GIDA ÜRÜNLERİ FİYAT ARTIŞI

Osman Bayram

Pandemi de durma noktasına gelen ekonomi, geniş halk kesimlerinde telafisi mümkün olmayan gelir kayıplarına neden olurken, tarım ve gıda alanındaki pek çok soruna bağlı olarak artmaya devam eden gıda fiyatları, hem ekonomik göstergeler hem de toplum sağlığı açısından ciddi bir toplumsal güvenlik sorunu haline geliyor.

Türkiye’de yetersiz miktarda ve zamanında ödenmeyen destek miktarları nedeniyle çiftçilerin dünya çiftçileri ile rekabet edemediği görülüyor.

Türk-İş'in aralık ayına ilişkin 'Açlık ve Yoksulluk Sınırı' araştırmasına göre, gıda fiyatları Aralık'ta bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,75 artış kaydetti. Araştırmada açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin paylaşılan son rakamlara göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.589,94 TL oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre ise, 2020'nin Kasım ayında gıda fiyatlarında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 21,08'lik artış gerçekleşti. Bu resmi rakamlar da gösteriyor ki önümüzdeki aylarda insanımızın en önemli sorunu açlık, yoksulluk, ve buna bağlı olarak artan gıda ihtiyacı ve hayat pahalılığı olacak. Dünyada ve ülkemiz özelinde gıda fiyatlarındaki artış nedenlerini pek çok başlıkta sıralayabiliriz.

Doğa koşullarına bağlı üretimin kuraklık, sel, don vb. iklime bağlı dönemsel ve bölgesel değişikliklerden etkilenmesine bağlı üretim azlığı ve üretimdeki arza, tüketimdeki talebe, tedarik zincirindeki kırılmalara, mevsimlik işgücü piyasasına, uluslararası ticaretin etkileri,
"Genel ekonomi politikaları içerinde tarım sektörüne biçilen rol ve ayrılan payların miktarı, dünyada tarımsal girdi, gıda tedarik zinciri ve gıda sanayinde var olan tekelci yapı ve ülkemizdeki güçlü etkisi, ülkemizde tarım sektörünün kronikleşen yapısal sorunlarının çözülememiş olması da gıda fiyatlarının artışını etkilemektedir."

Türkiye'de güncel ve sağlıklı veri yetersizliğinde gerekli planlama ve proje yapılamaması, tarım dışı amaçlı arazi kullanımının artması ve/veya yanlış tarım politikaları nedeniyle, çiftçinin üretimden vazgeçmesi, üretim alanlarının azalması, üretim azlığı ile tarımsal üretim planlamasının olmayışı, arz talep dengesizliği sonucu yurt içine arz edilen üretim miktarının azlığını da fiyatların artış nedenleri olarak sıralanabilir.

Bu sorunun çözümünde Türkiye'de çiftçiye ödenen destek miktarlarının ürün desteğine göre artırılması, çitçinin ürününe süspansiyon desteği sağlanması, ürünün tarlada kalma korkusu ortadan kaldırılmalı, gerektiğinde tarım kredi kooparatifleri, TMO ve benzeri kurumlar aracılığıyla, çiftçinin elde kalan ürünlerinin alım garantisi verilmesi,  çiftçilerin dışa bağımlı mazot, gübre, yem, tohum, ilaç gibi temel tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın üretim maliyetini yükseltmesi, nedeniyle bu girdilerle ilgili ekonomik destek ve yerli ve milli ürünlere dönüş yapılması önem taşımaktadır.

Ayrıca girdilerde maliyeti azaltıcı KDV/ÖTV indirimi olmamasının ve öz sermayesi yetersiz çiftçinin üretime uygun kredi koşulları ortamı oluşturulmaması nedeniyle ipotek konulan üretime araçlarının icra yoluyla alınması sonucu  üretimdeki azalma meydana gelmektedir, bunun içinde girdi maliyetlerinde süratle KDV/ÖTV indirimi getirilmesi, çiftçinin kredi koşullarının düzeltilmesi, tarımsal makine ve ekipmana icra getirilmemesi gibi kararların da biran önce alınması çiftçiye “nefes” olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.