriye ve Irak gibi Müslüman ülkelerde yaşananlara seyirci kalınmaması gerektiğini kaydeden Bakan Çağatay Kılıç,  sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabi kendimizi de eleştirmeliyiz. Suriye ve Irak’ta sorunlar var. Bu ülkeler Müslüman ülkeler. Bizim bu noktada kendimizi eleştirmemiz gerekir. Başka bir ülkenin gelip de bu sorunları çözmesini bekleyemezsiniz. Bunu kendimiz yapmalıyız. Suriye’de şu ana kadar 400 binden fazla masum insan öldürüldü. Bizim Cumhurbaşkanımızın verdiği örneğe bakacak olursak ölen de öldüren de Allah-u Ekber diyor. Burada bir hata var. Bunu mutlaka düzeltmemiz gerekir. Bunun üzerinde çalışmalıyız. Hepimizin insan olarak sorumluluklarımız var. Bunu çözmemiz gerekiyor. Bir diktatörü, zalimi durdurmamız gerekiyor. Türkiye şu anda 2,5 milyon Suriyeli göçmene ev sahipliği yapıyor. Dün Urfa’daydık. Orada 400 binden fazla Suriyeli bulunuyor. Hepsi bizim misafirimiz ama evlerine dönmek istiyorlar. Onlara bu fırsatı vermemiz gerekir. Filistin'den gelen kardeşlerimizin sorunları bizim sorunumuzdur. Bunları çözmemiz gerekir. Değerli Filistinli kardeşlerim, onların sorunları yani sizlerin sorunları bizim sorunumuzdur. Bunları kısa sürede çözmemiz gerekir. Bizim omuz omuza ve el ele vermemiz gerekir. Aksi takdirde, Müslüman olmanın ne anlamı vardır. Bu coğrafya, Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu ve 1.400 yıllık İslam’ı bizim atalarımız bu şehirde şunu söylemişlerdi; ‘İnancınızdan dolayı bir ülkeden kovuluyorsanız, gelin bizim şehirlerimizde yaşayın’."

“Bizim medeniyetimiz barışı öğreten bir medeniyettir”

Barışı öğreten bir medeniyetten geldiklerini ifade eden Bakan Çağatay Kılıç, “Herkes için Barış, sadece Müslümanları kapsayan bir barıştan söz etmiyorum. Bütün insanlık için. Bizim inancımızda Cihad içimizdedir. Kendimizi daha iyi bir Müslüman yapabilmek ve kendimizi daha iyi bir inanan yapmak içindir. Çünkü Kuran’da da söylendiği gibi, kendinize güvenmemiz ve inanmanız gerekmektedir. Cihad bazı medya gruplarının çizmeye çalıştığı şey değildir sadece. Bazı kabul edilemez şeylerle belirtmeye çalıştıkları şey değildir. Cihad, bizim inancımıza göre kutsal bir şeydir. Cihad, daha iyi bir insan olma mücadelesidir. Cihad, bizlerin gurur bir şeydir. Aynen, dinimizden ve Peygamber Efendimizden duyduğumuz gibi. Bunu anlatmak zorundayız. Eğer bunu doğru şekilde anlatamazsak bizler, başkaları başka şekillerde gösterirler” dedi.

 “Herkes kendi inancıyla yaşayabilir”

Dünyanın fetih kelimesini iyi anlaması gerektiğini vurgulayan Bakan Çağatay Kılıç, “Bu muhteşem İstanbul şehri ki; Peygamber Efendimizin de rüyası olduğu bir şehirdir. 1453 yılında fetih edilmiştir. Belirttiğim gibi Peygamber Efendimizin rüyası olan şehirdir ve büyük bir hayaliydi. Fatih Sultan Mehmet Han bu şehre girdiğinde; ‘Herkes kendi inancıyla yaşayabilir’ demiştir. Bu yaklaşık 500 yıl önce olan bir şeydi. Kendimizi ve tarihimizi anlatırken ya da bu büyük medeniyetten söz ederken gurur duymamızı gerektirecek çok şey vardır. Örneğin tıp, matematikte ve astronomi gibi alanlarda bizlerin gurur duyması gerekmektedir. Bu topraklar, bu coğrafya insanlığa çok şeyler vermiştir. Bizim bütün bunları Dünya’ya daha iyi anlatmamız gerekmektedir” diye konuştu.

“Azerbaycan’ın Karadağ’da vermiş olduğu mücadelede yanlarında olduğumuzu belirtmek isterim”

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerilime de değinen Bakan Çağatay Kılıç, “Sayın Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanı Azad Rehimov, sizlerin Karadağ’da vermiş olduğunuz mücadelenin yanında olduğumuzu belirtmek isterim. Ülkemizdeki tüm vatandaşlarımız, buna gençlerimizde dâhildir ki; vermiş oldunuz bu mücadelenin farkındadırlar. Ülkem adına, her zaman yanınızda olduğumuzu belirtmek isterim” ifadelerini kullandı.

“Bütün terör örgütlerinin karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güç ve kuvveti açıkça ortadadır”

Bütün terör örgütlerinin karşısında olduklarını kaydeden Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güç ve kuvveti açıkça ortadadır. Biz bu ülkede, birlik ve beraberliğin ve kardeşliğin tesisi için her zaman aynı noktadayız ve her zaman gücümüz, kuvvetimiz yerindedir. Sayın Başbakanımızın dile getirmiş olduğu gibi; ‘devletin şefkati de, devletin gücü de yeri geldiği zaman gösterilir. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında 14-15 Nisan tarihlerinde İstanbul’da yapılacak olan 13. İslam Zirvesi Toplantısının da hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”

​                ​                ​                ​                ​

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİYASET Haberleri