Genel sağlık sigortası nedir?

SSGSS" DE;GENEL SAĞLIK SİGORTASI NEDİR? NASIL İŞLEYECEK?
GSS"nin dünya örneklerinden bilinen en önemli sorunu söylemin aksine, nüfusun tamamını kapsayamamasıdır.
GSS"nin 60. maddesine göre Genel Sağlık Sigortalısı sayılanlar;
• Tüm vatandaşlar,
• Türkiye"de 1 yıldan fazla ikamet eden yabancılar,
• Vatansız sığınmacılar,
• 18 yaş altı çocuklar koşulsuz olarak GSS kapsamındadırlar. Buna göre
Türkiye"de yaşayanlardan vatani görevini yapan er ve erbaşlar ile yabancı ülke sigortalısı olanlar dışında herkes sisteme dahildir. Buraya kadar her şey gayet iyi. Ancak;
• İşsizlik sigortasından yararlanamayan milyonlarca işsizin,
• Sayıları milyonları bulan kayıt dışı sektörde çalışanların,
• Prim ödeyemeyen esnaf ve sanatkarların,
• Prim ödeyemeyen çiftçilerin,
• 18 yaşını bitirip anne- babasının sağlık sigortasından faydalanamayacak ve çalışmayan kız çocuklarının,
• Aile içinde kişi başına düşen aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olup da prim ödeyemeyecek yurttaşların kanun kapsamında tanımlanmamış olmasının bir açıklaması olmalıydı.
Buna göre nüfusun önemli bir kısmının adı “ Genel” olan GSS dışında kalması ihtimal dahilindedir.  O zaman adı Genel Sağlık Sigortası olan GSS"nin kapsadığı, nüfus açısından “SSS”ye (sınırlı sağlık sigortası) dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır.
GSS Nasıl İşleyecek?
 GSS kapsamındaki kişiler asgari ücret ( 638.7 YTL.) ile asgari ücretin 6,5 katı ( 4.151 YTL) arasındaki gelirlerinin % 12.5"i oranında GSS primi ödeyeceklerdir.  Bu primin %5"i sigortalı, % 7.5"ni işveren ödeyecek. Sadece GSS primi ödeyenlerde ise oran %12 olacaktır. Bugün yeşil kartlı olup, aile içi geliri asgari ücretin üçte birinden az olanların primini devlet ödeyecek. Geliri asgari ücretin üçte birinden fazla, yani bugünkü rakamlarla 212.9 ile 638.7 YTL. arasında olanlar 25.5 YTL. 638.7 ile 1277 YTL. arasında olanlar 76.6 YTL. 1277 YTL.den fazla olanlar ise153.2 YTL. GSS primi ödeyecektir.
Temel Teminat Paketi..
GSS kapsamında olmak sağlık hizmetlerinin tamamından yararlanmaya yetmeyecek. Çünkü temel teminat paketi nedeniyle bazı sağlık hizmetlerinin bedeli kurum tarafından ödenmeyecektir. Dolayısıyla vatandaşlar GSS kapsamında olsalar bile cepten ödeme yapmak zorundadırlar. Buna göre ödeme gücü olmayan yoksullar ise sağlık hizmetinden mahrum kalacaklardır. SSGSS, Anayasanın 63. maddesinin 2. fıkrası “Kurum finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleriyle (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, usul esaslarını Sağlık Bakanlığı"nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir” AKP hükümetinin 2003 yılındaki “Sağlıkta Dönüşüm” programında  da  sağlık hizmetlerinde temel teminat paketi belirlenecektir. Zorunlu Genel sağlık Sigortasının kapsadığı temel teminat paketine ilave olarak hizmet almak isteyenler özel sigorta yaptırabilecek ve hizmetlerini bu özel sigorta aracılığıyla alabileceklerdir. Kanunda geniş olarak tanımlanmış olan telem teminat paketi Sosyal Güvenlik Kurumunun yetkisindedir. Çoğunluğu hükümet tarafından atananlardan oluşan kurum yönetiminin mali gerekçelerle bu yetkiyi kullanması GSS"yi ASS"ye ( Asgari Sağlık Sigortasına) dönüştürecektir.  Nitekim Nisan 2008 "de TBMM"den geçirilen 5754 sayılı kanunla SSGSS"nin 98. maddesine şu fıkra eklendi.  “ Yıllık veya daha uzun süreli tamamlayıcı veya destekleyici özel sağlık sigortalarına ilişkin usul ve esaslar, kurumun uygun görüşü alınarak hazine müsteşarlığınca belirlenir.”  Bunun anlamı GSS"li olmanın her türlü sağlık hizmetine ulaşmak için yeterli olmayacağıdır.  Böylece GSS  kapsamında olanların ayrıca “ tamamlayıcı ve destekleyici ” ÖSS ( Özel sağlık sigortası) yaptırması gerekiyor.
Öğretim Üyesi Farkı
Sosyal Güvenlik mevzuatımıza ilk kez “ öğrenim üyesi farkı” girecek. Tıp Fakültelerine başvuracak GSS"li hastalar, tavanı kurumlar tarafından belirlenecek ek bir ödemeyi de yapmak zorunda kalacaklar.
Bu düzenlemeyi savunanlar “eğer hasta sağlık ocağındaki uzman doktora muayene olmak istemez de, Tıp Fakültesi hastanesindeki profesöre muayene ve tedavi olmayı seçiyorsa bedelini de ödemeli” şeklinde açıklama yapıyorlar.
Peki sağlık sorunu müracaat ettiği sağlık ocağı veya devlet hastanesinde çözülemediği için fakülte hastanesine giden Lösemili çocuğun suçu ne ki, ailesi ek ödeme yapsın.
