7. Fuzûlî (1489/1494?- 1556), Kâinatın Efendisi Şanlı Peygamberimiz için yazdığı "Kasîde Der Na't-i Hazret-i Nevbevî (Hazret-i Peygamber İçin Kasîde)" adlı şiirinde, gönül dünyâmızı ışıklandırmaktadır:
"Saçma, ey göz, eşkden gönlümdeki odlare su
Kim bu denlû dutuşan odlare kılmaz çâre su
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhit olmuş gözümden günbed-i devvâre su
Zevk-i tiginden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ile bırakır rahneler divâra su
.......
"Ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
Âşık olmuş gaalibâ ol server-i hoş reftâra su
Su yolun toprağ olup ol kûydan dutsam gerek
Çün rakibimdir dahi ol kûya koymam vara su
.........
Tinet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ etmiş tarîk-i Ahmed-i muhtâra su"
(Ey göz, gönlümdeki ateşlere, su (gözyaşı) saçma! Çünkü; böyle tutuşan ateşlere su, (çâre olmaz) fayda vermez.
Dönen kubbenin (gökyüzünün) rengi mi su rengindedir yoksa gözümden akan su mu (yaşlar mı) kubbeyi kaplamıştır .
Kılıcının ( kılıç gibi bakışının) zevkinden, gönlüm parça parça olsa (buna) şaşmamalı; zîrâ, su da -zamanla-duvarda yarıklar meydana getirir."
.........
(Su, sevgilinin köyünün bahçesine doğru, durmadan gidiyor, galiba o güzel yürüyüşlü serviye (yani: servi boylu güzele) âşık olmuş
Toprak olup suyun yolunu o köyden tutsam gerek, çünkü su rakibimdir, o köye varmasına bırakmam."
........
"Su, Ahmed-i muhtar'ın (yani: Peygamberin) yoluna uyarak temiz tabiatını insanlara apaydın göstermiş." (Bknz. Fuzûlî, Hazırlayan: Nevzat Yesirgil, Varlık yayınları, İstanbul 1968, Sf. 7-9)
Bir beytinde:
"Bende Mecnun'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-ı sâdık benem Mecnûn'un ancak adı var"
(Bende Mecnûn'dan çok âşıklık istidadı var, gerçek âşık benim, Mecnûn'un ancak adı var) (Bknz. Sf. 54)
Fuzûlî, şu mısralarıyla da, derûnî aşkını anlatır:
"Âşiyân-ı mürg-i dil zülf-ı perîşanındadır
Kande olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabib
Kılma derman kim helâkim zehrî dermânındadır"
(Gönül kuşunun yuvası dağınık saçlarındadır; ey peri! nerde olsam gönlüm senin yanındadır./Hekim! ben aşk derdinden hoşnudum, ilâcımdan el çek; ilâç verme ki beni öldürecek zehir senin ilâcındadır) (Sf. 56 )
Fuzûlî, ilâhî aşka ulaşmasındaki sebepleri ve bu aşktn hakîkatını şu mısrâlarıyla anlatır:
"Cem'iyyet-i esbâba gönül verme Fuzûliî
Kim tefrikadur hâtıra cem'iyyet-i esbâb"
(Ey Fuzûlî huzur ve saadet sebeplerinin bir araya gelmesine memnun olma, onu sevip isteme. Zira bu huzur ve saadet sebeplerinin bir araya gelmesi gönlü ayrılığa, perişanlığa, huzursuzluğa götürür.)
(Devam edecek)