Ülkemizin ekonomik iç ve dış dinamiklerini iyi yönetebilmek için tüm gücümüzü para ve maliye politikaları üzerine yoğunlaştırmamız gerekmektedir. Küresel piyasalardaki çalkantıların baş sorumlusu olarak görülen ABD'nin durgunluğa girmesinin etkisinden en az zararla kurtarmanın yolları burada yatmaktadır. Başta ABD olmak üzere finansal piyasalardaki çalkantıların piyasalara yayılmasını olumsuz etkilerinden kurtulmak için enflasyonla mücadelemizİn devam etmesi gerekmektedir. Bu mücadele sürekli ve kaçınılmazdır. Reel sektörde bir daralmanın olması yapısal reformların yeniden gözden geçirmemizi emretmektedir.
Ve şüphesiz bu da ekonomik konjenktörü iyi yönetmemize bağlıdır. Kamu ve özel sektörün mali disiplin içerisinde her türlü enflasyonu tetikliyecek, üretim içi ve dışı masraflardan kaçınmaları gerekmektedir.
Devletin enerji sektörüden başlayarak özelleştirme çalışmalarını hızlandırılması gerekmektedir. Böylece daha dinamik bir yapıya geçildiği gibi Kamu'nun ihtiyaç duyduğu parasal kaynaklarda sağlanmakta ve enflasyonu artırıcı faktörlerin etkileri azalmaktadır.
Türkiye ekonomisi son yıllarda oldukça güçlü bir yapıya girdi. Ancak tüm iktisadi yapımız ABD ekonomisinden bağımsız hale gelmedi. ABD'de baş gösteren durgunluğun dünyaya yayılmasınının ekonomik yapımızda oluşturduğu ve oluşturacağı etkilerden kurtulmak zorda olsa istikrarlı yönetimin sürmesi ve hassas olan ekonomik dengelerin kurulmasından taviz vermemize bağlıdır. Bunun için birinci önceliğimizin ekonomik ve sosyal problemlerimiz olmalıdır. Tüm fiziksel ve düşünsel gücümüzü burada odaklaştırmamız gerekir.
Ön görülen kalkınma hızının altına düşülmemesi için cari işlemler açığının büyümemesi yanında dış ticaret açığındaki artışın giderek azalması en önemli hareketlerimiz olmalıdır. Bu nedenle kamu ve özel kesimin istikrar ortamının devamlılığını sağlamaları için birbirleriyle uyumlu ve koordineli olmaları şarttır. İhracat'da katma değerin azalması ve işsizlik sorununun çözümündeki adımlarımızın devamlılığı dünya şartlarına göre hazırlanacak uyum programlarının etkinliğine bağlıdır. Bunun içindirki 2008 yılında yeni bir ekonomik programın hazırlanarak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Uluslararası sermayenin önünün daha da açılması ülkemizin doğrudan yabancı sermayeyi çekmesini özendirici ve artırıcı her türlü idari ve yasal tedbirlerin yeniden gözden geçirilmesi ve uzun dönem perspektifimizin iyice planlanması şarttır. 2008 yılında global çalkantılardan en az zararla çıkmamızın en önemli şartı başlangıçtada vurgulandığı gibi para ve maliye politikası disiplininden vazgeçmemiz olmaktadır.