Hastane m? Yoksa Otel mi?
En çok merak edilen konuların başında GSS yürürlüğe girdiğinde, cepten ödeme yapmak zorunda kalınıp kalınmayacağıdır. Bakanlığın “ 50 soruda Sosyal Güvenlik Reformu” broşüründe söyle bir açıklama yapılmamaktadır. “ Genel Sağlık Sigortası ile birlikte sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru değil. Tüm vatandaşlar Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanacaktır. Ancak daha önce olduğu gibi ayakta tedavide kullanılan ilaç ve ortez - protezlerde %10 ile % 20 arasında katkı payı alınacaktır.  Bu açıklamaya göre,  bu güne kadar SSK, BAĞ-KUR ve ES"da ne kadar katılım payı alınıyordu ise, GSS ile de aynı oranda katılım payı alınacaktır.  Oysa durum hiçte böyle değildir. bundan sonra sigortalılar daha önce olmayan yeni katılım payları da ödeyeceklerdir.  Bu ödemelerden biri de kurumca belirlenen standartların üstündeki talepleri karşılayan otelcilik hizmeti için yapılacak ödemedir. Sigortalı hastalar,  kurumun belirlediği standardın üzerinde otelcilik hizmeti istedikleri taktirde belirlenen ücretin üç katını cebinden ödeyeceklerdir. 
GSS savunucuları bunu “ Lüks hizmet isteyen bedelini ödemeli” şeklinde açıklıyorlar.  Peki acaba lüks hizmet denen şey ne olabilir? Isıtma, aydınlatma, temizlik ve güvenlik hizmetleri doğal olarak her hastanede verilmesi gereken zorunlu hizmetlerdir.  Geriye kalan tek şey, odalardaki yatak sayılarıdır. Eğer sosyal güvenlik kurumu 4 kişilik bir oda için ödeme yapmayı standart olarak belirler ve hasta daha az yatak bulunan bir odada kalmak isterse bunun için ekstra ödeme yapacak.  SSGSS kanununun mantığına göre kalp krizi geçiren bir hastanın, içinde banyo, tuvalet, küçük bir televizyon ve buzdolabı bulunan iki veya tek yataklı bir odada kalmak istemesi ancak lüks olabilir. Lüksü isteyende bedelini ödemelidir. Standart dışı bir başka hizmette yemek olabilir. Elbette zengin ile yoksulun hastanede aynı yemekleri yemeleri doğru değildir. parası olan lüks beslenebilecek.  Kurum neden bedelini alarak bu hizmeti sunmasın ki!  Bunun anlamı, parası olanla olmayanın ayrı tutulmasıdır. Yani devlet bundan sonra yurttaşlarına cüzdanlarındaki liralar kadar değer verecektir.
Özel Sağlık Kurumlarına Üç Kat Daha Fazla Ödeme..
5510 sayılı kanunun 73. maddesinde yer alan bir düzenlemeye göre sözleşmeli özel sağlık kurumları hayati öneme sahip olmayan ve alternatif tedavileri bulunan istisnai sağlık hizmetleri için isterlerse hastalardan belirlenen fiyatın üç katına kadar ücret alabilecekler. ”  hiçbir tıp kitabında yer almayan bu düzenlemenin bilimsel dayanağı da yoktur. GSS savunucularının verdikleri örnek oldukça ilginçtir.  Eğer bir sigortalı safra kesesi ameliyatı olacaksa ve açık metot yerine kapalı ( laparoskopik ) metodu tercih ediyorsa elbette parasını ödemelidir.  Yani eğer hasta acısız, kansız ameliyat olmak istiyorsa % 300 ilave ödeme yapmalıdır. Bunun anlamı; sigortalı hastalara yeni bir ilave getirilmesidir.  Çünkü şimdiye kadar  SSK, BAĞ-KUR ve ES sigortalılarından özel sağlık kurumlarına giden hastalar hiçbir ödeme yapmadan sağlık hizmeti alabiliyorlardı.
Peki Yeni Sistemden Kim Karlı Çıkacak?
Hiç kuşkusuz bütün ödemeler dikkate alındığında GSS"den karlı çıkacak olanlar özel hastane patronları olacaklardır.  Şimdiden kazanıyorlar zaten. 6 yıllık AKP iktidarında özel sağlık sektörüne özel yatırımlar hızla arttı. Özellikle iktidara yakın olanlar Türkiye"nin dört bir yanında sağlık alanına yatırım yapıyorlar.  Sağlık Bakanlığı yetkilileri, özel hastanelerin ve sağlık kurumlarının artarak piyasaya girmelerinin rekabeti, rekabetin ise kaliteyi arttıracağını savunuyorlar. Kamu ve özel sağlık kurumlarının rekabeti, sonucu baştan belli olan bir yarıştır.  Özel hastaneler her zaman pastanın kremasını tercih ederler ve kar oranı düşük, külfetli, zahmetli tıbbi işlemlerden uzak dururlar.  Özel durumlar hariç, kronik, riskli ve yoksul hastaları kabul etmezler. Mümkün olduğunca basit, hızlı kazançlı işleri ve varlıklı müşterileri tercih ederler. Ayrıca bir Kamu sağlık kurumunun karşısındaki özel sağlık kurumunun pazarlama stratejisiyle yarışabilmesi mümkün değildir.  üstelik, Kamu sağlık sektörü ne kadar piyasaya uyumlu hale getirilirse, getirilsin sonuçta toplumun yararını gözetmek zorundadır. İşte tamda burada sevgili yurdum insanı artık çıkın kabuğunuzdan da biz daha ölmedik deme gücünü gösterin….Mehmet Özdemir