Grip hakkında merak edilenler

Uzmanlar "65 yaş üstündekiler, kronik hastalar, sağlık çalışanları ve risk grubundakiler mutlaka aşı yaptırmalıdır" dedi.

Prof. Dr. Osman Ünal, havaların soğumasıyla kapalı yerlerde daha fazla zaman geçirilmeye başlandığına dikkati çekti. Prof. Dr. Ünal,bu nedenle solunum yoluyla bulaşan enfeksiyon (grip ve nezle) oranlarında da gözle görülür bir artış yaşandığını kaydetti.

Grip ve nezlenin sürekli birbirine karıştırıldığını ifade eden Prof. Dr. Ünal, "Her iki hastalık da viral olup, nezleye 'Rhino' virüsü yol açar. Burun mukozasında çoğalan bu virüs hapşırık, burun akıntısı, ateş ve bir miktar halsizlik ve bitkinlik yapar. Ancak bu hastalıkta ateş fazla yükselmez ve kas ağrısı olmaz. Gribe yol açan 'influenza' virüsü ise hem boğaz ve burun mukozasında hem de akciğerde çoğalır, daha yaygın ve sistemik bir hastalık yapar. Bu hastalık da hapşırık, öksürük, 40 dereceyi bulan ateş, halsizlik, bitkinlik ve çok şiddetli kas ağrısı görülür. Nezle ve gribi klinik olarak ayırt etmek biraz zor olabilir. Ancak influenza virüsünü gösteren özel testlerle ayrım yapılabilir. Nezlenin kendiliğinden 2-3 gün içinde iyileşebilir. İstirahat, bol sıvı, dengeli beslenme ve ateş düşürücü ilaç nezle için yeterlidir. Gribin ise daha ciddiye alınması gerekir" diye konuştu. Prof. Dr. Ünal, akciğerde çoğalıp zatürreye yol açması ve başka mikroplara zemin hazırlaması nedeniyle gribin özellikle 65 yaş üstündekilerle akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ölümcül bile seyredebileceğini belirtti.

Gripte yatak istirahatı, ateş düşürücü ilaç, bol sıvı, doğru beslenme ve virüsün çoğalmasını önleyen ilaçların alınmasını öneren Prof. Dr. Ünal, "Grip mevsimi geldiğinde toplu yerlerde az vakit geçirilmeli, el temizliğine dikkat edilmeli, aksıran ve hapşıranlarla öpüşülmemeli, soğuk havalarda iyi beslenilmeli, hapşırmaya başlandığında maske takılmalıdır" dedi.
Bu önlemlerin yanında, gripten aşıyla da korunulabileceğini savunan Prof. Dr. Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her yıl tekrarlanması gereken grip aşısı, çocukluk döneminde belirli bir takvime göre yapılıp tamamlanan aşılardan farklıdır.
Çünkü yıl içinde genetik yapısında değişiklik meydana gelen grip mikrobu, geçen yıl için hazırlanan aşıda bulunmayabilir.
Her yıl hangi virüsün salgın yapacağı DSÖ tarafından belirlenir. Bunun için de nisan veya mayıs aylarından itibaren sık görülen virüsler tespit edilir. A grubu virüslerden 2'si, B grubu virüslerden de biri seçilerek aşı üreten bütün firmalara bildirilir. Aşı firmaları da bu yıl için Dünya Sağlık Örgütü'nün bildirdiği yeni aşılar ürettiler. Bu yıl gribe karşı koruma sağlanmak isteniyorsa bu yeni aşıdan yaptırılması gerekir.
Bu yıl içinde bu 3 suştan biriyle karşılaşılması halinde aşının yüzde 100 koruyuculuk sağlayacağını, bunlara benzer, yakın akrabalığı olanlarla karşılaşılması halinde ise yüzde 50-90 arasında bir korumaya sahip olunabilir.
Her yıl grip aşısı olanlarda bağışıklık oranı artar. Çünkü farklı virüs tiplerine karşı koruyuculuk sağlanmıştır.
Aşı risk grubundakilerde hastalığı yüzde 100 engellenmemişse bile, ölüm oranını azaltır ve hastalığın hafif geçmesini sağlar. 65 yaş üstündekiler; akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlar; kanser tedavisi görenler; kritik görevlerdekiler ve sağlık çalışanı gibi hastalığı başkalarına bulaştırma riski olanların mutlaka grip aşısı olmaları gerekir.
Ekim ayı ortasına kadar grip aşısı yaptırılabilir. Çünkü aşı hemen bağışıklık sağlamaz. 4-6 hafta arasında bağışıklık kazanıldığı için aşının en geç ekim ayı ortasına kadar yaptırılması gerekir."
Prof. Dr. Ünal, grip aşısının yumurtadan üretildiğini, yumurtadan geçen proteinler tamamen arıtılamadığı için bu besine karşı alerjisi olanların grip aşısı yaptırmaması uyarısında bulundu. Ünal, bir süre önce hücre kültüründe üretilmeye başlanan grip aşısının 'yumurtaya karşı alerjisi olanlara' da uygulanabildiğini ancak bu aşının toplu üretimine henüz tam anlamıyla başlanmadığını sözlerine ekledi.

SAĞLIK Haberleri