GEZ GÖZ ARPACIK!
Geçtiğimiz günlerde televizyonda bir evlilik töreni izlemiştim. Ve bu evlilik pek mutlu bitmiyordu.
"Evlilik hadisesi gerçekleştiğinde bir çok konu/olay sonradan sorun olarak karşınıza çıkacak" derlerdi de inanmazdım.
"Evliliği negatif karşılayanları deli diye adlandıranlar varmış" diyordu program sunucusu(!)
Evet konumuz evlilik!... İnsanın evlenebilmesi için içerisinde, kalbinde ve bilincinde üç madde bulundurması gerekiyor.
Bu maddeler güven, cesaret ve "doğru" sosyal çevre(ler)dir. Etrafınıza bir bakın bakalım!
Eğer yapmacık bir toplumun içerisinde bulunuyorsanız zor olabilir!
Ama o zorluklar düşüncelerle aşılabilir, yumuşatılabilir (aklımızı sabit tutalım).
Toplumsal dayanışma meydana gelebiliyor kadınlarda ve erkeklerde.
Bir erkek kadını veya bir kadın erkeği aldattığında, "hepiniz aynısınız" deniyor, kuşkular ve şüpheler artmaya başlıyor.
Olmaması gereken sorunların doğmasıyla birlikte bir de güzel hayallerin içerisine "hayali" yani ihanet senaryoları yerleşebiliyor.
Şüphelerin yanında bir de yargılamalar, kavgalar ve tehditler yer almaya başlıyor.
Sonra bilinen ve artık nostalji dediğimiz "aradığım sevgiyi bulamamışım meğer" cümlesi çıkıyor ortaya. Gel de deli olma!
Boşanan insanların kendileriyle barışık olmadığını düşünüyorum yani ister istemez.
Anlaşamayan insanların sosyal çevre içerisinde bulunmaya hakları da yoktur bir bakıma.
Bu tür çevreler bilgi paylaşım merkezleridir çünkü. Hayatın "göster kendini" programıdır.
Bu tür çevreleri mutlu bir düzene muhtaç olan insanlardan çalıyorlar. Anlayış ve anlam nerede kaldı?
Halbuki anlaşmayı, kardeşçe yaşamayı ve temelleri doğru atılmış bir yuvayı isteyenlerin sayısı oldukça fazla.
"Bu insanlar neden yenik düşüyorlar peki" diyecekseniz şöyle anlatayım:
"Gözlem yapıyorlar" ve özendirici yani ilham alabilecekleri bir çevreye sahip olmadıklarını görüyorlar.
İyi bir çevreyi kötü bir çevre yok eder yani iyiler kadar kötüler varsa eşit oranda dayanışma mevcuttur.
Bir insan evladı yenik düşmez, düşemez bu gibi konularda!
"Sen neden evlenmiyorsun" sorusuna nedense "evlendirmeye özendiren mutlu aileler bulunmuyor çevremde, boşanan boşanana" diye
cevap verdiğim sık olmuştur. Pek ciddiye almayın ama. Ben bu konuda kendime güveniyorum.
Bir de bana "Tolga sen iyi bir baba olursun" cümlesini kuranlar eksik olmuyor.
Haklılar da! Evlenme olasılığına karşı çocuğumun istikbalini şimdiden hazırladım. Balta, testere, sopa, cop, falaka ve kırbaç!
Bakın, hepsi hazır! Şaka şaka... Böyle olacak olsa, nereden kaynaklanabileceğini sebebiyle açıklardım sizlere.
Ailelerin evliliği bir nevi silah gibidir! Ve gez, göz, arpacık dediklerinde anlamalıyız ki boşanmaya doğru yol almışlardır. Neden mi?
Çünkü ailelerin çocuklarına kullanabilecekleri en büyük silah boşanma kararını alarak tetiyi çekmek, ve yasalara göre
ayrıldıklarındaysa kurşunu sıkmalarıdır. Aklıma iki ata sözü geliyor bu durumda: "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste",
bir de "Geçti borun pazarı sür eşeği Niğdeye!"
İşin özeti; zamanı ve mekanı denkleştirmek lazım!
Doğru zamanda doğru mekanda olabilmek zor olsa da denemeyi elden bırakmayın. Unutmayın ki "akıl kişiye sermayedir".
Benim tek amacım dilsizlere dil olmak, utananlara güven olmaktır. Maydanozluk değil yani! Yanlış anlamayın...
Olan "her zaman" çocuklar(ınız)a oluyor uzun lafın kısası!