İbadet; kulluğun gereği ve müslümanın eylemidir. Her bir davranış ibadete dönüştürülebilir. Hayatı ibadete dönüştürmek, huzurlu yaşamın adresidir.
İbadeti, sadece İslamın şartlarından ibaret göremeyiz. Yani, namaz, zekât, hac, oruç ve şahadet diye bilinen ibadetler kişiyi ahlaklı ve iyi insan yapmaya yönelik ilahi terbiye metodlarıdır aynı zamanda.
Namaz, kötülüklerden alıkoyar. Oruç, takvaya ulaştırır. Zekat, malın esiri olmaktan korur. Hac, müslümanların birliğini sağlar ve dünya siyasetini oluşturur. Şehadet, müslüman olmanın tercihi, tescili ve parolasıdır.
Söz konusu bu ibadetler; müslümanı kıvama getirir, insanın değerini hayata yansıtır, toplum içinde iyi insanların oluşmasını sağlar, hayatın tamamının ibadete dönüşmesini gerçekleştirir.
Ticareti, siyaseti, ziraatı, tarımı, hayvancılığı, eğitimi, komşuluğu ve arkadaşlığı, hülasa hayatın bütün unsurlarını ibadete dönüştürmek; kulluğu ibadet sorumluluğu olarak görmekle gerçekleşir.
İslamın şartları olan ibadetler, müslüman için olmazsa olmazlardır. Bu ibadetler yerine getirilmedikçe hayatı ibadete dönüştürmek, kulluğu hayatın bütün unsurlarına yaymak mümkün değildir.
İslam fıtratı üzere yaratılan insan, hayatını müslüman olarak yürütebilmesi için, başta İslamın şartları olan ibadetleri yerine getirmek üzere, tüm hayatı ibadet anlayışıyla yaşaması gerekir. İbadet sorumluluğu bunu gerektirir.
Cenneti kazanmanın, ahireti kurtarmanın yolu; dünya hayatının tüm cephelerini ibadetle süslenmesi halinde gerçekleşir. Yalan ve haram, iftira ve dedikodu, zina ve ahlâksızlık gibi davranışları yapan bir kimsenin; hayatını ibadete dönüştürmesi mümkün değildir. O kimse ibadet sorumluluğundan çok çok uzaktadır.
İbadet sorumluluğuna sahip bir toplum oluşturmak için, eğitim en temel etken ve belirleyicidir. Evde camide, okulda sokakta her yerde bu eğitimin yansımaları ve izleri görülmedikçe, ibadet sorumluluğuna sahip bir toplum oluşturulamaz. Böyle bir toplum oluşturulmadıkça da kan ve göz yaşı bitirilemez.
Yeni doğan çocuğun, ismi konmadan önce kulaklarına ezan okunup, kamet getirilmesi; eğitimin gerekliliğini ve ibadet sorumluluğunun önemini anlatmak için yetecek örnektir.
İslam; ferdi de cemiyeti de şekillendiren bir dindir. İnsan değerli bir varlık, şerefli bir yaratıktır. Bu değer ve şerefini koruması ancak ibadetle olur. Hayatın tamamını ibadete dönüştürmeyen bir müslüman, sahabe kıvamında bir hayatı asla yaşayamaz. Dünyasını sahabe gibi yaşayamayan, ahirette sahabe ile buluşamaz.
Çocukları doğumundan itibaren, tedrici bir şekilde, eğitim metodları içinde, ibadet sorumluluğuna sahip bir zihinle yetiştirmek şarttır. İbadet sorumluluğu olmayan bir müsmüman, islami; teravih namazı ve mevlit okutmaktan ibaret sanır.
Hayatın tamamını kulluk olarak algılamayan ve ibadet sorumluluğunu kavramayan müslüman toplumlar; müslüman olamayanların belirleyeceği bir hayat biçimini yaşamak zorunda kalır.
Müslüman için hayatın tamamı kulluktur. Bunun anlaşılıp, eyleme dönüştürülmesi; ibadet sorumluluğunun kavranmasıyla gerçekleşir. İbadet anlayışının, Kurani tariflere uygun olması ve bu anlayışın ibadet tasavvuruna dönüşmesi halinde, Müslümanın bütün fiilleri ibadete dönüşecektir.
Gözyaşının panzehiri ibadettir. Akünün kana engel ibadettir. Huzursuzluğa çare ibadettir. Mutsuzluktan kurtuluş ibadettir. İbadetler; insanla Rabbı arasında rabıtadır. Bu rabıtayı güçlü kılacak da ibadetin kıvamıdır. Yaratanıyla yüz yüze olmak ve Yaratana sorunsuz ulaşmak secde ile olur. Secde; arada hiçbir engel olmadan Rabba ulaşmaktır. Her ibadetin İlaha ulaştıran noktası (secdesi) o ibadetin kıvamında yapılmasıdır. İbadeti sorunsuz olanın; gönlü de, zihni de, ailesi de, toplumu da sorunsuzdur. Var olan sorunlar da onlar için şifa ve deva vesilesi, cennet sermayesidir.