Göğüs Göğüse
Çanakkale deniz savaşları bittikten sonra kara savaşları güçlü emperyalizme karşı mertçe göğüs göğüse yapılan cephe savaşına dönüşmüştü. Boğaz boğaza ölümüne bir savaş. 57. Alay şehitliğinin bulunduğu yerde geçen çetin mücadeleler sonrasında oluşan kan renginden dolayı o sırtın adı Kanlı Sırt olarak kalmıştı. Kanlı sırt şehitler abidesinde.
‘’İngilizlerin 38' liğe kadar mermi atan gemisi, bombası ve çivi saçan tayyaresi, yer altından lav püsküren lağımı, yeryüzünden ateş ve çelik fırlatan obüs ve bombası vardı.
Türk'ün ancak bir Allah'ı vardı. Bir de fedasından çekinmediği hayatı ile kanı.
Kurtuluş savaşının, nasıl bir yoksulluk içerisinde Atatürk’ün önderliğinde cephe savaşlarıyla, dişe diş bir mücadele sonrasında kazanıldığını ve Cumhuriyetin temelleri atıldığını biliyoruz.
İkinci dünya savaşı sonrası Sovyetler Birliğinde oluşan değişikliklerden dolayı bu ülkenin 1925 yılında yapılan dostluk ve tarafsızlık anlaşmasını tanımayarak Boğazlar ve Kars üzerinde ki isteklerden dolayı Türkiye, Amerika’dan yardım istemiş, dönemin başkanı Truman , 1947 yılında yaptığı bir konuşmada Abd sınırlarının doğuda Kars ve Ardahan’dan başladığını bildirdiği günden sonra Amerikan yardımını almaya başladık. Devlet olası Rus saldırısını daha geride karşılamak amacıyla Erzurum ’a mevziler kazmaya başlamıştı, yine göğüs göğüse mücadele için hazırlık yapılıyordu.
Meşhur Amerikan yardımı ile onların demode olmuş silahları ülkemize girmeye başlamıştı. 1989 yılında İstanbul ‘da bir askeri birlikte yapılan denetlemede, garajdaki 50 ve 60 yılına ait tüm araçların çekilerek garajdan çıkartılması ülkemiz adına acı bir tabloydu. Bir yıl sonra başlayan 1. Körfez savaşı için Güneydoğu’ya yapılacak asker sevkıyatı için hazırlanan malzemelerin yetersizliği de olayın ekstrasıydı.
30’ lu yıllarda yapılmış karakollarda, tek ağır silah gece görüş cihazı ile karakolun emniyetini sağlanmaya çalışıyordu. Bir dürbün sabaha kadar karakol çevresinde dolandırılacak ve oluşabilecek olumsuzluğu görüp karakol personelini uyaracak. Dürbünün yıldız ışığında görüntü aldığı mesafe 100 metre. Kitabında 200 metre yazmasına karşın kullanıcıları o mesafede herhangi bir şey göremezdi, görecekleri mesafede tehlike oluşmuşsa ipler çoktan kopmuş olacaktı. Karakolun sorumluluk sahasında sık olayların yaşanması üzerine bölük komutanı sadece onlara verilen, lazer hedef işaretçi ve maskeye bağlı dürbününü bir karakola teslim ettiğinde, personel güçleri arttığı hissine kapılarak sevinmişti.
95 yılında ilk gelen termal kamere ve mobil kara radarından sonra her karakola termal kamera verilmeye başlandığında, her timin artık elinde bir gece görüş cihazı görülmeye başlanmıştı. Doğal olarak arazide sadece duyu organları ile tespite son verilmiş ve birkaç saat öncesinden hazırlık yapılabilecek duruma geçilmişti. Yaya intikallerde ön alıcı sistemler timlerde mevcut olduğundan daha sorunsuz intikaller yapılmaya başlanmıştı.
Eksik kalan bazı noktalar hızla devlet tarafından giderilirken, baskına uğrayan karakolların yenilenmesi en çok o bölgede çıkarları olan örgütün tepkisiyle karşılaşmış ve halk yeni karakolların yapılmaması yönünde karşı harekete geçirilmişti. 2000’ li yıllara gelindiğinde ise bu çalışmaların yanında büyük ölçüde ordunun yapısında düzenlenmeye gidilmiş. Tüm ihtiyaçları artık yedeklenerek sağlanmaya başlanmıştı.
Günümüzde artık cephe savaşları kalmadı, doğal olarak bütün taktiksel yaklaşımlar sadece kazanmak üzerine kurulmuştur. Teknoloji ile ordular hedef ülkeye sokulmadan , ordunun önü açılmakta , bunun içinde teknolojik desteğin yanında halklar kullanılmaktadır. Devletler halk hareketleri ve ekonomik çöküntüler ile zayıflatılarak elde edilmektedir. O nedenle ülke içinde birliğin sağlanması adına devletin çalışmalar yapması gerekmektedir. Zaman ayrılıkların değil, birlikte hareket etme zamanıdır. Bu nedenle tüm toplumun barışdırılıp, kardeşçe bir arada yaşatılması için bir seferberlik başlatılması gerekmektedir.