Bir söyleşide bugünkü gençler anlatılıyordu ve herkes bir şeyler söylüyordu; "Eskiden gençler sabahlara kadar oturur Türkiye'yi kurtarmaya çalışırlardı, oysa şimdikiler kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar" gibilerden konuşmalar. Benzer konuşmalara kulak verirsek "Ne olacak bu memleketin hali!" diyenlerin yine çoğunlukta olduğunu görüyoruz. "Eskiden Gençler ya koyu sağcı ya koyu solcu olurdu ama düşündükleri hep Türkiye'ydi ve Ülke meseleleriydi." diyenlerimiz, "asıl dertleri Devrim yapmak ve Türkiye'yi değiştirmek, halkımız için kötü giden şeylere dur demekti" diye konuşanlarımız,"Eskiden gençler apolitik değildi " , "12 eylül bunların üzerinden silindir gibi geçti" gibi sözleri sarfedenlerimiz de çoğunluktaydı.
Şimdi o gençlerin olmadığını her fırsatta söyleyerek zamane gençlerinin ülke sorunlarına duyarsız kaldığını, sokakta neler olduğundan Ergenekon'dan, Pkk teröründen, Hükümetin dış ve iç politikalarındaki tehlikeli gidişinden, yargının Referandum oyunuyla, yürütmenin eline geçtiğinden, gerçek Demokrasi'nin sandıkta alınan oyların yoğunluğuyla ölçülemeyeceğinden, gerçek Demokrasinin tüm toplumun mutluluğunu hedeflediğinden haberleri olmadığını vs. sürekli iddia ettik.
Bilhassa babadan zengin olanların iyice vahim durumda olduğunu Burjuva çocukları olarak zaten ellerinde ve dizlerinde ve de; kulaklarında yeni teknolojinin getirdiği aletler,cep telefonları, ipodlar, bilgisayarlar, kulaklıklı müzik aletleriyle sanal alemde olduklarını kimseyi tınmadıklarını sanıyorduk veya öyle biliyorduk. Bu aletlerin başında "deve kuşu" misali "kafalarını kuma gömüyorlar" diyenlerimiz az değildi.
Fakat yeni nesil gençlik için yanılmışız?! Onlar hiç de apolitik değilmiş!
Nerden, nasıl anladığıma gelince; bizler, onlar hakkında olumsuz konuşurken, kabuğumuza çekilmiş, eski günlerden ve geçmişteki mücadelelerimizden, başaramadığımız devrimlerden söz ederken, ideallerimizin hayaliyle gençlerden uzak kalırken, çağın koşullarında tekelci sömürgen sermayenin çığ gibi büyümesi bizleri yıldırırken, Onlar enerjileriyle farkındalıklarıyla, bilgileriyle, çağdaş donanımlarıyla dimdik ayaktaydılar.
Gençlerle nasıl diyalog kuracağımızı öğrenemedik aslında, bizler pratikte eski yöntemlerimizde kaldık. Gençleri önce internetlerden uzak tuttuk ;başaramadık, gençler bir şekilde onlara ulaştı ve kopmadılar. İyi de yapmışlar!
"Gezi Parkı Direnişi"nin bize öğrettiği en önemli şey; gençlerimiz hakkında yanıldığımızdır. Onların, dünyadaki gelişmelere ve ülkemizde yaşanan sorunlara duyarsız kalmadığı, zamanı ve yeri geldiğinde nasıl tepki koyacaklarını, insiyatifi nasıl ele alacaklarını bildiklerini gördük. Atatürk'ün Cumhuriyet'in geleceğini neden, gençlere bıraktığının bilinci içinde olduklarını onurla gözlemledik. Bir Başbakan'ın "ayyaş ve üçbeş çapulcu" benzeri, çirkin sözlerinin gericiliğin alameti olduğunu, ve gençlerin buna göz yummayacaklarını anladık. Gençler, daha birçok şeyi anlamamızı sağlarken İktidara da anlaması için mesajlar verdiğini gördük. Fakat Tayyip Erdoğan'a biraz daha anlatmak gerektiği ortadadır. Bu bağlamda da, gençlerden kopmamamız ve gençlerle diyaloğ eksikliğimizi gidermemiz gerektiğini anladık.
Abdullah Cömert gibi gençlerin, boş yere ölmediğini, İnsanlık için "onur direnişi" yaptıklarını gördük. Ve daha çok şeyi öğrendik ve öğreniyoruz. Nasıl mı? ; Gezi Parkı Direnişi'nde, Gençlerle yan yana yürüyerek, onlarla diyalog kurarak!" Bu bir Demokratik Eylemdir ! "Demokratik eyleme can kurban" diyenlere çağrıdır. Saygılarımla.