AK Parti iktidar olduğu günden itibaren en yoğun düşüşe geçtiği günleri bu günlerde yaşadığı bir gerçektir. Bizim işimiz de en güçlü olduğu dönemde yaptığı yanlışları dobra dobra yazıp eleştirmekti. Bunu da sonuna kadar yaptık. Karşılığında da bir hayli bedel ödedik ama asla yaptıklarımızdan pişman olmadık. Bizim işimiz güçlülerin yanlışlarını yazmak, zayıfların doğrularında yanında olmaktır. AK Parti en güçlü dönemini geride bıraktı, yerel yönetimlerde ülkenin en büyük şehirlerini ve nüfusun yüzde yetmişini oluşturan kısmındaki belediyeleri kaybetti. Sadece genel iktidarda var. Şimdi bizim görevimiz ülkeye lazım olan AK Parti iktidarına destek olup yanlış insanlardan da arınmasını sağlamaktır. Her iktidarın bir ömrü vardır. AK Parti’nin de belli bir ömrü olacağı muhakkak ama karşısına çıkan alternatiflere bakıldığında bugün itibarı ile ülkeyi yönetme kapasitesine sahip bir alternatifi yok gibi. Biz dava adamıyız, kişilere bağlı olmayız, ülkemize ve davamıza bağlı oluruz. Ülkemize ve davamıza kim yararlı ise onun yanında oluruz. Bugünkü şartlarda gerek ülke içinde gerekse ülke dışında bu işi yönetebilecek en güçlü lider Tayyip Erdoğan’dır. Karşısına çıkan alternatiflere bakıldığında ondaki liderlik vasfı, kapasite, cesaretin hiçbirisinde olmadığı ortada. O nedenle bizim işimiz eksiye giden trendin daha da eksiye gitmesinin önünü açmak değil, ülke menfaati neyse onu yapmaktır.
Bunu söylerken bazı gerçekleri de görmezlikten gelemeyiz. AK Partili siyasetçilerin ve bazı bürokratların öyle ciddi ve fahiş hataları var ki anlatamam. Bunları tasvip etmek mümkün değil ama onlar bu hatayı yapıyor diye onlara destek olacak halimiz de yok. Yapılan hatalar o kadar çok ki anlatmakla bitmez. Adam kayırmalardan akçeli işlere, sınavsız işe alımlardan etik olmayan davranış biçimlerine kadar o kadar eleştirilecek konu var ki yazmakla bitmez. Ancak tüm bu olup bitenleri bir kenara bırakıp ülke menfaati nerdeyse orada olmanın da hem insani hem de vicdani görevimiz olduğu bir gerçek. Makam, mevki, para, kadın konusunda o kadar hatalar yapıldı ki anlatamam. Ama yerel seçimlerde AK Parti’nin kaybettiği Büyükşehir Belediyelerini kazanan yeni başkanların icraatları da ortada. Keşke onlar bu hataları yapmasalardı da biz de onlara destek verseydik ama nerde... Bizim dünya görüşümüz ne olursa olsun doğru yapanların yanında olmak, yanlış yapanların da karşısında olmak inancımızın gereğidir. Kavgayla, gürültüyle, dalaşarak hiçbir yere varamayacağımız da ortada. Bu konuyu burada kesip başka bir konuya girelim.
YIKILAN KURSLA İLGİLİ GERÇEKLER
Son zamanların gündemden düşmeyen konularından birisi de İstanbul’da Süleyman Efendi cemaatine ait kursun yıkılması ile ilgili yapılan tezviratlardır. Bu konuda yaptığım araştırmayı sizlerle paylaşma gereği duydum. Zira hakikat söylenenlerden çok farklı. Yıkılan bina ile ilgili Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünün verdiği rapor binanın çürük olduğu yönünde, içerisinde insan barındırmanın hayati tehlike taşıdığı açıkça ortada olması nedeniyle ilçe belediyesi binanın yıkılması için kurs yöneticilerine taa bundan dört, beş yıl önce yazı yazmışlar. Yurt idaresi de onlara bize yardımcı olun yer, tahsis edin, yeni bina yapalım da taşınalım demişler. Onlar da arsa tahsisini yapıp, yapılan yeni binaya betonundan hafriyatına her türlü desteği vermişler. Bina bittikten sonra yeni binalarına da taşınmışlar. İlçe belediyesi yeni binalarına taşınan yurt yönetimine içerideki malzemeleri boşaltım, falanca gün gelip yıkacağız binayı, bize yardımcı olun diye yazı yazınca bu arkadaşlar ne yapıyorlar biliyor musunuz? Binadan taşıdıkları öğrencileri gece binaya getirip orada yatırıyorlar ki sabah belediyenin yıkım ekipleri gelince ‘binada insan varken yıkım yapıldı’ imajını yaratsınlar. Sabah erken saatlerde yıkıma gelen belediye ekipleri bir de ne görsünler binada öğrenciler var. Yıkım yapmak mümkün değil. Bunun üzerine olayı Emniyet’e, Adliye’ye bildirip binayı boşalttıktan sonra yıkımını gerçekleştiriyorlar. Bu bilgiyi ve belgeleri İYİ partili arkadaşlardan aldığımı, AK Partililerden almadığımı da belirtmek isterim. Ben olayı size özetledim, aslında o kadar çok detay var ki anlatamam. Belediyenin tüm iyi niyetlerine rağmen defalarca idare mahkemelerine gidip olayı durduran bu arkadaşların son olarak bu tür tezviratlarda bulunmaları çok can sıkıcı. Süleyman Efendi cemaatinin en önemli icraatlarından birisi heyelanlı bölgelerden çok ucuza arsa alıp belediye yetkililerini sıkıştırarak heyelanlı alanlarda bulunan arsalarını başka taraflara taşıtıp, kendilerine imarlı arsalar temin etmektir. Bunu en çok yapanlardan birisi de vezir hazretleridir. Benim dönemimde Yeşilkent’te ve başka taraflarda bu tür uygulamalar yaptığını çok iyi biliyorum. Bunca desteğe rağmen sırf kamuoyunda olumsuz algı yaratmak için bir ilçe belediyesi üzerinden AK Parti’yi yıpratmaya çalışmak çok ayıp ve üzücü bir durum. Kim nereye isterse destek versin ama doğruları haykırmaktan geriye kalmayacağız diyerek bugünkü yazımı da sonlandırmak istiyorum. Kalın sağlıcakla.