"...toparlarsak bilinmeyen nedenlerle tenise rağmen gerçekler ortada ama yanıtı zaman verecektir toparlarsak ne yazık ki ne yazık ki bir sonraki kısacası neyse ne yazık ki bir sonraki taştan konut bundan kim kuşku duyabilir ki toparlarsak acele etmeyelim toparlarsak kafatası küçülmektedir, ufalmaktadır aynı zamanda koşut olarak bilinmeyen nedenlerle tenise rağmen sonra sonra sakal alevler gözyaşları taşlar masmavi öylesine dingin kafa kafa kafa Normandiya'da tenise rağmen bitmeyen çalışmalar ciddiyet taştan konutlar kısacacı toparlarsak heyhat ne yazık ki yarıda yarıda bırakılmış tamamlanmamış kafatası kafatası Normandiya'da tenise rağmen kafatası ne yazık ki ...."
Samuel Beckett gibi iki dünya savaşını da görsem ve ikinci dünya savaşından sonra inandığım birçok şey yıkılmış, zaman zaman umutsuzluk içinde hissetsem, benim için dünya anlamını yitirmeye başlamış ve saçmalaşmış (absürd) olsa, bir oyun yazarı ve İrlandalı olsam ve tabii yeterince bilgili ve zeki olsaydım sanırım ben de kolayca 'Godot'yu Beklerken' gibi bir oyun yazabilirdim ve Samsun'da alışveriş yapılan bir mekanda benim de hayatım bir köşede sergilenirdi.
Aslında yazamayacağımı siz daha iyi anladınız sanırım ya da yalnızca ben öyle umuyorum. Yazıya girerken yaptığım alıntı tahmin ettiğiniz gibi oyundan. Ve tırnak işaretlerini gözden kaçırıp iyice saçmalamaya başladığımı düşünüp yazıyı bırakanlar olduğunu tahmin ediyorum (okumak işine girişenlerden tabii). Oysa ki bu satırları yazmaya çalışan kişi saçmalamamaya çalışmaktadır.
Beckett önemli bir tercih yaparak anlamını kaybeden bir dünyayı anlamlı, mantıklı sözcüklerle eleştirmenin anlamsız olduğunu düşünmüş ve bir saçmalığı (absürd anlamında) ancak saçma bir şekilde anlatabilirsiniz yargısına varmıştır.
Saçma (absürd diyeceğim artık çünkü dilimizde karşılığı tam oturmuyor) yazılar, oyunlarla dünyanın gidişatını eleştiren yazarlar olduğu gibi mantıklı yazılar ve oyunlarla da bunu yapmaya çalışmış yazarlar vardır. O yüzden Beckett'ınki bir tercihtir.
Dünyanın neden absürd bir yer haline geldiğini düşündüklerini anlamak için sanırım sahip olduğu her şeyi (mülk, arkadaş, inanç, gelecek, umut, aile) kaybetmiş bir insana 'ne var ne yok iyi gördüm seni bugün' diye seslenip, "sence cümlem nasıldı?" sorusunu sormak yeterli olacaktır.
Oyunu eline alıp (sahnede seyrederken sıkılmama ihtimali daha yüksek) baştan sona okuyan (işi icabı değil keyif almak için) kişilerde ne kadar saçma bir oyun olmuş hissini birkaç kez hissettiğimden olsa gerek zaman zaman ben de acaba bir saçmalık gördüğümde onun fotoğrafını çekmek istiyorsam neden bir mantık oluşturayım ki demişimdir.
Adında kendini bu kadar iyi anlatan başka oyunlar da vardır muhakkak, ama benim bu konuda fazla bilgim yok. Bütün bir oyunu beklemek üzerine kurup, bekleyen insanlar arasındaki konuşmaları nakletmek ve derdini bu kadar kapalı ve aynı zamanda açık anlatabilmek takdir etmek gerekir ki her yazarın başarabileceği birşey değildir.
Ben oyunu okuduğumda iki şey hissettim. Birincisi; "ömrümüz gerçekten de birilerini ya da bir şeyleri bekleyerek geçiyor". Bazen sevdiklerimizi bazen mezuniyet bazen emeklilik bazen çalışmaya başlama tarihimizi bekliyoruz. Ve bazen beklediklerimiz geliyorlar.
İkincisi; "günlük hayatımızda yaptığımız karşılıklı sıradan konuşmalarda gerçekten de çok sık saçmalıyoruz". Örneğin hastanede veya otobüs durağında sıra beklerken yaptğımız ortalama, sıradan konuşmaları birisi kaydedip sahnelese herhalde sıkıntıdan patlardım diye düşünüyorum (haksızlık olmasın belki de genellikle kavramsal tartışmalar yapılıyor, ben kendi adıma söylüyorum).
Tabii hissettiklerim dışında oyundan anladığım şey, insanların giderek yalnızlaşan hayatlarındaki ıstırap.
Oyundan altıntıyla bitirmek sanırım benim kurmaya çalıştığım mantıklı cümlelerden daha iyi olacak.
"....
ESTRAGON:Daima bir şey buluruz, değil mi Didi, bize varolduğumuz izlenimini verecek?...
.....
ESTRAGON: Gidelim.
VLADİMİR: Gidemeyiz.
ESTRAGON: Neden?
VLADİMİR: Godot' yu bekliyoruz........
......
VLADİMİR: Eee gidelim mi?
ESTRAGON: Evet gidelim.
(kımıldamazlar)....."
Oysa bazen beklemek yerine kımıldamak daha iyidir.