GERÇEKLERDEN RAHATSIZ OLANLARIN...

Adnan Bahadır

GERÇEKLERDEN RAHATSIZ OLANLARIN DEBELENMELERİNE GEREK YOK

Dün  yazmış  olduğum  yazı ve  yaptığımız manşet haberi ile  ilgili  bir  hayli  rahatsız  olanlar olmuş ki  bir  kısmı  beni aradı. Bu  insanlar  hala  daha  ülke  gerçeklerini  ve globalleşen  dünyada derebeyliğin, kırk  haramiliğin, mafyalaşmanın  bittiğini  hala  daha kabul  etmeyenler  eski  tas eski hamam  düzenlerini  devam ettirmenin  mücadelesini  veriyorlar.  Hayatım  boyunca  Allah'a  kulluk  etmenin dışında ne paraya, ne makama, ne de güce boyun eğmedim, muhatabım kim olursa olsun bu böyledir. Ancak çok güçsüz, çok zayıf insanların haklı davalarındaki mücadeleleri karşısında onlara saygı duydum, hatta gıpta ettim.

            Dünkü yazımda 30 yıl önce Of'ta yaşadığım olayları anlatırken istifa eden Oktay Saral'ın yerine geçen arkadaşın aciz olduğunu yazdığımdan bazıları  rahatsızlık duymuş. Yanlış olan bir şeyi yazınca ondan rahatsız olmaya gerek yok, velev ki bu yanlışı babam yapsın fark etmez. Saral ailesinden çok sevdiğim, çok değer verdiğim insanlar var, örneğin terzi Temel ağabey o ailenin evliyasıdır, Oktay Saral bana göre milletvekili olması gereken bir arkadaştır, hatta listeye  girmesi  halinde bizzat gidip destek olmayı düşünüyorum, ancak yerine gelen arkadaş lise mezunu çiçekçilik yapan bir arkadaş böyle bir insanın Of ilçesinde Belediye Başkanlığı yapması bana göre fevkalade yanlıştır, isterse kızsınlar, isterse darılsınlar, isterse farklı düşünsünler beni hiç ilgilendirmez. Bana göre belediye başkanı olacak kişinin en az üniversite mezunu, liderlik vasfı olan, şehrin kanaat önderi sayılacak kişilerden olmalı.

            İnsanlar yanlış yapınca hata  olmuyor  ama bu yanlışları  yazanlar  en büyük  günahı işlemiş gibi  algılanıyor. Benim umurumda değil ancak  insanlar  bir şey  yaptıklarında  düşünmezler ki  bunu bir gün toplum öğrenir de  perişan olurum. Bir işi  yapmak  kolay  ama temizlemek çok zordur. Gelelim başkalarına  farz olup, bana haram olabilen konulara. Malumunuz cenaze namazı farzı kifaye bir namazdır, bir kısım Müslümanların kılması ile diğerlerinin üzerinden sakıt olan bir ibadettir. İnsanların en zor günleri bu günler olup eş, dost ve akrabalarını bu acı günlerinde yanlarında görmek isterler.

            Düğün, cenaze, hastalık anında  insanın  dostlarını  yanında  görmek  istemesi  hem insani  açıdan,  hem de İslami açıdan  bir  gereksinimdir. Ancak  bu  ziyaretler  veya  birliktelikler  samimi olmaz ise riyakarlık olmuş olur. Gerek siyaset  yapanlar, gerekse  topluma  mal olmuş  insanlar  bu tür  merasimlerde  herkesin  görmek  istediği insanlardır. Bu  insanlar  bu  tür  merasimlere gitmeyi  bir anlamda kendilerini  mecbur  hissettiklerinden  isteseler de istemeseler de iştirak etmek zorunda kalırlar. Medresei Yusufiyye'ye girinceye kadar ben de böyle düşünenlerden idim, her gelen davete gitmeye çalışırdım, şayet gidemez isem hediyemi gönderip, mazeret beyan ederdim. Ne zaman ki Medresei Yusufiyye ile tanıştım ondan sonra  olaylara bakışım değişti. İnsanların ne kadar riyakar, ne kadar iki yüzlü, ne kadar gösteriş meraklısı olduklarını görünce aklım başına geldi. Bu da dünkü yazımda ifade ettiğim gibi bana tecrübe oldu.

            Peki şimdi ne yapıyorsun derseniz önce gelen davetiye sahibinin sıkıntılı günümde bana bir geçmiş olsun deyip, demediğine bakıyorum,  şayet dememişse davetine katılmıyorum. Yok adam gariban ise hiç bir değerlendirme yapmaksızın davetine icabet etmek zorunda olduğumu düşünüp merasime katılıyorum. Sizin anlayacağınız başkalarına farz olan benden sakıt oluyor bazen de bana haram olabiliyor. Neden haram olabiliyor derseniz davet sahibi veya cenaze sahibi kriterlerime uymadığı halde merasimine katılmamın bana haram olduğunu düşündüğümden iştirak etmiyorum.

            Belki bu yaptığım uygulama  sizlere doğru gelmeyecektir, ancak  bana göre adetullah  bu  olmalı. Yüce rabbimiz kendisine bir adım yanaşana on adım yanaşacağını beyan ediyorsa biz kulların da bu adetullaha uymamız gerektiğini düşünmekteyim. Şayet böyle davranırsak herkes kendine gelir kanaatindeyim. Aksi davranışlar  toplumu yalama yapar.

            Günümüz merasimlerine  katıldığımızda gözümüze  çarpan  en önemli husus  merasim sahibinin gücüne  göre gelen cemaattir, bu konu  herkes tarafından konuşulmakta  ancak  uygulamaya  gelindiğinde aynı duruma devam edilmektedir. Hangi işi yaparsak yapalım Allah rızası için değil de gösteriş veya hatır için gidiliyor ise bana haramdır vesselam. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.