Konu hakkında öncelikli olarak açıklama yapan, Tabipler Odası Başkanı Cem Şahan, Genetik Yapısı Değiştirilmiş (GDO) ürünlerin halk sağlığını tehdit etiğini ve bu ürünlerin öncelikle insan vücudunda kısırlık ve böbrek yetmezliğine neden oldu ifade ederken, GDO'lu ürünlerin oluşturduğu sağlık risklerini doğrulayan bilimsel araştırmalara ise her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor.
FRANKEŞTAYN GIDA
Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor.
Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme,yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen önce bulunduğucanlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor.Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor. Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates, balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkıyor. Genetiği değiştirlmiş ürünler hakkında basına açıklama yapan Şahan,"Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine dair yönetmelik', 26 Ekim 2009'da resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi" diyerek yeni GDO yönetmeliğinin halk sağlığı, tarım üretimi ve biyolojik çeşitlilik açısından önemli riskleri beraberinde getirdiğini dile getirdi.
YASA ÇIKMADAN YÖNETMELİK ÇIKTI
Vatandaşın karşı karşıya olduğu tehlike hakkında açıklama yapan bir diğer isimde Samsun Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prf.Dr.Zeki Acar oldu. Acar, geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalardan elde edilen ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine ilişkin yönetmeliğinin "hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından bir yanlışlık" olduğunu belirtti. Acar, Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Ziraat Mühendisleri binasında yaptığı açıklamada, biyogüvenlik yasası çıkarılmadan GDO yönetmeliği çıkarılmasını eleştirdi. Bakanlar Kurulu'na sunulan Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı'nın yeni yasama döneminde Meclis'e geleceğini ifade eden Acar, "Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Meclis'e geldiğinde, konu kamuoyu önünde tartışılacak ve halkın tepkisini çekecek. Yönetmelik ile GDO'ların ülkeye girişine meşruluk kazandırıldı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın söz konusu düzenlemeyle, sanki bu ürünlerin ticareti yasaklanmış gibi bir algı oluşturup kamuoyunu yanıltıyor. GDO'lar konusunda önceden yaptığımız çalışmalar haricinde yakın zamanda da çalışmalarımız olacak" şeklinde konuşan Acar, halkın yüzde 90'nın bu ürünlerin ülkeye girişine karşı olduğunu, demokratik bir ülkede yasa ve düzenlemeler çıkarılırken halkın isteklerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
'800 ÇEŞİT GDO'LU ÜRÜN MASAMIZA GELİYOR'
Acar, Türkiye`de kapıların GDO`ya açık olduğunu söyleyerek, şunları dile getirdi: "GDO`lu üretimin yüzde 99`unu ABD, Arjantin, Kanada ve Çin yapıyor. Türkiye, GDO`lu üretimin yüzde 90`ından fazlasını oluşturan 4 ana ürün olan pamuk, soya, kanola ve mısırda ithalat yapıyor. İthalatın yapıldığı ülkeler ise ABD ve Arjantin. İthalat için , ithalatçı bir firmanın "İthal ettiğim hammaddede GDO yok"demesi yeterli sayılıyor. Türkiye`ye 2003 yılında 1.8 milyon ton mısır ve 900 bin ton soya ithal edildi. 2005 yılında bu rakam soyada 1.2 milyon tona çıktı. Bunlar ABD ve Arjantin`den geldi. Bugün mısırdan ve soyadan üretilen 800 çeşit GDO barındıran ürün, tüketici sofrasına giriyor. Bisküvi, kraker, puding, bitkisel yağ, bebek maması, çikolata ve gofret gibi pek çok gıda ürününde GDO olmasına rağmen, tüketicinin bundan haberi olmuyor."`
'BÖBREK YETERSİZLİĞİ VE KISIRLIĞA YOL AÇIYOR'
GDO'ların üretimin aşamasında yapılan her bir değişiklik için, 8 farklı kimyasal madde kullanıldığını belirten Acar, vücut tarafından sindirilemeyen söz konusu bu ürünlerin böbrek yetersizliği ve kısırlığa yol açtığını ifade etti. Yemek yapmakta kullanılan margarinin içindeki zararlı asitlerin, yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmasının ardından, margarin yapımında bu maddelerinin artık kullanılmadığını kaydeden Acar, "GDO'lu ürünler üçüncü nesilleri etkiliyor. Bunlardan vazgeçmek için margarinde olduğu gibi bir 100 sene daha mı bekleyeceğiz" diyerek söz konusu ürünlere ilişkin önlem alınması gerektiğini vurguladı.
BİR AN ÖNCE TEDBİR ALINMALI
GDO'lu ürünlerin insan sağlığına olan büyük zararları hakkında açıklama yapan Tabip odası Başkanı Şahan ise,GDO'ların insan ve hayvan sağlığı üzerinde; alerjik reaksiyonlar, ani ölüm, antibiyotiklere dayanıklılık ve transfer edilen genlerin insan veya hayvan bünyesindeki bakterilerle birleşme ihtimalinin mevcut olduğunu söyleyen Şahan, uzun süredir tartışmalara konu olan GDO'lu ürünlerin insan sağlığı ve çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerine karşı tedbir alınması gerektiğine işaret etti. Pamuk, soya, mısır ve kozla gibi GDO'lu bitkilerin doğrudan ve dolaylı olarak kanserojen etkisinin olabileceği konusunda bir çok bilimsel araştırma olduğunu vurgulayan Şahan, bu bitki çeşitlerinde kullanılan bazı kimyasal maddelerin doğrudan kanser yapıcı olduklarının altını çizdi. Şahan, Samsun Tabip Odası olarak bu konuda farkındalık yaratacak her türlü çabayı destekleyeceklerini sözlerine ekledi.
Zekeriya FIRAT- Ercan ÜSLÜ