Bu seneki 'Kutlu Doğum Haftası' nın teması belirlendi:
Merhamet eğitimi!
Dünyada en çok merhamete ihtiyacımız var.
Merhamet sadece acıma duygusu değil.
Merhamet bir erdemdir.
Merhamet denince benim aklıma tek isim geliyor:
Fethullah Hoca!
Fethullah Hoca dünya barış elçisi gibi!
Şiddetten hiç hoşlanmıyor.
Hz Muhammet SAV Beşir'dir;
Ama Nezirdir de
Uyarıcıdır da
Gerektiğinde elini kullanmış;
Kılıç da kuşanmış çok!
İlk önce Yahudiler üzerine yürümüş;
İşte Beni Kaynuka' Savaş veya Gazvesi!
Beni Nadir Gazvesi veya Savaşı!
Beni Kureyza
Eğer devlet kurmuşsanız;
Medine Vesikası gibi anayasa da yazılmışsa;
Vatandaşına hak ve özgürlükler tanıyacaksınız.
Ama nifak karşısında da yumruğunu hissettireceksin.
Ama her nedense Fethullah Hoca'nın kitaplarında;
İslam Devleti kurmak
Devlet olmak
İsrail'e vd yumruk sallamak gibi
güç gösterisi sözcüğü yok.
merhamet Peygamberinin elinde silah yok!
Sadece gül!
İsrafil Pala O'nun için diyor ki;
Âmine'nin kucağında,
nur ile yıkanmış bir Gül kokusu vardı...
Kaç bin senedir beklenen yâr!
Gece seherlerde Âmine'nin Gülüm!
Dediği Sevgili!
Ay vurgunu gecelere şavkı dökülsün nurunun,
neyler üveyiklere ağlasın
ölümsüz besteleri Gül adına çalınsın aşk tanburunun.
Yunus Emre'nin aşk peygamberini,
Mevlana'nın rahmet peygamberini,
A. Yesevi'nin hikmet peygamberini,
H. Bektaş-ı Veli'nin sevgi ve şefkat peygamberini
gönüllerimizde duyamaz olduk.
Tabiatı hoyratça kullanıyoruz.
Senin doğa sevgine ve tasavvuruna ihtiyacımız var.
Toplumsal dokularımız çözülmeye başladı.
Toplumu gergef gergef ören sevgi ve rahmet eline ihtiyacımız var.
Aile yapımız sarsılmaya başladı.
Ehl-i Beytine gösterdiğin sevgi
ilgi
bilgine ihtiyacımız var.
İnsan ilişkilerimiz bozulmaya başladı.
Komşu
dost... arkadaş ilişkilerini okumaya ihtiyacımız var.
Çocuklarımız
gençlerimiz bataklığa sürüklenmeye başladı.
Senin kılavuzluğuna ihtiyacımız var.
İş yerlerimizde çalıştırdıklarımıza;
yediğimizden yedirmez
giydiğimizden giydirmez olduk.
Çalışanlarımızın alın terleri üzerinden sırça saraylar inşa ettik.
Kan
terör
intihar
savaşlarla dolu bir dünyadayız.
Senin Medine'ne ve medeniyetine ihtiyacımız var.
Her biri bir yıldız olan sahabeni tanımaya ihtiyacımız var.
Hz. Ebu Bekir'in dostluğunu ve sadakatini
Hz. Ömer'in hikmet ve adaletini
Hz. Osman'ın iffet ve hayâsını
Hz. Ali'nin ilim ve cesaretini günümüze taşımaya ihtiyacımız var.
Yolunu şaşıran bütün yüreklerin senin kılavuzluğuna ihtiyacı var;
Ey Gül Peygamber! (Ali Sedat)
"Hubble uzay teleskopu:
'Kutlu Doğum' hediyesi
galakside gül açtı" görüntüledi.
Rahman Sûresi'nin 37. âyeti'ni yakıştırmışlar;
Ne ilgisi var?
Niçin yakıştırmışlar?
Çünkü Resûlüllah'ın sav sünnetini yaşayamayanlar;
Sünnetini yaşamak
Evladına
kızına
yakın akrabasına yaşatmak
Nefsine ağır gelenler
Sünnetini unutanlar;
O'nun göklerde
uzaklarda
Galaksilerde ararlar
görüntülerler.
Oysa O, gönüllerdedir;
Eğer sünnetini hakkıyla yaşama çabasındaysak.
O'nu bizden biri olarak önümüzde görürüz.
Oysa Rahman Suresinde o ayette:
gökyüzü hep kızıla kayan krem gibi kızıllaştığında
Buyuruyor.
Ne zaman kızıllaşacak gökyüzü?
Neden kızıllaşacak gökyüzü?
Çünkü ahır zaman yaklaştığı günlerde
Cep telefonumuzda
hormonlu
kanserojenli yiyeceklerde
radyasyon korkusu ensemizde hissedildiğinde;
gönülerleri büyük insanlar gençlerce horlandığında;
Yer sallanmaları
su baskınları dünyayı sarar gibi olduğunda;
Yürekler yerinden çıkar olacak;
Biz hâlâ sevgili peygamberimizi galaksilerdeki Gül'de arayacağız